Doğal Güneş Kremi

Yulaf Kepekli Omlet

omlet

“O, kullarının tevbesini kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir.” (Şûrâ, 25)
Yulaf kepeği ile hazırladığım tariflerden ilki. Yulaf kepeği hakkında bilgi içeren yazıyı şuradan okuyabilirsiniz.

Dukan diyetinde bu kepek çok kullanılıyor fakat ben Dukan, İsveç veya Karatay adındaki hiç bir diyeti tasvip ve tavsiye etmiyorum. En doğru olanı sünnete uygun olarak; Az yemek ve doymadan sofradan kalkmak. Bol su içmek, hareket etmek ve hamur işlerini azaltıp, sebze yemeyi artırmak. Bunlar doğal olarak kilo verdiriyor.  Tarifimiz şöyle:

Yulaf Kepekli Omlet Tarifi

  • 2 adet yumurta
  • 1 yemek kaşığı tepeleme yulaf kepeği
  • 2 yemek kaşığı peynir rendesi (az yağlı beyaz peynir kullandım)
  • Bir tutam ince doğranmış maydanoz
  • 1 tatlı kaşığı kırmızı pulbiber, 1 çay kaşığı karabiber
  • 1 çay kaşığı kadar tereyağı

Hazırlanışı

Yumurtayı bir kaba kırın. Diğer malzemeleri de katıp karıştırın. Tereyağını tavaya alıp eritin ve tavanın her yerinin yağla temas etmesini sağlayın. Omlet harcını döküp yayın. Orta harlı ateşte arkalı önlü pişirin.

Afiyet şifa olsun

Bir Cevap Yazın

Bir Yorum Bırakın :)

  1. Muhammed Emin Yıldırım Hocamız, “Medine Sofralarından Günümüz Sofralarına Mesajlar” başlığında, Efendimiz’in (sas) sofra ve yemek adabına dair örnekliğini anlattı. Bu alanda Nebevî Miras’ın neler olduğunu öğrendiğimiz bu derste verilen mesajlar gerçekten çok mühimdi.

    🌹Dersten Cümleler🌹

    Sahabe, hayata bir peygamber mührü vurarak gittiler…

    Herhangi bir mesele Sünnet dediğimiz Peygamber mirasında, ne kadar yer tutuyorsa, biz Müslümanların gündeminde de o kadar yer almalıdır.

    Bir Yahudi: “Görüyorum ki dostunuz Muhammed size her şeyi ama her şeyi hatta helada nasıl oturacağınızı bile öğretiyor!”demişti.

    Bu sözler üzerine Selman-ı Farisi gayet ciddi bir eda ile: “Evet, gerçekten de öyle; bizim neye ihtiyacımız varsa bize Peygamberimiz öğretiyor!” dedikten sonra hela adabı ile alakalı Efendimiz’in (sas) söylediklerini anlatıyordu. (Müslim,Tahâret, 57, 58)

    Maddi ve manevi olarak tahareti âleme öğretecek olanlar, Ensar yürekli Müslümanlardır.

    “Şu bir gerçek ki ben sizin babanız mesabesindeyim, sizi terbiye ve tezkiye eder, ihtiyaç duyduğunuz bilgileri öğretirim.” (Ebû Davud, Tahâret, 8)

    Bu sözün ardından Efendimiz (sas) tahareti insanlara öğretiyor:  “Sizden biriniz def-i haceti için oturduğu zaman önünü ve arkasını kıbleye çevirmesin.” diyordu.

    Medeniyetin mutfakla, Suffa Mektebi’nin evlerin sofralarıyla, yeme-içme meselesinin uyku ile ciddi bir alakası vardır.

    Sünnet, hayatı şekillendiren en temel esastır.

    Hz. Peygamber (sas) nasıl yemek yerdi?

    Peygamber (sas) sabah ve akşam olmak üzere günde iki öğün yemek yemiştir.
    Peygamber (sas) asla acıkmadan yemek yememiştir.
    Peygamber (sas) sofradan her daim iyice doymadan kalkmıştır.
    Peygamber (sas) uyumadan en az 3 veya 4 saat öncesinden yemek yemeyi bırakmıştır.
    Peygamber (sas) bir öğünde çoğu zaman bir, bazen iki, çok nadiren üç çeşit yemek yemiştir.

    İbadetlerin adetlere, adetlerin ibadetlere dönüşmesi…

    Efendimiz’in (sas) bize öğrettiği üç temel adap:

    Sofra Adabı
    Yeme Adabı
    İçme Adabı

    Sofra Adabı

    Haram yemediğin gibi, haram yenilen yerdede yememelisin!
    İsraf etmediğin gibi, israf sayılan işleride yapmamalısın!
    Kendin yediğin gibi, başkalarınıda mahrum bırakmamalısın!
    Kibirlenmediğin gibi, mütevazılığıda sofrandan uzak kılmamalısın!
    Mideni besinle doyurduğun gibi, ruhunuda sohbetle doyurmayı unutmamalısın!
    Hanende vahdeti sağlama adına gayret içerisinde olduğun gibi, tefrikaya sofrandada yer vermemelisin.
    Sofraya otururken nezafete dikkat ettiğin gibi, kalkarkende bunu yapmayı ihmal etmemelisin!
    Yemeğe başlarken Allah’ın adını andığın gibi, bitirincede bundan geri durmamalısın!

    “Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse, üzerinde içki bulunan bir sofraya oturmasın!” (Tirmizi, Edeb, 43; Ebû Dâvûd,Et’ime, 18)

    “Harîr ve dibâc adıyla anılan ipekli kumaşlardan yapılmış elbiseler giymeyiniz. Altın ve gümüş bardaklardan su içmeyiniz. Altın çanak ve tabaklara konan yemekleri yemeyiniz. Bu eşyalar dünyada kâfirlere ait ziynet eşyalarıdır. Ahirette ise bizim ziynet eşyalarımız olacaktır.”  (Müslim,Libâs, 4)

    “Ey Ebu Zer! Bir çorba pişirince suyunu çok yap da komşularına da ikram et.” (Müslim, Birr, 142)

    Abdullah b. Amr rivayet ediyor: Sahabe-i Kiramdan bir zat gelip Allah Resulü’ne şöyle bir sual sorar: “Ey Allah’ın Resulü! İslam’ın hangi hasleti daha hayırlıdır?” Rasulüllah (sas) şöyle cevap verir: “İnsanlara yemek yedirmen ve tanıdık-tanımadık herkese selam vermendir.”

    “Ey insanlar! Yemek yedirin, aranızda selamı yayın, sıla-i rahimde bulunun, insanların uykuda olduğu gecenin ortalarında kalkıp namaz kılın ve bu şekilde cennete girin.”(Tirmizi, Kıyamet, 42)

    Evlerin sofraları, evlerin suffalarıdır.

    Sofralardaki vahdet, hanenin vahdetine; hanelerdeki vahdet, toplumun vahdetine vesile olacaktır.

    “Öyleyse yemeğinizde toplanın (bir sofra kurarak hep beraber yiyin), yemeğe Allah’ın ismini zikrederek başlayın. Böyle yaparsanız yemeğiniz, hakkınızda mübarek kılınır.” (Ebû Davud, Et’ime, 15; İbn Mace, Et’ime, 17)

    “Yemeğin bereketi yemekten önce elleri, yemekten sonra da elleri ve ağzı yıkamaktır.” (Tirmizî, Et’ime, 39; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, I, 441)

    “Şeytan muhakkak ki hassastır, cidden pek hassastır. Kendinizi ondan sakındırın. Kim elinde et kokusu olduğu halde geceler, sonra da kendisine bir fenalık ulaşırsa sakın ha nefsinden başkasını suçlamasın.”  (Tirmizi, Et’ime, 48; Ebû Davud, Et’ime, 54)

    “Kişi evine girerken ve yemek yerken besmele çekerse, şeytan adamlarına: “Burada ne geceleyebilir ne de yemek yiyebilirsiniz” der. Eğer o kimse eve girerken besmele çekmezse, şeytan adamlarına: “Geceyi geçirecek bir yer buldunuz” der. O şahıs yemek yerken besmele çekmezse, şeytan kendi adamlarına: “Hem barınacak yer hem de yiyecek yemek buldunuz” der. ” (Müslim, Eşribe, 103; Ebû Dâvûd,Et`ime, 15; İbn Mâce, Duâ, 19)

    “Şeytan besmele çekilmeden başlanan bir yemeğe katılmayı pek arzu eder. O, şu yemeğe katılmak için bu câriyeyi getirdi. Fakat ben elini tuttum. Bu bedevî sayesinde yemeğe katılmak için onu alıp getirdi; onun da elini tuttum. Nefsimi kudretiyle elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki, şeytanın eli, onların eliyle birlikte avucumdaydı. ” (Müslim, Eşribe, 102; Ebû Dâvûd, Et`ime, 15)

    “Kişinin evine girilip yemeği yendi, içeceği içildi mi ev sahibi için dua edilir/edilmesi gerekir. İşte bu onun mükâfatıdır.”

    Yeme Adabı

    Yemeğe büyüklerden önce başlamamalısın!
    Yemeğe hurma veya su ile başlayabilirsin!
    Sağından ve önünden yemelisin!
    Pişmiş eti bıçakla kesmemeli, ekmeğe hürmet göstermelisin!
    Açgözlülük ve hafif meşreplilik yapmamalısın!
    Acele ve hızlı yememelisin.
    Hoşuna gitmeyen yemeği hor görmemelisin!
    Çok sıcak yemek yememelisin!
    Soğutmak için yemeğe üflememelisin!
    İnsanları rahatsız edecek kokular için tedbir almalısın!

    Huzeyfetü’l-Yemani rivayet ediyor, diyor ki: “Birlikte yemek yiyeceğimiz zaman, Peygamberimiz başlamadan biz asla yemeğe elimizi sürmezdik!” (Müslim, Eşribe, 102)

    Ömer b. Ebî Seleme (ra) anlatıyor: “Resûlullah’ın (sas) terbiyesinde bir çocuktum. Yemekte elim, tabağın her tarafında dolaşıyordu. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana ikazda bulundu: ‘Evlat! Allah’ın ismini an, sağınla ye, önünden ye!’Bundan sonra hep böyle yedim.” (Buhârî, Et’ime, 2, 3; Müslim,Eşribe, 108)

    “Sizden kimse sakın sol eliyle yiyip içmesin. Çünkü şeytan soluyla yer içer.” (Müslim, Eşribe, 106)

    “Her biriniz sağ eliyle yesin, sağ eliyle içsin, sağ eliyle alsın, sağ eliyle versin. Zira şeytan sol eliyle yer, sol eliyle içer, sol eliyle verir, sol eliyle alır.”

    “Eti bıçakla kesmeyin. Çünkü bu, acemlerin (yabancıların) işidir. Siz dişlerinizle kemirerek yiyin. Çünkü bu, sıhhat ve afiyet için daha iyidir.” (Ebû Davud, Et’ime, 21)

    “Ekmeğe hürmette bulunun. Kim ekmeğe hürmet ederse Allah Teâla da onu hürmete layık kılar.” (Hâkim, el-Müstedrek,IV/136)

    “Ekmeğe hürmet ediniz. Zira Allah ekmeği göğün bereketlerinden indirmiş ve yerin bereketlerini onun için hizmetçi kılmıştır. Her kim, sofradan düşeni alıp yerse affolunur.” (Heysemî, Mecmâu’z-Zevâid, 8/136)

    Müslüman’ın kendine has bir mürüvveti, her an taşıması gereken bir vakarı, yansıtması gereken bir kıvamı vardır.

    “Lokmaları ağzınıza göre alınız ve iyice çiğnedikten sonra yutunuz.”

    “Sıcak yemek yemekten sakının! Çünkü o bereketi giderir. Soğutarak yemeyi tavsiye ederim. Çünkü o daha çok içe siner, bereketi daha büyüktür.” /Suyûtî, Câmiu’s–Sagîr, 3/120)

    İbn Abbas’ın rivayetine göre, “Rasûlullah (sas) yiyeceğe ve içeceğe üflemez; kabın içine de solumazdı.” (İbn Mâce, Et’ıme,18)

    “Soğan ve sarımsak yiyen kimse, mescidimize gelmesin, evinde otursun.” (Buhârî, Ezan, 160; Ebû Dâvud, Et’ime, 41)

    Müslim’in bir başka rivayetinde “Kim sarımsak, soğan, pırasa yemişse, mescidimize yaklaşmasın. Çünkü insanoğlunun rahatsız olduğu şeyden melekler de rahatsız olur” buyurulur. (Müslim, Mesâcid, 74)

    “Ümmetim hakkında en çok şu hususlardan korkuyorum. Şişmanlık, uykuya düşkünlük, tembellik ve iman zayıflığı!”(Suyuti, Camiü’s-Sağir, 1/404)

    Rabbim hayatımıza da geçirmek nasip etsin âmiin.

    1. Allah razı olsun Belginim.

      1. Âmin ecmain canım Cahidem💗💟💗

  2. Muhteşem Ahlak dersinde bu hafta Muhammed Emin Yıldırım hocamız, “Medeniyet İnşasında Yeme İçme Kültürü” başlığında, beslenme ahlakı konusuna devam etti. Hz. Peygamber’in (sas) İslam Medeniyetini tesis ederken, yeme-içme meselesi hakkında ortaya koyduğu çok önemli adımlar olduğunu bizlere aktaran Hocamız, bu alanda hayatlarımızda olması gereken mühim mesajlara dikkatlerimizi çekti.

    🌹Dersten Cümleler🌹

    Medeniyetin mutfakla, Suffa Mektebi’nin evlerin sofralarıyla, yeme-içme meselesinin uyku ile ciddi bir alakası vardır.

    Nübüvvetin 10. yılında, Efendimiz (sas) Taif yollarında…

    Arkaya bakmak, karşılık beklemek ve netice hesapları yapmak yok, Risalet Davası’nda…

    Mekke dini bir merkez olduğu gibi ekonomik bir merkezdir de…

    Ukaz, Mecenne ve Zü’l-Mecaz panayırları…

    Mina’da, Hz. Peygamber (sas) ilk olarak Benî Hanife’nin çadırına gidiyor…

    Sümâme b. Usâl: “Çabuk çadırımı terk et ve bir daha karşıma çıkma, eğer bir daha bu iş için karşıma çıkarsan, hiçbir şeyi düşünmez ve seni öldürürüm!”

    Bu çağın Müslümanları, Müslümanları öldürdüler, bunun daha da acısı Müslümanlığı da öldürdüler…

    Bir zamanlar yaşayarak yaşatanlar; şimdilerde başka şeyleri yaşayarak, İslam’ı yaşatamıyorlar…

    “Niye şaşıyorsunuz buna? Mümin insan bir mide ile kâfir ise yedi mide ile yemek yer! Öncesinde Sümâme kâfir idi, midesi de kâfir midesiydi, şimdi Sümâme mümin oldu, onun midesi de mümin oldu!”

    Bir medeniyetin inşasında şu üç alanın inşası şarttır:

    İlim ve fikir alanın inşası
    Duygu ve amel alanın inşası
    Görüş ve değer alanın inşası

    Cahcah el-Ğifarî isimli şahsın Medine’deki misafirliği…

    “Mü’min bir mideyle yeri içer; kâfir ise yedi mideyle yer, içer!”(Buhari, Et’ıme, 12)

    Efendimiz (sas) sadece aç olan mideleri değil, aç olan gözleri doyuruyor.

    Enes b. Mâlik’den (ra) rivayet edildiğine göre, Resulullah (sas) şöyle buyurmaktadır:

    “Âdemoğlunun iki vadi dolu malı olsa, bir üçüncü vadiyi daha ister. Âdemoğlunun karnını/gözünü topraktan başka bir şey doldurmaz. Fakat Allah, tevbe eden kimsenin tevbesini kabul eder.” (Buharı, Rikak, 10; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 3/122, 176)

    Abdullah b. Abbâs’tan (ra) rivayet edilmiştir: “Resulullah (sas) buyurdu ki:  “Âdemoğlunun bir vadi dolusu malı olsa, bir kat daha olmasını ister. Âdemoğlunun nefsini/gözünü ancak toprak doldurur/doyurur. Allah, hırs ve ihtiras gibi kötü hasletlerden dolayı tevbe eden kimsenin tevbesini kabul eder.” (Buhâri, Rikak, 10; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 1/370)

    Gerçekten aç olan midelerimiz mi, yoksa gözlerimiz mi?

    Nefislerin öldürülmesi değil, nefislerin terbiyesi olması…

    Allah Resulü (sas) maddi açıdan bir doktor değildi, manevi olarak ise O (sas) Tabibü’l-Kulûb/Kalplerin doktoru idi.

    Efendimiz (sas) hastalık olunca tedavi adına söyledikleri, hastalık olmadan tedbir adına söylediklerinden fazla değildir.

    Efendimiz (sas) bugün koruyucu hekimlik denilen şeyi daha fazla yapmıştır.

    “Benim ashabım, iyice acıkmadan yemez. Yedikleri zaman da tıka basa yemezler; daha iştahları varken (doymadan) sofradan kalkarlar.”

    Bu söz karşısında hekim ne der: “İşte sağlığın şartı budur!”

    Asrı Saadet’in en meşhur doktorlarından olan Hâris b. Kelede’ye sordular ilaç nedir?

    Cevap: “Açlık!”

    Hastalık nedir diye sorulunca: “Yediği bir yemeği sindirmeden ikinci defa yemektir.” dedi.

    İbn Sina: “İlmi tıbbı, iki satırda topluyorum. Sözün güzelliği kısalığındadır. Yediğin zaman az ye, yedikten sonra dört, beş saat daha hiçbir şey yeme! Şifa, hazımdadır. Bundan dolayı kolayca hazmedeceğin miktarı ye! Nefse ve mideye en ağır ve yorucu hal, yemek üstüne yemek yemektir.”

    Efendimiz (sas) bir hadisinde şöyle buyurur: “Mide hastalıkların evidir. Tedavinin özü ise perhizdir.” (Ebû Dâvud,Tıb, 13)

    Başka bir hadisinde ise Efendimiz (sas) yıllar sonra keşfedilecek bazı hakikatlere de işaret ederek der ki: “Mide vücudun sarnıcıdır (depo) ve damarlar onun içine dalarlar. Eğer mide sıhhatli ise damarlar da sıhhatlidirler. Eğer mide kötü durumda ise o zaman hastalanırlar.” (Taberani,Mu’cemü’l-Vasit, 3/206)

    Selmân-ı Fârisî bir gün bir yerde misafir olarak yemek yiyordu. Yemeğini bitirince ev sahibi bir daha yemesi için ısrar etti. Israrlar çoğalınca Selmân dedi ki: “Yediğim bana yeter. Zira ben Efendimiz’in (sas) şöyle dediğini işittim: “Dünyada doyasıya en çok yiyenin, kıyamet günü açlığı en uzun olacaktır.”

    “Âdemoğlu, mideden daha şerli bir kap doldurmaz. Âdemoğluna belini doğrultacak birkaç lokmacık yeterlidir. Ancak ille de -mideyi dolduracaksa- bari onu üçe ayırsın: Üçte birini yemeğe, üçte birini suya, üçte birini de nefesine/havaya!” (İbn-i Mace, Et’ime, 50; Tirmizi, Zühd, 47)

    Hz. Peygamber’in (sas) yeme-içme konusunda en ciddi iki uyarısı:

    Tıka-basa yemek yememek
    Doyduktan sonra yemeğe devam etmek

    “Saçıp savuranlar, şüphesiz şeytanların kardeşleridirler; şeytan ise Rabbine karşı pek nankördür.” (İsra, 17/27)

    “Ey Âdemoğulları! Her mescide çıkışınızda/ibadetinizde (en güzel ve en temiz) elbiselerinizi giyiniz; yiyiniz, içiniz, fakat israf etmeyiniz; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (Araf, 31)

    “Senin iştah duyduğun her şeyi yemen israftandır.” (İbn Mace,Et’ime, 51)

    “Hz. Peygamber’den sonra icat edilen ilk bidat, doyasıya yemek yemektir.” (İmam Gazzali, İhya, 3/86)

    “İnsanoğlu midesinden daha kötü bir kap doldurmamıştır. Âdemoğluna, onu ayakta tutmak için birkaç lokma yeter.”

    “Desenize Kitabınız da Peygamberiniz de, Calinus’a (Galen) hiçbir şey bırakmamış!”

    “Ümmetimin en hayırlıları benim içinde yaşadığım zamandaki ashâbımdır. Sonra onları takip edenler, (tâbiîn)  sonra onları takip edenlerdir. (etbâu’t-tâbiîler)”

    İmran b. Husayn, ‘Nebî sallallahu aleyhi ve sellem kendi asrını takiben iki asır mı yoksa üç asır mı zikretti, tam bilemiyorum’ dedikten sonra Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğunu haber vermektedir: “Sizden sonra bir topluluk gelecektir ki onlar tanıklık etmeleri istenmeden şâhitlik edecekler, adayacaklar ama adaklarını yerine getirmeyecekler. Onlar tıka-basa yemek yemeyi ve içmeyi hayatlarının gayesi edindikleri için şişmanlık onların en belirgin özelliği olacak.” (Buhâri, Şehadet,151; Müslim, Fedâilu’s-Sahâbe, 214

    1. gülaykahvekeyfi says:

      okudum iyicene belginim ALLAH razı olsun !

      1. Âmin ecmain canım Gülayım😙💗💐

  3. Cahidem yorumum gidiyor ama denetim için bekliyor diye bende görünmeyince birkaç kere gönderdim İnşaAllah gelmiştir.

  4. Ellerine sağlık canım Cahidem💚sunumun da harika herzamanki gibi😄😙❤🌹

  5. gülaykahvekeyfi says:

    cahideciğim zaten canan hoca da günde 2 sefer yiyin diyen bir doktor! ben çok beğeniyorum

    1. Gülayım yanlışları çok Karatay ın insanları çok yanlış yönlendiriyor maalesef 😕😔Örneğin karbonhidratlara ekmeğe karşı 😐
      * Vücuda enerji veren şey karbonhidrattır. Karbonhidrat almazsak kaslarımız doğru dürüst çalışmaz, hareket edemeyiz. Günlük enerjinin yüzde 30-35’ini yağdan karşılamak yeterli ama yüzde 50-55’ini karbonhidratlardan karşılamak zorundayız. Karbonhidrat vermeyince B vitaminlerini nereden alacaksınız? B vitamini olmadığı zaman bağışıklık sisteminiz çöker, sinir sisteminiz alt üst olur. Kahvaltıda verilen ceviz, fındık, badem ekmeğin yerini tutabilir mi? Beslenmemizin başrol oyuncusu karbonhidratlardır.

      * Meyveleri sadece şeker olarak görürseniz çok yanılgıya düşersiniz. Meyvelerin içinde A, E, C, K vitamini hepsi var. Şekeri tabii ki az yiyelim ama mesela muzdaki potasyum nerede var? Potasyumun tansiyonu düşürücü etkisi vardır.
      Bu linki incelemeni tavsiye ederim canım🌹

      http://m.milliyet.com.tr/-veriler-canan-hocayi-desteklemiyor-/pazar/haberdetay/18.09.2011/1439782/default.htm

      1. gülaykahvekeyfi says:

        yazını şimdi gördüm belginciğim! evet ama hangi ekmek maalesef halkımızı çok büyük oranı beyaz ekmekçi. ben istediğim kiloya gelince ki öncelikle sağlık açısından yapıyorum diyetimi, ekşi mayalı ekmek tercihim olacak arpa unundan bol yararlanmak isterim .genelde de buruk tatları olan ekşi meyveyi severim. annemi bile vazgeçiremiyorum beyaz ekmek den. çekirdek türleri ve az miktar da kuru yemiş kullanıyorum .milletimiz bolca ekmekle aşırı yemek yiyor bence.

        1. Evet Gülayım o var ekmek yenmeli ama abartılmadan.Cahidemin ekşi mayalı ekmeğini İnşaAllah bir denemek istiyorum :)Rabbim isteyen herkese sağlıkla kilo vermek nasip etsin amin.

    2. Gülayım sünnet üzere olan 2 kere yemek yemek bu linkte dr.ların buna karşı çıkması doğru değil ama diğer bilimsel açıklamaları mantıklı.Son dr.un açıklamasında dediği gibi ara öğün bir elma bir grisindir,mükellef sofra değil,özellikle insülin direnci varsa arada birseyler atıştırılmalı.

Like
Close
Tarif Üstü Muhabbet | Cahide Sultan
Close
%d blogcu bunu beğendi: