Geçen gün mutfakla ilgili Ayşegül’ün güzel bir yorumu vardı. Mutfakların aslında nasıl olması gerektiğini hoş bir dille anlatmıştı. Azıcık hatırlayalım mı?
“Bir ankastre modası başladı her yer amerikanvari şekilde mutfaklarla doldu hem görüntüsü soğuk hemde renksiz ve bomboş bir görüntü. Mutfak renksiz olurmu hiç? Orası bir sanat evi gibidir.
Kadının hayatının dörtte üçünün geçtiği yerdir mutfak.
Bir girdinmi kendini kaybettiğin dökülen saçılan habire içinde telaşla koşturulan bazen sevinçle uzaktan gelen sevdiklerine yada heran dibinde olan ama sevgini belli edemediklerine güzel yemekler yaptığın,bazense en acılı anlara şahitlik eden bir meftanın helvasının yapıldığı ardından dökülen gözyaşlarına şahitlik eden yerdir mutfak…
Bazen en heyecanlı anların yaşandığı, istemeye gelene verilecek kahveyi gizlice içeride en iyi pişirenin kapıda gelinlik kızın eline tepsinin tutuşturulduğu yerdir mutfak… DEVAMINI OKU>>>