Abdullah Büyük Hoca’dan çok önemli bir yazı. Küçük çocuklarını özensiz giydiren anneler, bu yazıyı özellikle okusunlar lütfen.
Tesettür nereye gidiyor?
Aslında hiçbir yere gitmiyor. Dimdik ayakta. Aslına uygun olarak giyinenler şeref ve hürmetle nesilden nesile taşırken, içini boşaltanlar ise tesettürü modaya kurban etmenin adeta mücadelesini veriyorlar. Bilinçli veya bilinçsiz olarak…
Beş, altı, yedi yaşlarına gelmiş kız evlatlarına moda bağlantılı kıyafet alarak: Daha küçük, ileride örtünür, mantığı maalesef iflas etti. Binlerce aile, tesettür konusunda çocuklarını modaya kurban etmiş durumdadır. Elleri, dizlere vurmanın da hiçbir getirisi olmamaktadır.
Şuan 7-8 yaşlarında olan kızlarımızın yaşı 18-19’a dayandığında ise, şu veya bu sebeple bir hastalığa yakalanmaktadır ki, tıp dilinde adı egzibisyonizm yani teşhircilik, ilerisi ise vücut teşhiri hastalığı olarak ortaya çıkmaktadır.
Bu durumun ileri boyutu öyle bir hal alır ki, hanımına başkalarının bakmasında sakınca görmeyenler ile hanımların, kendilerini bakılacak şekilde ayarlamaları olan psikolojik bir hastalık ortaya çıkar.
Tesettürü modaya kurban edenler, ne yaptı ki batılı hakkın, haramı farzın üzerine koydular? Bu sorunun cevabı her Müslüman için çok önemli bir meseledir. Mümin olan insan gerçek manada iman etmiş, Müslüman olan insan ise inancının gereğini yaparak, salih amellerle kulluk hayatını ispatlamaya çalışmaktadır. Bir amelin icrasında, gerçekleşmesinde dört önemli konu vardır. Tesettür de farz olan bir amel olduğuna göre bu amelin gerçekleşmesi için neler gerekmektedir?
İnanmak,
Yapacağı o amel hakkında bilgi sahibi olmak,
O ameli yaparken iyi niyet taşımak,
Ve yapacağı ameli, ilahi ölçüler dâhilinde yapmak.
Tesettürün içinde bulunan başörtüsünden örnek verelim. Müslüman, akıl-baliğ olmuş bir hanımefendi, önce tesettürün farz olduğuna kesin olarak iman etmelidir. Tesettür hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Tesettür amelini icra ederken, iyi bir niyete sahip olmalıdır. Ve son olarak tesettürün, başörtüsünün ilahi ve fıkhi kaidelere, prensiplere uygun olması gerektiğini bilmelidir. İşte bu dört merhaleli tesettür icra edildiğinde, namaz gibi, hac ve zekât gibi, kalbi selim ile yapılmış salih ameller arasına girer.
Aksi halde, vestiyerinden alır giyeceğini, geçer boy aynasının karşısına ve “kendimi nasıl daha fazla çekici yapabilirim?” Niyeti ile teşhirciliğe yönelik ilk adımını aynanın karşısında atmıştır.
Allah’ın çizdiği sınırları, hudutları çiğnemeye yönelik her türlü iş, gayret, amel, Allah katında değerlendirilir, daha sonra paçavra gibi yüzümüze çarptırılır. Laubali olarak veya samimiyetten yoksun olarak kıldığımız namaz ne ise, hakkında kesin hüküm bulunan tesettürü yozlaştırmak, modaya kurban etmek, imtihanı kaybetmenin açık ifadesidir.
Olayın bir başka yönüne bakacak olursak, kalplerimizin küt küt attırmasına sebep olacak bir başka acı gerçekle karşılaşırız. Nedir acaba o şey? Diyecek olursak, bir iyiliğe veya kötülüğe sebep olanlar, sebep oldukları şeylere sevap ve günah açısından ortaktırlar.
Allah’a sığınarak şu örneği de vermeden geçemeyeceğim. Teşhircilik hastalığının varacağı son noktayı biliyor muyuz acaba? İşte o şeyde, fuhşun yayılmasına sebep olmaktır.
Bu ciddi konunun farkında olmayan kızlarımız, hanım kardeşlerimiz, bir başka âlemde hesap vermeyecekmiş gibi yaşamaya başlarlar. Veya yaptıklarının hesabı sorulmayacak anlayışı ile yaşamaya alışırlar. Veyahut hayatımızın tamamının ilahi bir kamera tarafından tespit edildiği inancı, hayatımızdan kopar gider, ona göre yaşayış tarzına başlarız.
Netice itibari ile kelime-i tevhid okumak ve inanmak bir kaç saniyemizi alır, ancak, kelime-i tevhidin gereğini yerine getirmek ömrümüzün tamamını kuşatır. Tesettürün üzerimizden sakıt olması ölümümüzle alakalıdır. Mevsimlik durumu yoktur. Bir, bir buçuk metrekarelik bez parçası, mağazada, tereklerde, vitrinlerde kaldığı müddetçe kumaş parçası olarak kalır. Bir kızımızın, bir hanımefendinin başına şeref tacı olarak konduğu an, Allah’ın farzlarından bir farz olur. Lütfen bu şerefli, rabbani tacı (örtüyü-kıyafeti) modaya mağlup ettirmeyelim.
Abdullah BÜYÜK
annem bize ilk ben 8-9 ,kardeşim 6-7 yaşınlarımızdayken (belki de biraz daha küçüktük) uzun etek ve uzun kollu penye bluz diktirmişti.kış ayların da değil yaz aylarında da ( olması gerektiği gibi) kullanıyorduk. hatırlıyorum annem bize bu kıyafetleri diktirmeden önce pazar da, yazın giyebileceğimiz uzun kollu bi şeyler aramıştı. biz küçükken de hep uzun etek giyerdik,hatırladığıma göre o yaşlarda niye uzun kollu giyiniyoruz demiyorduk. ama ben şu yıllar da artık büyüdük’ nefis’ sahibiyiz ya şimdi ki çocuk kıyafetlerini görüp o zamanlar diktirdiği kıyafetler için ‘ anne biraz renkli olsaymış’ diyorum.Çocukken yaşıtlarımın kolları bacakları açıkken aklıma öyle şeyler geldiğini hatırlamıyorum. söyledim ya ‘nefis’ 72 şeytan gücünde olan.
ALLAH çoluk çocuğumuzu korusun hep dua ediyorum ALLAH ım sen çocuklarımızı yolundan ayırma senin rızanı alan hayırlı evlatlar eyle….AMİN
Abdullah Büyük hocamızdan Allah razı olsun ve Rabbim hepimize istifade etmeyi nasip etsin … Paylaştığın için senden de Allah razı olsun Cahide abla … Ben de bir kız annesi olarak kaygılı korkulu fakat ümitvar olmaya çalışıyorum. Kızıma iyi örnek olabilmek için elimden gelen herseyi yapmaya çalışıyorum , anlatıyor açıklıyorum Allah hepimize gayret kuvvet kolaylık versin ilkokula başlarken özel olarak tesettürlü öğretmene verdim ki örnek alacağı kişi tesettürlü olsun .. Kolsuz , şort, kısa , tayt ları giyemediği için bazen kızıyor henüz 7,5 yaşında 😞 Arkadaşlarının aile yapısını giyim tarzını hatta yedikleri içtikleri dinledikleri izledikleri şeyleri gözlemleyip ona göre yönlendirme yapmaya çalışıyorum ama büyüdükçe bunları yapmak çok zor Rabbim yardımcımız olsun haya duygusunu evlatlarımızın içinde hep taze tutsun Rabbim . Zenginleştikçe, rahata kavuştukça dünyaya dalmaktan , ihlaslarımızı, şuurlarımızı, tesettür bilincimizi kaybetmekten Rabbim hepimizi korusun.. Çok dua edelm çooook …
Malesef:(((( anneyi kaybettigimiz gun etrafimizi ciplak kadinlar sardi….nerde anneler nerde??
Allah’a çok şükür siz izinden döndünüz. kısmetse bizde yarın gidiyoruz. hakkını helal et ablam.
Resimdeki 2012 model, Adana’ da hunharca bulaşıcı bir şekilde (yapşurmaya bile gerek yok) çığ gibi büyüyor…
iki kız çocuğu olan, bir anne olarak bu durumu bulaştırmadan nasıl yaşarız bilmiyorum.
sadece, komşuların çocuklarıyla çocuklarıma beraber bir şeyler anlatıp öğretmeye çalışıyorum. Bol bol komşu çocuklarına dua ediyorum. şimdilik elimden gelen bu.
Rabbim ümmeti Müslümana yadım et hidayet nasip et. bizlere de.
ALLAH RAZI OLSUN, ABLACIĞIM.
ağzından dökülen her söze, yayınladığın her yazıya.
çooook derin uykuda olan annelerin, yüzlerine soğuk bir su serptiğin için.
geçenlerde kızıma kıyafet bakarken (9) uzun kollu kıyafet bulamıyorum. eşiyle birlikte çalışan bir bayana uğradık. aradığım kıyafeti sordum beyefendi oradan hemen atıldı;
– ÇOK GÜZEL KISA KOLLULAR VAR, AL ABLA ÇOCUK BU SICAKTA SERİNLESİN.
Ben eşine soruyorum adam hemen atlıyor. bu duruma çok kızdım.
-CEHENNEM DAHA SICAK DİYORLAR SENİN HABERİN YOK GALİBA ! dedim.
adam hemen başını öne eğdi tık ses yok. Adanalılar oyalı yağlıkları kundak yaparlar ya, Hanımı da kundaklıydı. hemen yağlığını düzeltti.
ne satmak istedi. ne aldı.
–
Bu da,
Gurup kardelen’in (her konuda) Baş örtüyle mücadele eden bacılarımıza, anlamlı ezgisi;
SABRET BACIM
baş örtün bayrağındır bırakma bacım
Sil artık göz yaşlarını dinsin bu acı
Başındaki örtün benim zafer sancağım
Atsalar kor ateşlere sen yılma (sabret) bacım
Zalim güçlü olsa da,
Örtüne dil uzatsa da ,
Zafer bizimdir bacım
Nene hatunlar, sütçü imamlar can verdi din için
Bunca akam o kanlar başörtün için
Tesettür bak senin için en güzel seçim
Atsalar kor ateşlere sen yılma (sabret) bacım
Zalim güçlü olsa da
Örtüne dil uzatsa da
Zafer bizimdir bacım
(bir ekleme de ben yapayım;
nefsin seni, sürekli dürtse de,
Çok akıllılar, bu sıcakta kendine eziyet etme dese de,
Adana’nın sıcağı kavursa da, yanıyoruz bu arada…
boş ver sen yılma (sabret) bacım zafer var sonunda..
kapanmak isteyen (açık bacılarımıza)
ÖRTÜN BACIM
Allahın kesin emri sana örtünmek bacım
Açma sen saçlarını inan günahtır bacım
Kabuksuz bir meyveyi yaratmamıştır Rabbim
Sen bunlara bakıp da ibret alsana bacım
Açılıp saçılarak çıkma sen sokaklara
Namahrem olan gözleri inan bakacak sana
Süsle yalnız kendini evde helal kocana
Bizi yaratan Allah böyle istiyor bacım
Moda diye kandırıp seni açıp soydular
Moda diye kandırıp, seni açıp soydular,
çeşitli oyunlarla, İslam’dan kopardılar,
kadın hakları diye, plajlara saldılar,
gel sarıl başörtüye, değerini bul bacım
Ali Toprak diyor ki, biraz kulak ver bana,
gayem seni kurtarmak, beni yanlış anlama,
bir başörtü takarak, geç aynanın karşına,
yeminle söylerim ki çok yakışacak sana
Bacım bacım gel bacım gel sen de örtün bacım
ALİ TOPRAĞIN anlamlı ilahisi
….. Lütfen bu şerefli, rabbani tacı (örtüyü-kıyafeti) modaya mağlup ettirmeyelim.
tesettür nereye gidiyor degil din nereye gidiyor sorulmalı son bir kaç senedir adeta alobora olduk hikaye olarak anlatılan dinden gerçek dine bir türlü geçemedik gerçek din kuran dini hz.muhamedin a.s tebligiyle başlayan din şu anda yaşanan dinle hiç bir alakası yok dinin neresinde kuranın neresinde bugünkü yaşanan din mevcut camide kılınan namaz dan tutunda günlük hayatta yaşananlara kadar her şey kurana degil gerçek olmuyan veya uydurulmuş hadislere göre şekillenmiş birileri hala cariyenin ne anlama geldigini bilmiyor birileri hala huriler dagıtıyor yok 50 yok 70 huri verilecek diye dine davet çıkarıyor ne oluyor bizlere ya ne oluyor camiler yaratanın evidir cin süresi-18 ama içinde ilmihaller fıkıklar hadisler konuşuluyor son zamanda konuşan seccadeler çıktı adeta dalga geçiliyor nerde kaldı huşu okunan süreyimi takip edeceksiniz kimin karşısında duruyorsunuz bunu biliyormusunuz ya neyse benden bukadar