Misafir Ağırlamak Zor mu?

İlk evlendiğim yılları hatırlıyorum. Çok misafirim olurdu o zamanlar. Yalan yok, kasardım kendimi. Çocuklarım çok küçük olmasına rağmen, temizlikten asla taviz vermezdim. Ne terler dökmüşüm misafir gelecek diye. Şimdi hatırladıkça gülümsüyorum…

“Misafir ağırlamak neden zor gelir?” diye sorsam, muhtemel cevaplardan ilki temizlik konusu olurdu sanırım.

Bir okuyucum, bulundukları yerde arkadaş toplantıları için 10 gün önceden haber edildiğini, 10 gün boyunca tepeden tırnağa bütün evin temizlendiğini söylemişti. Farklı bir işkence türü gibi değil mi..:)

Yıllar önce bir ablanın söylediği şu sözü hiç unutmuyorum: “Evini temiz tut ani misafir var, kendini temiz tut ani ölüm var”

Evi her an derli toplu, temiz tutmak özellikle çocuklu hanımlar için kolay olmayabiliyor. Ya da yapı itibariyle rahat biriyseniz, evin ne kadar dağınık veya tozlu olduğunu ancak misafir geleceği zaman fark ediyorsunuz…

Günlük rutin temizlik işi düzenli yapılmayınca, işler birikiyor ve misafir geleceği zaman bizi sıkıntıya sokuyor. O halde misafiri kolay ağırlamak için ilk kuralımız işleri biriktirmemek olsun. Misafirin, gelmeden 1 saat önce haber verdiği zamanları düşünün. Bütün evi 1 saat içinde nasıl toparlıyor, lavaboları ovuyor, üstelik bir de kek atıyoruz fırına..:) Demek ki günlük rutin işleri yapmak o kadar da zor değilmiş..;)

Şu bir gerçek ki, mobilyası, ıvır zıvırı çok olan evlerde temizlik yapmak oldukça zordur. Detayları temizlemek ev süpürmekten daha çok zaman alır. Boncuklu perdeler, avizeler, büyüklü küçüklü süs eşyaları, gereksiz zaman kaybına yol açan ayrıntılardır. Bu da demek oluyor ki, az eşya=az iş ve kolay temizlik.

Misafir gelecek diye evde terör estirmeye, asabileşmeye hiç gerek yok. Evlerimiz müze değil. Yaşadığımız mekanlar. Ufak tefek dağınıklıklar, camlarda leke, sehpanın ayağında toz, mutfakta bir kaç bulaşık kalmış olabilir. Bunları hiç sorun etmeyin. Küçük çocuklarınız varsa halının üzerindeki oyuncakları toplamak için uğraşmayın. Genel bir temizlik yaptıysanız, detaylara takılmayın.

Her şeye rağmen Kur’ani ve Peygamberi bir ahlâkı göz ardı etmeyelim ve mecburi durumlar haricinde haber vermeden kimseye gitmeyelim. İletişim sorunu olmayan bir çağdayız. En azından 2 saat evvel gideceğimizi haber verelim.

Temizlik ve dağınıklık konusunu hallettiysek geriye ikram konusu kalıyor. Temizlik konusunda olduğu gibi ikramı da abartıyoruz maalesef.

İkram konusunda kuralımız, gerektiği zamanda gerektiği kadar ikramlık hazırlamak olsun.

Öğlen oturmalarında doyurucu ikramlıklar çok işe yarar. Kısır, mercimek köftesi gibi doyurucu bir çeşitin yanında, bir salata ve bir tatlı olabilir. Kalabalık misafirse yanına börek veya poğaça ilave edilebilir.

Akşam yemeği için, bir ana yemek, pilav+çorba ve salata yeter.

Akşam oturmasına gelen misafir için, bir kaç çeşit ikramlık hazırlamak yersizdir. Çayın yanına bir çeşit tatlı veya tuzlu ya da çerez yeterli olacaktır.

Misafir kalabalıksa abartmadan çeşit artırılabilir.

Ben ikramı, çok çeşit yapmayı seviyorum diyebilirsiniz. Misafire çok çeşit yapmak, bir anlamda misafiri zora sokmaktır. Zira bize görkemli bir sofra hazırlayan ev sahibine, aynı şekilde karşılık vermek isteriz. Aynı ikramı yapamadığımız zamanda mahcup oluruz.

Geniş zamanlarda kolay ikramlıklar hazırlayıp dondurucuya koymak da, misafir geleceği zaman büyük kolaylık sağlar.

Gideceğimiz yere eli boş gitmemeyi, en azından bir tatlı veya tuzlu hazırlayıp götürmeyi alışkanlık haline getirelim. Özellikle küçük çocuklu veya misafiri çok olan evlere giderken bu inceliği ihmal etmeyelim.

Dostluğun, muhabbetin olduğu yerde eksikler fark edilmez, kusurlar kapatılır. Az ikram çok sayılır. Bu açıdan hem kendisiyle, hem başkasıyla kavgalı, tek hedefi dünya olan, evinize gelince gözü eksik bulmaya çalışan insanlardan mümkün olduğunca uzak duralım.  Bizi olduğumuz gibi kabul eden, sade bir kek ve çay eşliğinde doyumsuz sohbetler yapabildiğimiz, ailecek görüşmekten keyif aldığımız, iyi günde de, zor günde de yanımızda olan, bize Allah’ı hatırlatan dostları ise bulursak hiç bırakmayalım.

Son olarak, Nuh Aleyhisselam’ın duasıyla bitirelim: “Rabbim! Beni, ana babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla, zalimlerin de ancak helâkini arttır!”

Cahide Sultan