Tesettüre dair yazılmış, en naif ve en zarif yazılardan biride belki de bu yazıdır. Yazıyı okurken; Hem hassasiyetlerimizin nasıl köreldiğini, hem de dilimizin nasıl yozlaştırıldığını düşündüm…
Son bir asırdır tesettürümüz üzerinde oynanan oyunlar, onu yok etmek için verilen mücadelelere karşı, Mümine kadınlar her zaman bir kalkan olmuş ve olmaya da devam edecektir. Tesettür bizim onurumuzdur, iffetimizdir… Tesettürü hafife alan, onu diğer farzlardan ayırıp basitleştiren bir zihniyet, Mümin zihniyeti olamaz…
TESETTÜR GÜZELLEMESİ (Yakub Kadri’den)
Bu çirkin asrın ve bu çirkin muhîtin (ortamın) yegâne süsü, yegâne güzelliği sizin çarşafınız, sizin peçenizdir. Yalnız bunlardır ki, gözlere hâlâ bakmak tahammülünü, bakmak arzûsunu veriyor. Niçin onlardan müştekî (şikâyetçi) gibisiniz? O mazrûfa (zarfın içindekine), bu zarftan daha muvâfık (uygun) ne olabilir? Sizi böyle gördükçe bir kadının başka türlü nasıl giyinebileceğini düşünüyorum ve çarşafsız, peçesiz bir kadın tahayyül edemiyorum. Siz bizim aşkımızın, hürmetimizin, siz bizim kıskançlığımızın mutî (uysal) mahbûseleri değil misiniz? Vücudunuzun şeklini alan bu dil-firîb (cazibeli, alımlı) mahbesi, sizin etrafınıza, sizin yüzünüz üstüne biz ördük; bizim ihtimâmımız, bizim muhabbetimiz ördü. Sizi güneşten, havadan, sizi kem nazardan sakındık da böyle yaptık. Yazık değil mi ki, o saçlara güneş vursun, o yüzü havalar, tozlar hırpalasın! Yazık değil mi ki, -ma’azallah- o gözlerin harîmine kolayca lâubâli bir yabancı gözün kıvılcımı sıçrasın?
Düşündük ki, belki bilmeyerek, belki farkına varmayarak birine gülüverirsiniz. Nazarlarınız belki, bilâ-ihtiyar (elde olmayarak), birinin üstünde fazlaca tevakkuf ediverir (duruverir). Onun için yüzünüzü örttük. Zira tebessümlerinizin, bakışlarınızın kıymetini biz anlıyor, biz biliyorduk. Gönlümüz onların öyle lüzumsuz yere heder olmasına acıdı da, bir ipek mahfaza içinde muhâfazalarına lüzum gördü. Çünkü siz hilkaten (yaratılıştan) müsrifsiniz (elindeki kıymeti boşa harcayan), hazinelerinizin bahasını bilemezsiniz.
İnsanlar, kadınlara tehakküm (hüküm) ettikleri gündür ki tabîate gâlip geldiler. Cemiyetlerin (toplumların) ve medeniyetlerin esasını bir erkeğin kıskançlığı kurdu. Memleketlerden, vatanlardan evvel, ilk müdafaa edilen kadındı. Bana inanınız bütün bu evler, bu mâbedler ve bu şehirler sizin için yapıldı ve sizin açıldığınız ve sizin kıskançlık mahbesini yıktığınız yerlerde derhal evler yıkıldı, mâbedler harap oldu, şehirler çöktü. Çünkü, sizin mahbesleriniz, o yerlerin surları idi, kaleleriydi.
Niçin başka cinsten (toplumlardan) kadınlara bakıp da başınızda garip mütâlealara (görüşlere) meydan açıyorsunuz? Onlardan size ne? Siz başlı başınıza bir âlemsiniz. Ben o âleme girdiğim dakikadan itibaren hariçte bir başka mevcudiyet var mı, yok mu, unuttum bile. Siz niçin kendinizde herkesi unutmuyorsunuz? Söze başlarken size demiştim ki, bu çirkin asrın, bu çirkin muhîtin yegâne süsü, yegâne güzelliği sizin çarşafınız, sizin peçenizdir. Memnun ve müsterih (huzurlu) yaşamak için bu kanaat size kifâyet etmez mi? Halbuki benim ruhumu sadece bu kanaat dolduruyor: Peçeniz ve çarşafınız… Bunlardır ki, bana muhabbeti öğretiyor; hayata muhabbeti, aşka muhabbeti, memlekete muhabbeti öğretiyor, bâhusus (özellikle) memlekete muhabbeti… Zira sizin bu örtüleriniz, bu süsleriniz değil midir ki, minarelerden ve o al râyetten (kırmızı bayraktan) sonra bu serseri ruha bir râz-âşinâ melce (dost sığınak) ve bir emin mersâ (güvenli liman) saadeti veriyor. Peçenizin kudsiyetini şuradan anlayınız ki, bir yabancı elin ona uzanması ihtimâli bile, gayz nedir, hırs nedir, intikam nedir, kin nedir hiç bilmiyen bu tenbel ve yorgun ruhda, beldeler yıkacak, burc ü bârûlar (kaleler ve kuleler) devirtecek bir ateş alevliyor.
Gördünüz mü? Peçenizden bahsederken, haşin adımlarla, yüksek surlar etrafında dolaşan bir eski kahraman gibi söz söylemeye başladım. Belki, bunların hiç birini yapmıyacağım, fakat emin olunuz ki, şu dakikada çok samimiyim. Size, sizin örtülerinize ve süslerinize doğru teveccüh edince (yönelince), kendimi her şeye kadir (gücü yeter) farz ediyorum. Tarih, menâkıb-ı beşeriyeyi (insanlık destanlarını) dolduran en büyük kahramanlıklar, bana birer çocuk oyunu gibi geliyor. Sakın onları çıkarmayınız, sakın onları atmayınız. Bu çirkin asrın, bu çirkin muhîtin ortasında, asâlet (soyluluk) ve zerâfete yegâne dâl (delil ve âlâmet) olarak, bunlar, sade bunlar kaldı. İnsanlar senelerden beri, insanlığı terzîl (rezil etmek) için ve cemiyetlere manzaraların en fenasını vermek için sevimsiz bir cinnetle her şeyi devirdiler. Bu gürûha (şuursuz kalabalık) peyrev olmak (peşinden gitmek) size yakışır mı? Ben sizi zamanların ve insanların fevkinde (üstünde), onların haricinde (dışında) biliyorum. Siz mestûr (örtülü, gizli, hayalı, namuslu) ruhlardan değil misiniz? Dünya yüzünde tek başına kalan ulvî bir dinin İlâhı, sizi bu sıfatla sâir mahlûkat arasında mümtaz (seçkin) kılmamış mıydı? Siz O’nun halkettiği (yarattığı) cennet-âsâ (cennet gibi) âlemin meleklerisiniz. O, “Kitab”ında (Kur’an-ı Kerim’de) sizin isminizi zikretti. O vakitten beri siz, mukaddesat meyânına (arasına) girdiniz. Artık ne hâle (bugüne), ne mâzîye (geçmişe), ne de âtîye (geleceğe) mensupsunuz… Yalnız unutmayınız ki, size bu mertebeye (yüksek dereceye), bizim aşkımız, bizim hürmetimiz, bizim kıskançlığımız is’âd etti (yükseltti).
Yazan: Yakup Kadri (Karaosmanoğlu)
(Aralık 1915)
Benim soylemek istedigim ister carsaf li olalim , ister pardesu giyelim kadin icin fuzuli disari cikmasi nin dinen caiz olmadigidir. Peygamber efendimiz bir Hadis-i Serifinde (s.a.v) “Kadin avrettir. Binaealeyn evinden cikinca seytan onu gozetler ve ardina duser.Kadinin Allah rahmetine en yakin zamani,evinin derimliginde icinde oturdugu zamanidir ” buyurmuslardir. (Tirmizi))
Bu hadisi ben de çok seviyorum. Rabbim bizi salihalardan eylesin.
Meryem Ayşe rumuzlu kardeş!İtikadi açıdan yazılmamış zaten yazı.Tesettûr medh edilmiş,tesettürlü kadın yûceltilmiş!Burada itikadi sorun olarak yazarı diyorsanız onda da yanılmışsınız!Çünki biz söylenen söze bakarız,o sözu söyleyene değil!Hakk kimden gelirse gelsin haktır!Sonradan sapıtmış olması önceden söylediyi hak sözü batıla çevirmez!
Ebu leheb Rasulullaha süt versin diye bir cariyesini azad etmişti.Yeğenine bir cariyenin süt vermesini yakıştıramamıştı.Sonradan Rasulullaha düşman kesilmişdi biliyosunuz!Ve ölümünden sonra bir sahabe ruyasinda ebu lehebi görür.’Rabbinin katında ne ile karşılaştın ‘ der.”Hiç bir hayırla karşılaşmadım yalnızca şundan başka” der ve şehadet ve orta parmağının arasındakı küçücük deliyi gösterir.”Ben Muhammede süt versin diye o cariyeyi hür bıraktığım için şununla sabah ve akşam sulanıyorum” der.
Muslumanların devrimizde düştüyü fitnelerden biri de ”falanca sapık,filanca sapık ” deyip ondan gelen hakki bile redd etmesi.Oysa dediyim gibi MÜSLÜMAN SÖYLENEN SÖZE BAKAR,ONU KİMİN SÖYLEDİYİNE DEYİL!HAKK KİMDEN GELİRSE GELSİN YİNE DE HAKKTIR!KİMLİK O HAKKI BATILA ÇEVİREMEZ!
Kaldı ki yazarın sonradan kemalist olmasına,Allah onun müstehakını versin!
Eger hakkina girecek kadar sert yazdiysam helal et!
Allah razı olsun kardeşim.
Bana şu kıssayı hatırlattı yorumunuz:
Naklederler ki bir gün yolda giderken bir kâfir Ebu Ali Şakik Belhi’yi görüp:
-Utanmıyor musun ki: Has kul olduğunu iddia edip bu biçim laflar ediyorsun. Bu sözün manası: Her kim, rızk verdiği için ona iman edip ibadet ederse, hakikatte o (hakperest) değil nimetperesttir” dedi
Şakik yârânına dönüp:
-Bu sözü kaydediniz, dedi. Kafir:
-Senin gibi biri benim gibi birinin sözünü kaydeder mi dedi. Şakik:
-Evet, eder. Biz bir cevher bulduk mu, pisliğe bile düşmüş olsa alır ve temizleriz dedi. Şakik:
-Evet, öyledir, dedi. Allah Rasûlü (s.a.v.) buyurur ki : ”Hikmet mü’minin yitik malıdır, kâfir katında bile olsa onu arayıp bulunuz’
Çok doğru yazdıklarınız. Müslüman söylenen söze bakmalıdır, kimin söylediği değil ne söylediği önemlidir.
Selamun aleykum ablacim yazi o kadar guzelki bu siteden hergun yeni birseyler ogreniyorum.Huricigim seninle vede tum carsaf giyen pece takan kardeslerimle gurur duyuyorum.Burada shop larda carsafli gormek cok nadir ama gorunce gulumseyerek ilk selami ben veriyorum bende kapaliyim ama onlar gibi giyinemiyorum simdilik.Allahim bana kizlarima ve tum isteyenlerede bu duygulari yasamayi nasip etsin Amin
http://seyyafinannesi.wordpress.com/2014/05/04/cocuk-ve-islami-egitim-7-kiz-cocuklarina-basortuyu-nasil-sevdirebiliriz/
Bu yazıdan yeni haberim oldu. Dün haber verse bugün yayınlardım. Ama geç olmadı. hemen ekledim sayfaya 😉
Elinize sağlık ablacım, az önce bir ayet okudum. Al-i İmran 104 : ) Aklıma siz ve buradaki arkadaşlar hep birlikte geldiniz.
Bismillah:
“Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.”
Rabbim sen bizleri bu hayırlı olan ve kurtuluşa eren topluluktan eyle. Amin
ayy! işte beklediğim yazı.. hemen okuyayım Allah razı olsun sizlerden <3
amin
Esselamunaleyküm arkadaşlar,aslında hergün aranızdayım,yorum yazmaya yetişemiyor olsamda.Cahide Kardeşimin paylaştığı her yazı sanki sohbet tadında ve feyzinde oluyor bizlere.sayfayı her ziyaretimde sanki aramızdaki samimiyet dahada artıyor,birbirimizi her ne kadar görmesekte,karşılıklı oturup konuşup dertleşemesekte..kimbilir belki birgün Rabbim nasip eder biraraya geliriz.bunu ALLAH için,gönülden murad ediyorum.tesettürün manası öyle güzide ifadelerle dile getirilmiş ki,dinimizin kadına,refikaya,anneye vermiş olduğu değer ve Allah’ın biz kadınlara merhametinin en güzel göstergesinin tesettür olduğuna inanıyorum.Allahım bize tesettürsüzlüğü yaşatmasın,tesettürümüzü hakkıyla yerine getirebilmemizi,yaşayabilmemizin nasibeylesin.
elhamdulıllahı heze mın fazlı rabbı……..
annem ben kızkardesim carsaf giyiyoruz.babam bizimle gezmekten gurur duyuyor.ve ben bu serefi hicbirseye değişmem….
eşimin de hayali bu…
lakin şimdilik sadece benimle gurur duyuyor 🙂
Ne mutlu kızlarından peçeleri çarşafları yüzünden utanmayıp, onlarla gurur duyabilen babalara…
“Cemiyetlerin (toplumların) ve medeniyetlerin esasını bir erkeğin kıskançlığı kurdu. Memleketlerden, vatanlardan evvel, ilk müdafaa edilen kadındı. Bana inanınız bütün bu evler, bu mâbedler ve bu şehirler sizin için yapıldı ve sizin açıldığınız ve sizin kıskançlık mahbesini yıktığınız yerlerde derhal evler yıkıldı, mâbedler harap oldu, şehirler çöktü. Çünkü, sizin mahbesleriniz, o yerlerin surları idi, kaleleriydi. ”
Bu satırlar çok düşündürücü ve ibretlik !!!
Ablalarin ablasi nerden buldun bu güzel yaziyi Allah razi olsun senden taa derinlere götürüp deriiiiin bir nefes aldiriyor insana bir yandanda ilahi dinliyordm televzyondan bi garip oldum yaa.. Elhamdulllh kapaliym ama carsaf konusunda keske öyle olabilsem dedim icimden küçükten öyle büyüseydk ne güzel olurdu dimi ama Rabbim bu sekildede bizden razi olur mu acaba ne dersin canim ablam
Çok hoş ancak asıl gaye rabbin emrini ifa konusundan bahsetmemiş.ben farkedemedim.
Açık tahsilden, peçeli çarşaflı tesettürüme dek birçok kıyafeti denemiş oldum. Çarşafın ve tam peçenin konforu ve sükuneti hiçbirinde yok. ( Allah rızası içinse )
Kadının fıtratını, neyle mutlu olup neye ihtiyacı olduğunu elbette rabbimiz bizden iyi biliyor. Ona muhalefet akıllı işi değil.
Peygamberimizin(sav) hanımlarının ve Sahabe hanımların nasıl tesettürlü olduğunu bir araştırın.Kadının koruyucusu ve kalesidir çarşaf.
Esselemu aleykum.Okudukca ister istemez gülümsedim.Bizi anlatmîş!Ama öyle bi zarif edebi uslüble,incitmeden anlatmış ki Rasulullah sellallahu aleyhi va sellemin “DİKKAT ET!CAMlARI KIRARSIN” benzetmesini hatırladım.Evet hep diyorum ya BEN İSLAMI YAŞADIKTAN SONRA HEP MUTLU OLDUM diye.Şimdi bir daha emin oldum.Şimdi kalbim havalara uçtu.İyi ki de tesettürlüyüm.Ne yaptım da Rabbim beni bu tesettûrle şereflendirdi…İyi ki de bu şerefi kazandım!
İnananların gönüllerinin Allah’ı anması ve
O’ndan inen gerçeğe içten bağlanması zamanı
daha gelmedi mi? HADİD 16
Aleykum selam ablacığım:)Ne mutlu sana…
Bu yazı Yakup Kadri’nin henüz gençken, 26 yaşında yazdığı bir yazı. Yakup Kadri daha sonra sıkı bir batıcı ve iflah olmaz bir kemalist olacaktır. Yazıyı çok çok beğenmeden önce şöyle bir düşünün. Kadınların örtünmesinin sebebi erkeklerin kıskançlığı mıdır yoksa Allah’ın emri mi? Bütün mesele cinsellik çerçevesinde izah edilebilir mi? Bence itikadi açıdan problemli bir yazı bu. Tesettüre dizilsen neşideler hoşumuza gitse de öyle…
ben carşaflı hanimlari hep siyah istiridye içnde saklanan parlak degerli naif eşsiz incilere benzetiyorum .onuda bir sohbetteki anne kız öyle hoş öyle güzellerdi ki çıkarken kara çarşaf ve peçelerini taktiklarinda arkalarindan öylece bakakalıp düşünmüştüm . bence kocası şanslı olanlar onlar ‘göz değmemiş güzellikte ‘karısı var gıpta ediyorum ben bu abla ve kardeşlerime ben eşime o güzelliği yaşatamadım:'(
Bİr de bu yazılanlardan çook daha üstünü var ki; Rabb’in rızası, Rabbim örtünüşümüzü O’nun rızasına vesile eylesin.
Bugün rüyamda bile ferace deniyordum ve rüyamda bile mutlu oluyordum: )
Kaçamak yaptığımız günler vardı birkaç arkadaşımla, peçe sevdalısı birkaç arkadaş, bir gün ailelerimizden habersiz kitapçıya giderken peçe yaparak gitmiştik, öyle mutluyduk ki… Vip durumu gibi bir şey, düşünsene sen çevreni görüyorsun da çevre senin gözünü bile zor görüyor, gerçekten güzel şey 🙂
Bir gün de tanıdık bir teyzenin çarşafını yine ailemden habersiz dışarıda giymiştim, e o da çok güzeldi, insanların anormal bakışlarına rağmen. Çarşaf nasip olmadı ama, hamdolsun peçeyi nasip eden Rabbime. Rabbim,Sen eşimden defalarca razı ol.
…
Bakmayın baştan aşağı siyah olduğuma,
Hicabımdan fikrime bulaşmaz ki karalık.
Peçem ki yüzümü örter; lakin gözlerim açıktadır,
Aydınlığa bakmaktadır..
Sizde bedenler meydanda,
Gözler bataktadır.
Tıpkı vücudunuz gibi,
Lekeli fikirleriniz vardır.
…
Bir tesettürseverin kaleminden, çarşaf yırtan kokuşmuş zihniyet mensuplarına…
Allah eşlerimize uzun ve hayırlı ömür versin.Bizi onlara,onları da bize cennetlik eşler yapsın!Haklarını ödeyemesek de onlara itaatkar saliha kadınlardan etsin Rabbim bizi!
ONLAR NE İYİ MÜSLÜMANLAR,NE İYİ EŞLER!))))
Amiiiiiiin güzel kardeşim amin. Çok sevindim duana kardeşim benim:)
Kaçamaklar:)Çok güzelmiş:)
Şiir de ayrı güzel bu arada:)
Peçe ve çarşafı,ne kadar istediğime Allah şahit..Fakat neredeyse imkansız:(
Yalnızca dua ediyorum takabilmek için:(((
Ben o gizli taktığım bazı zamanlarda peçeyi çıkarınca ona üzgün üzgün bakar ve Rabbim seni hep takmayı nasip etsin derdim, hamdolsun ki Rabbim nasip etti, Rabbim tam anlamıyla hakkını verebilmeyi, Kendisinin bildiği eksikliklerimi de en güzel şekilde gidersin. Ben hâlâ bazen kendime de nasıl nasip olduğuna da inanamıyorum kardeşim 🙂
Amin canım:)İnşaallah bana da nasip olur..
Ben de çok istiyorum peçeyi. Burası küçük bir ilçe olduğundan peçeli kimsede olmadığından peçe taktığımda daha çok dikkat çekerim muhtemelen 🙁
Rabbim bizlere de nasib etsin takmayı.
Rabbim senin sevdiğin güzellikleri senin gibi sevip sana hayırda yardımcın olacak salih bir eş nasip etsin güzel kardeşim. 🙂
ahh yürekten amiinn diyorum : ) çok istiyorum bunu inşaAllah ablacım.
Rabbim sizlerden razı olsun.
Yuregimin tellerine dokundu,icim acidi…
Ve adam oğluna dedi; bak oğlum!
Öyle kadınlar var ki; saçlarına rüzgar bile değmemiştir.
İlla ki seveceksen, işte böyle bir kadını sev !
Osman Nuri Ünsal.
Yazıyı okur okumaz,nedense aklıma bu mısralar geldi…
“Bir tohum nasıl kabuğunun içinde korunabiliyorsa, bir kadında ancak örtüsünün içinde korunabilir.”
Ne kadar güzel bir yazı olmuş ablacım..Yüreğine sağlık….Tariflerinden çok yazılarının peşindeyim… İçimden gelen fakat yapamadığım okadar çok şey var ki?Bazen kendim için üzülüyorum…Dinimizi yaşayamıyoruz, sürekli bahaneler arkasına sıgınıyoruz….Namaza başlıyorum, bırakıyorum….Korkuyorum ama yinede günah işliyorum… Rabbimin bizim için bu dünyada verdikleri için bile şükrümüzü yapamıyoruz.. Sadece rabbim nasip etsin diyoruz..Ne olacak bu halimiz, ne zaman idrak edecegiz bilmiyorum….Yada öyle bir zamanımız olmayacak…..
esselemu aleykum.Bacım bu hayata bi daha gelme şansın yok.Neden onu istediyin gibi yaşamiyorsun.Bahanelerine sıgınmayı birak.Bırak eskiden beri yaşadigin hayatin degişsin.Ama istediyin gibi yaşa.Tesettür zannettiklerinin aksine özgurluktur!Cennete bir vesikadır!Namaz Cennet için anahtardır!Kabir azabîndan koruyan bir silahtır!Sen hiç Rabbini tanîyormusun?O muminleri cennetde makamlara oturtandir!Bu makamları dunyadaki imtihanları aşarak Rabbine itaet edenler için artırdıkca artîrîr.!O makamlar kalbini Rabbi için butun pisliklerden boşaltanlar içindir!Neden kalbini vesvese zincirinden azad etmiyorsun ki?Sen hic Rabbini tanîyormusun?Rabbimiz biz O’na doğru bir adım atarsak bize doğru yürüyendir.Sen neden bir adım atmayı denemiyorsun?Adım at ve geri çekilme!Canımı elinde tutana yemin ederim ki O seni öyle makamlara kaldırır ki bizim gibi neşe ve mutluluktan taşarsın!
VE UNUTMA !BU HAYATI YAŞAMA HAKKI BİR KEZ VERİLİYOR!İKİNCÎ ŞANSIN YOK!