Bismillah: “Ey iman eden kullarım! Şüphesiz benim yarattığım yeryüzü geniştir. O halde yalnız bana kulluk edin.” (ANKEBUT/56)
Allah’ın selamı, Rahmeti ve bereketi hepimizin üzerine olsun. Bir süre uzak kaldım sizlerden. Biraz memleket havası solumaya, iyice daralan yüreğimi ferahlatmaya, yorgun beynimi rahatlatmaya gittim. Elhamdulillah bu ara bana çok iyi geldi…
Yaklaşık 20 gün boyunca neredeyse internetsizdim. Çekmeyen internet ilk kez mutlu etti beni. “İnternette neymiş” diyesim geldi sık sık…
Sık sık sarıldım babama, öptüm annemi… Hangi yaşta olursam olayım, onların küçük çocuğu olmanın verdiği rahatlığı yaşadım, her zaman ki gibi yanlarında şımardım 🙂
Erzincan’ın şirin ve esrarengiz ilçesi Kemaliye, nam-ı diğer Eğin’e gittik. Yollarından giderken korktum. Ama buz gibi soğuk suları, dağları, havası mest etti beni…
Kemaliye’de kayaların tepesine ev yaptıran bu beyefendinin eşi de acaba kendisi kadar çılgın mı, anlaşabiliyorlar mı diye düşünmeden edemedim. Çünkü ben yol kenarında durup, bu fotoğrafı çekerken bile korkudan titriyordum :/
Hayatımda bir ilki yaşadım ve ilk kez bir aile çay bahçesinde çay içtim. Yanında mahalle fırınından kepekli pide, yine mahalle bakkalından Erzincan tulumuyla enfes bir menü hazırladım… Hijyeni falan umursamadım… Kadıgölü’nün suyuyla yapılmış bu çay kadar lezzetli bir çayı, daha evvel içmiş miydim, hatırlayamadım…
Bahçenin bir yukarısına, bir aşağısına inip çıktım. Herkes nazar değmesin diye çocukları “çirkin” diye severken, başı meyvelerle dolu hünnap ağacını “çirkin” diye seven babama bir kez daha hayran kaldım…
Tarifler falan hiç gelmedi aklıma. Pastaları, kekleri kurabiyeleri unuttum. Ben dalında üzüm, incir kadar lezzetli bir pastayı hayatımda tatmadım…
Bir çiçekleri inceledim, bir sebzeleri… Minik patlıcanları, biberleri bebek sever gibi sevdim…
Telefonda anneme hep yavru kedicikleri soruyordum. Meraktan çatlamaya ramak kalmıştı. İki kardeşinin taliplisi olunca kıramamış vermiş annem. Bana da bu şekeri bırakmış. Kucağa alınmasını babam sevmiyor diye, gizliden kucakladım, sevdim öptüm… Bazen babama yakalandım. “Hep sen şımartıyorsun bunları” dedi durdu 🙂
Çiçekler ve yine çiçekler… Gözlerim hep üzerlerindeydi… Onları her gördüğümde “Rabbim” dedim, “Rabbim; Sen ne güzelsin, yaratışın ne güzel”…
Bilmem gerek var mı söylememe? Özledim sizleri, hem de çok…
Vahşen, Ağın ve Kemaliye hepsi istisnai yerler, doğasından ziyade herhalde hiç bir yerde bulamayacağımız insanları, köyümüzle ilgili bir resim gördüğümüzde gurbette olanların içini sızlatmaya yetiyor. Sağlıcakla kalın
Cahide hanım sizi uzun süredir takip ediyorum..bugün yine baktım muzaffer halayı görünce başındaki beyaz örtüsünden kesin bizim taraflı bu hala dedim..sonra yazdığınız yazıda şenpınar(vahşen ) yazısını gördüm ve bizim oralardan olduğunuza kesin kanaat getirdim :)..Ben Ağının Hozakpur köyündenim siz tam olarak nerelisiniz merak ettim..siteniz çok güzel ellerinize sağlık…
Ahh bacıların en tatlısı bende çok özledim seni çok özledim. Ne güzel resimler ne güzel yerler böyle bayıldım.iyiki varsın.kurban olurum seni verene.
Eğinimizi beğendiniz mi abla? hele ki firatın dolu olduğu zamanlarda görseydiniz bi..bu sene sular bayağı çekilmiş. 🙁 siz eğinli misiniz? hoşgeldiniz sefalar getirdiniz.yazılarınızda çok güzel konulara değiniyorsunuz Allah razı olsun..sabırsızlıkla bekliyoruz Allaha emanet olun.
Merhaba Cahide Hanım,
Kemaliye benim görmek istediğim yerlerden biridir. Dedelerim 1915′ te topraklarını, evlerini, mallarını geride bırakıp kadınlarını, çocuklarını ve yaşlılarını katırlara yükleyebildikleri erzaklarla birlikte Kemaliye’ den uzaklaştırmış kendileride düşmana karşı şehitliğe koşmuşlar. Fotoğraflarda çok güzel görünüyor inşallah gitmekte nasip olur da buz gibi soğuk suları, dağları, havasından mest olmayı nasipleniriz…Allah’ a emanet olunuz sağlıcakla kalınız…
Seni çok çok çok seviyorum ablacığım. 🙂
En kısa zamanda Rabbimiz tekrarını nasip etsin bu güzelliklerin. 🙂
Hoşgeldin abla , dediğin gibi şükür kavuşturana…