Seyyaf ve Hümeyra’nın anneleri “Çocuk ve İslami Eğitim” adlı yazı dizisine devam ediyor. Canım kardeşimin son yazısı mutlaka okunması gerekenlerden:
Allah’ı Nasıl Anlatalım?
Yazı dizisini yazmaya başladığımızdan beri sanırım merakla beklenen konu çocuklarımıza Allah’ı nasıl anlatacağımız mevzusu idi. Önce çocuklarımızı Allah’la korkutmanın yanlışlığından, sonra da Allah’ı nasıl sevdireceğimizden bahsettik. Peki, çocuklarımız biraz daha büyüdüğünde, artık 4 yaş ve üzeri konuma geldiklerinde bize Allah nerede, ne yer ne içer, neye benzer, nerede yaşar, nasıldır gibi sorular sormaya başladıklarında onlara nasıl cevap vereceğiz, ne kadar detaya ineceğiz? Soyut kavramları anlayamayan miniklerimize Allah’ı nasıl anlatalım?
Öncelikle bilmemiz gereken bir husus var: Bu yaşlardaki çocukların anlayamadıkları soyut kavramları somutlaştırma çabaları vardır.Üstelik bilinmeyen, görülmeyen bir varlıktan bahsediyorsak çocuğumuza, kafasında bir şekle oturtmak için çaba harcayacaktır. Burada bize düşen görev şu: Çocuğun yaptığı benzetmelere, sorduğu sorulara, anlamlandırma ve somutlaştırma çabalarına olumlu yaklaşmak. Merak etmeyin, çocuk bundan dolayı günaha girecek değil, bu teşhislerle o cehenneme de gidecek değil. Allah kulunu yaratırken onun fıtratını hepimizden çok bilerek yaratıyor değil mi?
Onun bu çağlarda somutlaştırma ihtiyacı olduğunu da en iyi bilen Allah’ken, sırf O’nu cisimlendirmeye çalıştığı için bir çocuğu cezalandıracak değil. “Olsun, ağaç yaş iken eğilir. biz yaptğının yanlışlığını öğretelim, ileride de öyle sapık supuk konuşmasın” gibi bir anlayışınız varsa bu da yanlış. Bu kadar endişelenmeyin(çocuğun söylemlerine “aa günah, tevbe tevbeee, çok ayıp çocuğum” gibi tepkiler veriyorsanız, sizin de bilinçaltınızda çocukluğunuzda işlenmiş bir Allah korkusu hakim demek olabilir). Empatik olun, kendi çocukluğunuzu düşünün. Allah’ı somutlaştırma çabalarınızın olduğu yaş gruplarında, gökyüzüne bakıp, bulutlara yönelip Allah’ı arayıp, neye benziyor olabileceğini düşünmediniz mi hiç?
Mehmet Emin Ay, “Çocuklarımıza Allah’ı Nasıl Anlatalım” isimli kitabında çocukların Allah’ı özellikle insana benzetme çabaları olduğundan bahsetmiş. Zaten sordukları sorulardan da bu antropomorf(insana benzetme) çabası anlaşılıyor. Mesela çocuk “Allah camide mi oturuyor?” diye sorabilir. Özellikle de, Allah’ın her şeyi gördüğü bildiği bilgisi edinen çocuk Allah’ı “gökyüzünde oturan sakallı bir dede”ye benzetebilir. (örnek kitaptan alıntıdır). Bu durumda çocuğa hiç mi açıklama yapmayacağız? Olayı bir nebze akışına bırakıyor da olsak, tabi ki açıklama yapacağız. Zaten soru soracaklar. Allah bu mu, buna mı benziyor diye gelen soruları cevapsız bırakmak da olmaz.
Verilecek cevaplar her zaman için net, kısa, ve arkasından daha çok kafa karıştıracak şekilde değil, açıklar nitelikte olmalı. “Allah’ı biz göremiyoruz, o yüzden şeklini bilmiyoruz. Ama Allah yarattıklarına benzemez. O senin benim gibi değildir” şeklinde açıklamalar yapmak lazım. Klasik örnek olarak “senin aklın var ama bak biz göremiyoruz. Demek ki var olan her şeyi göremeyiz” gibi örneklendirmeler yapılabilir. Esasen, Allah’ın neye benzediği sorusu daha kolay geçiştirilebilen bir soru. Yukarıdaki anlatılanlar ışığında bakıldığında, çocuğu biraz rahatlatabilir ve onu ikna edici bilgiyi verebiliriz. Çünkü, bu konuda ebeveyn de aynı tutum içindedir. Fakat esas sorun, “Allah nerede” ile başlayan sorularda gelmektedir. Malesef, anne-baba da bu sorunun yanıtı bilmemektedir.
Allah Nerede? Çocuğun bu sorusuna anne-babaların şöyle cevaplar verdiklerini duyuyorum: “Allah her yerdedir” “Allah kalbimizdedir” “Allah sen O’nu nerede anarsan oradadır”. Bütün bu cevapları öncelikli olarak anne-baba kendi zihninden silmeli ve dinen doğru olan cevabı bulmalıdır.Kendi yanlış bildiği ya da bilmediği için çocuğu ya yanlış yönlendirmekte ya da geçiştirmektedir. Aslolan ayet ve hadisler ışığındaki bilgidir. O da şudur ki: “Rahman arşa istiva etti.(Taha,5).” “Gökteki Allah’ın sizi yere geçirmesinden emin mi oldunuz?(mülk, 16) Rasulullah’ın(s.a.v.) huzuruna bir cariye getirildi. Rasulullah (s.a.v.) ona: “Allah nerede ? “ dedi .Cariye işaret parmağını kaldırarak “Allah semanın üzerindedir.” dedi. Sonra Rasulullah (s.a.v.) cariyeye “Ben kimim “ dedi. Cariye “Sen Allah Resulüsün “ dedi Rasulullah (s.a.v.) “O’nu azat edin o mümine biridir.” dedi. (Müslim ve diğerleri )
Araştırmak isteyen daha birçok kaynak bulabilir. Çocuklar esasen hadiste belirtildiği gibi “İslam fıtratı” üzere doğdukları için gökte bir yaratıcı ararlar zaten. Siz onlara Allah’tan, her şeyi görmesinden, bilmesinden ve hiçkimseye benzememesinden bahsettiğinizde, gözler semaya çevrilecektir. Burada, yazı dizisinin en başından beri anlattığımız noktaya geliyoruz aslında: Çocuklarımıza dini bilgi vermeden önce, biz kendimiz ne kadar bilgili ve donanımlıyız, dini ne kadar doğru biliyoruz ya da ne biliyoruz?Etrafımızı kuşatmış yanlış bilgilerden, hurafelerden uzaklaşabiliyor muyuz ki çocuklarımıza doğru bir din anlatabilelim? Öyleyse henüz çocuğumuz büyümeden biz kendimizi büyütelim, geliştirelim ki sorular karşısında da afallamayalım.
Kitapta çocukların sorularına cevap verirken dikkat edilmesi gereken hususlar şöyle özetlenmiş:
- Çocuk neyi sorduysa onu cevaplayın: Bu çok önemli bir madde. Çocuğun sorduğu soruya cevap vereceğim derken, daha çok kafasını karıştıracak ve yeni sorulara meydan verecek cevaplardan kaçınmak gerekir.
- Cevabı çocuğun tecrübe ve anlayışına göre cevaplayın: Burada da annenin kendi çocuğunu tanımasıyla alakalı bir durum var aslında. Her yaş çocuğu aynı olmayabiliyor. Bizim 4 yaş çocuğu, hala sorgulamaya başlamadı mesela. Başladıklarında da o çocuğun anlayışına uygun cevaplar vermek gerekir.
- Çocuğa verilecek cevapta samimi olmalıdır: Çok önemli noktalardan biri de bu. Bazen çocuk hiç düşünmediğimiz bir soru ile gelebilir. Bizi şaşırtabilir, kem küm ettirebilir. Çocuğa bilmediğimizi söyleyebilmeliyiz. Ona karşı dürüst olmalıyız. Her şeyi biliriz biz imajına gerek yok. “Bilmiyorum, araştıralım beraber, sana yardımcı olayım. ya da babana bir soralım, ben bilmiyorum” şeklinde cevap verilebilir.
Şuna inanıyorum ki, çocuklarımız Allah ile ilgili sorular sormaya başladığında, cisimlendirme çabalarına girdiğinde, nerede olduğunu merak ettiğinde vs. bu kadar panikliyorsak, “ay sus! aman çcuğum öyle deme! tevbe tevbeee!” moduna giriyorsak, bu -yukarıda da değindiğim gibi- bizim bilinçaltımızın çocukken o “Rahmeti gazabını kuşatmış” yaratıcı ile korkutulmamızdan kaynaklanıyor. Oysa bütün bu korkuları, endişeleri bir kenara bırakarak, çocuğumuz masum, günahsız bir halde yanımıza gelip sorular sorduğunda en müşfik halimizi takınıp cevap vermemiz gerekir. Biz de insanız, her şeyi bilmeyiz. Çocuğumuz büyüyüp sorular sormaya başladığında, ona en doğru şekilde nasıl yaklaşır, nasıl cevaplandırırız diye düşünüp, bu konuda bilgi sahibi olmalı, kitaplar okumalıyız.
Allah hepimizin çocuğunun bizler için yüz akı olmasını ve ölümümüzden sonra amel defterimizi açık bırakacak evlat olmalarını nasip eylesin.Amin…
Tabi ki bitmedi Allah’ın izniyle…Artık daha somut şeylere geçiş yapacağız, çocuklarımıza dini bilgileri öğretmeye nasıl başlarız, nereden başlarız ile devam edeceğiz inşaAllah…
Bizimkilerden bir hocanın seminerinden kısa bir bölüm; Kur’an’ın soru sorma biçiminin eğitimdeki rolune dikkat çekiyor, özellikle çocuklarla iletişimde önemsediğim noktalardan bir oldu. Nupelda kardeşime göndermiştim, buraya da eklemiş olayım;
Konuyla ilgili makale: http://www.kuranihayat.com/content/vahiy-dilinde-bir-hitap-bi%C3%A7imi-olarak-soru-idris-%C5%9Fahin
Kiziniz 5 yasinda. Dini eğitim veren bir yere gitmesi için tabi ki erken değil.hatta bazi anaokulları var hem dini eğitim veren hem normal anaokulları gibi oyun eğlence aktivite yapan. Öyle bir yere gönderebilirsiniz bence
Selamınaleyküm. Çocuğu toprağa serpilen tohuma benzetmek belki çok klişe ama çok yerinde bir benzetme. Tohum ne kadar kaliteliyse hasad da alacağın ürün de o nisbette kaliteli olur. Dini Eğitim bunlardan en önemlisi. Allah sevgisi ve korkusu.. Allah korkusundan bahsetmek istiyorum. Çocuk küçük yaşlarda (henüz soyut kavramları ayırt edebilecek yaşa gelmeden) Allah ile korkutulmamalı elbette. Ama belli yaşın üzerinde (ki o yaş Cahide Hanımın yazılarında ele aldığı,uzmanlarında belirttiği yaş) o çocuğa Allah korkusu da aşılanmalı. Ki ilerde hem dünyasını yakacak hem de ahiretini satacak hareketler içerisine girmesin.
Bugün başıma gelen bir olaydan bahsetmek istiyorum. Beni derinden yaralayan bana bunu yapanın Allah ‘ı dilinden düşürmeyişi,türbanlı oluşu… (utanıyorum. üzülüyorum. Biz türbanlı tesettürlü bayanların adına leke geldiği için)
Geçen hafta instagram sitesinde (ki bu siteyi sadece tesettür alışverişi ve bebek alışverişi yapmak için kullanıyorum./kullanıyordum.) vücut hatlarımı iyice kapatacak,uzun pardesü ile karşılaştım. “tam benlik,üstelik 6 aylık hamileyken göbeğim de artık kendini belli etmeye başlamışken,etrafta haya etmeden dolaşan kadınların aksine göbeğimi gizleyebilecem” dedim. Çok sevindim. Sİpariş için telefon numarası da gizli profilin açıklama kısmında değil de yorumlarda yazan bu bayan evli,bir çocuk annesi,tesettürlü bir bayan. Eşinin,çocuğunun,ailesinin,kendisinin de fotoğraflarının olduğu bu sayfada satış yapıyor tesettüre yönelik. Videoaları ,hareketleri çok çocuksuydu.Bir tesettürlüye yakışmayacak cinsten. “amman banane ürünümü alırım,gayrısı kendisini,eşini,ailesini.. ilgilendirir diye düşündüm. Siparişimin gerçekleşebilmesi için 150 TL yi hesap numarasına yatırmam gerektiğini telefon konuşmasında belirtti. Tamam dedim. Ertesi o sade,geniş piyasada pek de rastlanmayan tesettüre yönelik pardesüye sahip olmak hemen havale yaptım. Yapar yapmaz da aradım kendisini. Durumumu izah ettim. “ne kadar çabuk elime ulaşırsa o kadar iyi olur. Çünkü benim dış kıyafetim artık bana dar gelmeye başladı ve öyle giyinmek istemiyorum ” dedim. Samimi bir şekilde tamam,peki dedi. Aradan 1 hafta geçti. Ürünün ne durumda olduğunu aradım. Üründe kat izi var yıkayıp öyle gönderecem,kirli göndermek istemedim dedi. Ertesi gün beni kendisi aradı. Karşımdaki ses tonu felaket. Ağlıyor. Ağlamaktan konuşamıyor,bitkin.. “Kardeşim evden kaçtı. Onunla uğraşıyoruz.İfade veriyoruz”… uzatmayayım. Bende ki de saflık mı ne? “çok geçmiş olsun,üzülmeyin ergenlik çağında olur böyle şeyler. Sizi cezalandırmak istemiştir..Bulunur Allah ın izniyle,dua edecem, sizde dua edin” …falan teselli ettim. “””Allah razı olsun””””dedi. kapattık. Akşam yine aradım sadece kardeşinizden bir haber alabildiniz mi dedim. “Çok şükür bulundu dedi. “Allah beterinden büyüğünden korusun dedim. Elhamdülillah ki bu şekilde attalttınız” falan dedim ve kapattım. ! gün geçmesini bekledim toparlansın diye. Bendeki saflık devam ediyor. sonra mesaj attım kendisine eşim söyleniyor, herkese
çabuk güveniyormuşum, sıkıntı yaşarmışım.. diyor ama ben size inanmaya devam ediyorum. İnşaallah bana yarın göndereceksiniz değil mi?” dedim. “Tabi ki eşiniz haklıdır. Benimki de olsa aynı düşünür…” dedi. Çok doğal ve samimi karşıladı. “Yarın Allah ın izniyle size bir şekilde gönderecem dedi. Ertesi gün akşam oldu Kargo takip numarası bekliyorum ben bayandan. Ama aramadı. Ben ardım,meşgule aldı. Artık huylanmaya başlamıştım tabiri caizse. eşimin nosundan aradım bir erkek çıktı. “Ebru hanımla görüşebilir miyim?” -böyle biri yok dedi. kafamdan aşağı kaynalar sular döküldü. daha düne kadar bu numaradan konuştuk,mesajlaştık.. tekrar kendi telefonumdan aradım sürekli meşgule atıyordu. son 1 saattir de beni yönledirmiş. Telefon 1 kez çaldıktan sonra meşgule düşüyor..
Değer mi 150 TL için hem dünyanı hem ahiretini yakmaya. Değer mi bu dünyada olmazsa bile Mahkeme-i Kübrada sorgulanmaya ,mizanda hesap vermeye değer mi? Çocuğun yok mu? sevdiğin yok mu? Kaybedecek hiç mi bişeyi olmaz insanın ahireti dahil…
Aile terbiyesi ve dini eğitim almamış,Allah korkusu olmayan çocukların büyüyünce adam/kadın olamamış hallerinden sadece bir örnek. Kötü bir tecrübe oldu benim için. Giden para olsun. Benim kaybım sadece dünya malı olsun. Elhamdülillah. SELAM İLE.
Elif hanım sizin adınıza üzüldüm.Rabbim helal süt emmişler ile karşılaştırsın.âmin.
Nâcizane tavsiyem bilindik belirli markalar hariç internet üzerinden alışveriş yapmayalım.
Amin,ecmain Zeynep Hanım.
İmtihanın için Rabbim ecrini en güzel şekilde versin kardeşim; ama benim dikkatimi tesettürle ilgili güzel düşüncen çekti, ne güzel ki bunun bilincinde olup hatlarını kapatmaya uğraşıyorsun. Rabbim kalıp gibi adı pardesü olan kıyafetleri giyen, kısacık örtüleri nedeniyle de ziynet yerleri kalıp gibi belli olan, öylece kapatılmamış duran kardeşlerime de yardım etsin de tesettürün hakkını verebilmek için çaba göstersinler. Amin.
Kardeşim bulunduğun şehirde uygun mağazalar var mı bunların satışını yapan bilmiyorum ama, pardesü kesimlerini genelde talep böyle diyerek tam vücuda göre yapıyorlar, özellikle gençlerinkini. Ama biraz daha orta yaş ve büyük beden modellerden bakarsan sade modeller ve geniş olanlar daha çok oluyor, fiyatı da çok daha uygun olabiliyor:) ya da feraceler daha bol kesim olup istediğiniz işlevi daha rahat görüyor -genişlik ve sadelik işlevini-
Selamın aleyküm Ummu Hamza 🙂 Allah razı olsun. Rabbim tesettürün hakkını verenlerden eylesin bizleri. De.. Çalışan bir bayan olduğum için feraceyi çok sevmeme (keza kapanmaya karar verdiğimde tesettüre yönelik ilk aldığım şey ferace olmuştu) ve haftasonları hep giymeme rağmen işyerimde giyemiyorum 🙁
Yaşadığım şehirde güya tesettüre yönelik bolca kıyafet mevcut fakat istediğim gibi yok. Açıkçası bende yaşıma uygun giyinmek istiyorum. o yüzden buna benzer siteleri takibe almıştım. modelini beğenip ölçülerine göre diktirme imkanın oluyor. Ayrıca giyindiğin zamanda ne kimseyle pişti oluyorsun ne de anneanne 🙂
Allah’a emanet
ben yegenime Allahi hep sevmeyi sevgiyi iyiligi buyuran, kotulugu yasaklayan, cok affeden, her zaman yardim eden, her zaman bize destek olan, herseyin tek sahibi olarak anlatiyorum..
Herzkese hayirli aksamlar selamjn aleykum ben de daha yeni dogum yaptim bxir de 3 bucuk yasinda kizim var. Bebegimle birlikteyken kizim icin de bazi konularda aydinlanmak istiyorum. Ama internet uzerinden zokuyabilecegim hkc bir kaynak site bilmiyorum. Allah razk lsun burdan takip ediyorum yazilarinizi ama direkt konu konu faydalanabilecegim site onerir misiniz lutfen cok ihtiyacimiz var.selametle kaljn cevabinizi bekleyecegim cahide abla sizi ckk seviyorum..
bu soruyu burada atlamışız, umarım görürsünüz.çok geç kalmış cevabımız için özür dilerim.
çocuklarla ilgili site sormuşsunuz sanırım. Ben 4-5 senedir bu alanda kitap okuyarak bilgi sahibi oldum daha çok. Bazen bir konu aklıma takıldığında sadece onu araştırıp karşıma çıkan makale türü yazıları okudum. O nedenle özellikle şu sitede konu konu faydalanabileceğiniz yazılar var diyemiyorum. Ama eğer bloguma bakarsanız, hamilelik,doğum, bebek bakımı ve çocuk eğitimi üzerine faydalanacağınızı düşündüğüm yazılar bulabilirsiniz.
http://www.islam-tr.com/forum/konu/allah-nerede-rahman-arsa-istiva-etti-kitap.8000/
Az önce Nurettin Yıldız Hoca’nın Kadınlığın Yüz Akları sohbetini dinledim.Belki buradaki ablalarım daha önce tavsiye etmişlerdir.Dinledikçe farkettim ki ben ne kul, ne ümmet,ne eş, ne de anne olabilmişim şimdiye dek.Ben de kadın mıyım dedim kendime.Geçimsiz olan kocam değil, onu çekip çeviremeyen benmişim.Bu çocukları nasıl yetiştiririm deyip dururum,meğer küçük kızlarım, doğmamış evlatlarım biz böyle anneyle nasıl hayırlı insan oluruz Allahım derlermiş.Cennet ayaklarımın altındaymış sahiden anladım.Bu durum, evlatlara ana kıymetini anlatmak değil,analara ”nasıl bir dereceniz mevkiniz var anlayın ve sorumluluğunuzda olan evlatlarınızı o derece ve mevkiye göre yetiştirip cennete hazırlayın.” demekmiş. Eşim gece yarısı işten gelecek ve ben o gelene dek bu sohbeti tekrar dinleyeceğim.Bu sohbetinin konuyla ne alakası var derseniz bilen bilir bir kez dinleyin derim. Rabbim bizlerin de yüzümüzü ak eylesin.Amin…
Not:Sohbet sitesine bağlantı yapmayı bilmiyorum.ben youtebadan dinledim.ilgililere duyurulur.
Ben ekleyeyim canım:
Sağolasın ablam…Hocamızı ilk kez dinledim.Önce bu sohbeti içime sindireyim.Diğer sohbetler de sırayla…
abant tv de hersabah 9 dan 10 kadar sohbeti var
bir yanlış anlaşılmayı düzelteyim: Yukarıdaki yazı tamamen şahsıma aittir. Mehmet Emin Ay’ın kitap özeti ya da onun fikirlerinin bir özeti şeklinde değildir. Yazıda sadece çocukların antropomorf(insana benzetme) özelliğinden bahseden kısım ile üç maddelik çocukların sorularına nasıl yaklaşmamız gerektiği konusu yazarın kitabından alıntıdır. özellikle kafa karıştırmaması için söylüyorum yeniden: Özellikle Allah nerede ile ilgili kısımdaki yazı ve fikir şahsıma aittir, yazarın fikri, kitabının özeti vs değildir. Yazara iftira atıyormuşum ya da kendi fikirlerimi onun ağzından gibi aktarmaya çalışıyormuşum gibi bir yanılgı olmuş, düzeltmek istedim.
Çocuk islam fıtratı üzere doğar
Çocuk büyüdükçe Allah’ı kendisi tanır ona ne kadar anlatsanız da olmaz çocuklarımız şahit olarak öğrenirler tıpkı bir bebeğin yeni yeni yürürken soba elini deyipte yakması oysa biraz daha büyük bir çocuk o sobanın ateşini onu yakacağını bilir. Çocuk hayatında buna şahit olarak görür. Anne ve babaya düşen Allah’ın adının nerede ne zaman nasıl anılacağıdır ?
Mulk suresi 16 ayetin Tefsiri
Bu ifade, Allah’ın gökyüzünde oturduğu anlamına gelemez. Bu ifade, insan Allah’ı düşünürken gökyüzüne baktığı için kullanılmıştır. Nitekim dua edilirken eller havaya doğru kaldırılır. Veyahut kişi, bir musibete uğradığında, tüm ümit ve dayanaklarını yitirdiğinde Allah’a yalvarır ve “bu musibet yukarıdan geldi” diye söylenir. İstisnaî olaylar için, “gökten indi” denir. Yine Allah’ın indirdiği kitaplara “Semavi kitaplar” diyoruz.
Ebu Davud’un Ebu Hüreyre’den naklettiğine göre, bir şahıs zenci bir cariye ile Hz. Peygamber’in (s.a.) huzuruna gelir ve mümin bir köle azad etmesi gerektiğini söyleyerek, yanındaki cariyeyi azad edip edemeyeceğini sorar. Hz. Peygamber (s.a) cariyeye, “Allah nerededir?” diye sorar ve o da parmağı ile gök yüzünü işaret eder. Sonra Hz. Peygamber “Ben kimim” diye sorunca, kadın parmağı ile önce Rasulüllah’a, sonra semaya işaret eder. Yani böyle yapmakla o “sen Allah’ın Rasulüsün” demek ister. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a) “Evet, azad edebilirsin, bu müminedir” buyurmuştur. (Benzeri bir hadis, Muvatta, Müslim, Nesei’de de kayıtlıdır.) Hz. Havle binti Salebe hakkında, bir defasında Hz. Ömer, “Bu kadının şikayeti 7 semada işitilmiştir” der. (Ayrıntılı bilgi için bkz. Mücadele an: 2) Tüm bu anlatılandan İnsanın ne zaman Allah’ı düşünürse fıtraten yere değil, göğe baktığı anlaşılmaktadır. İnsanın yapısındaki bu hakikat dolayısıyla, ayette Allah hakkında “men fis’semai” denilmiştir. Elbette Kur’an’ın burada Allah’ın gökyüzünde mukim olduğu gibi bir düşünceyi ifade etmediği ortadadır. Zira Mülk Suresi’nin başında “O yedi göğü birbiri üzere tabaka tabaka yarattı” ve
Bakara Suresi’nde de “Nereye dönerseniz dönün, Allah oradadır”
buyurulmuşken, böyle bir istifham nasıl sözkonusu olabilir?
Tefhimul Kur’an
Allah Nerede?
“Allah nerede?” diye soran olursa, bilsin ki, öncelikle, bu soruyu sorarken yanlış bir noktadan yola çıkmaktadır. “Nerede?” sorusu bir mekân’ı, yani yer’i hatıra getirir. Mekân ise, maddî varlıklar için söz konusudur. “Allah nerede?” sorusu, “Allah da diğer varlıklar gibidir, onların bir mekânı vardır, şu hâlde Allah’ın da bir mekânı olmalı” diye yanlış şekilde akıl yürütmenin ürünüdür. Eğer Rabbimizi bir maddî varlık gibi düşünürsek, daha baştan yanlış yapar ve çıkmaza gireriz.
İnsanın hayaline gelen her ne olursa olsun, o, Allah değildir. Çünkü, insan her şeyi gibi aklı da, hayali de sınırlı. Sınırlı olan sınırsızı içine alamaz. İnsan ancak yaradılanları tasavvur edebilir. Allah ise, yarattıklarına benzemez. Bütün varlıklar sonradan var edilmiştir. Oysa Allah ezelîdir, yani varlığının başlangıcı yoktur. Bir hadîste, Allah vardı ve beraberinde başka şey yoktu, deniliyor. Ne madde, ne cisim, ne hareket, ne zaman, ne mekân… Maddî ve cismanî olmayan için yer tasavvuru anlamsızdır.
“Allah kâinatın içinde mi ?” Elbette ki “hayır!” Her yaratılan gibi kâinat da sınırlıdır, sonludur. Allah ise tek sınırsız varlık. Ustayı eserin içinde aramamalı. Yaradan, yaratılanın içinde olamaz.
“Şu hâlde Allah sınırın ötesinde bir yerde olmalı…” “Hayır. Allah ne kâinatın içindedir, ne de sınırın ötesinde bir yerde…” “Ama bu nasıl olabilir?! Bir türlü anlayamıyorum. Hem Allah var diyorsun, hem de ne kâinatın içinde, ne de dışında olmadığını söylüyorsun!”
“Evet, öyle. Çünkü, içinde veya dışında tâbirleri maddeler, cisimler, yer tutanlar, bir mekânı olanlar için söz konusudur. Hâlbuki, Allah ne maddedir, ne cisimdir ve ne de yer tutar. Bizi yanıltan nokta şu: Aklımız her varlığın mutlaka bir mekânda olması gerektiğini düşünüyor. Çünkü, daima bir mekânda olan, yer tutan varlıklarla karşılaşmış. Mekânı olmayan bir varlığı tasavvur edemiyor. Allah tasavvurunda da bildiklerinden yola çıkıyor, mekândan münezzeh olan Allah’ın da bir mekânı olması gerektiğini düşünüyor. Bu sebeple, kâinatın içinde veya dışında bir yer arıyor. Kâinatın içinde veya dışında olmak yaratılanlar için söz konusudur. “Nerede?” diye sorulduğu zaman, daha suali sorarken, Allah’ın bir yeri olmalı, diye bir kabulle yola çıkmak, Allah’ı hiç tanımamaktır. Allah mekândan münezzeh olmakla beraber, isimlerinin ve sıfatlarının tecellileri, yani görünümleriyle her yerdedir. Akıl, Onun zâtını kavrayamaz, ancak varlığını anlayabilir. İsimlerini, sıfatlarını ve faâliyetini kuşatamaz, fakat onların var olduğunu bilebilir.”
“Nasıl bilecek?” “Eserlerinden… Her varlık sanatlı bir eserdir. Her eser, sanatkârını gösterir. Kâinat da bir büyük eserdir ve o da ustasının şâhididir. Çevremizde gördüğümüz her varlık ölçülü, düzenli ve süslü hâliyle bize Rabbimizi anlatan birer mektuptur. Yeter ki okumayı bilelim… Şu hâlde biz, bu eserlere bakarak Onun isimlerini ve sıfatlarını istediğimiz kadar düşünebiliriz, ama zâtını, asla..!”
“Zâtının düşünülmesinin yasak oluşu bir dogma değil mi ?” “Ne münâsebet! Terazisine, tartı kapasitesinin üzerinde bir yük yüklemeye çalışan bir adama, “sakın yapma, bu terazi bu kadar sıkleti/ağırlığı çekmez” demek ona iyilik etmektir. Kavranması mümkün olmayanı düşünmek, imkânsızın peşinden koşmaktır. Akıl bir mahluktur, Hâlıkını ihâta edemez. Her organımız gibi aklımız da sınırlıdır. Ondan yapamayacağını istemek, ona zulmetmektir. Sonsuz olan, Bir’e sığar mı hiç?! Eğer Rabbimiz, zâtını da anlamamızı bizden isteseydi, bu, altından kalkılamaz bir teklif olurdu. Allah, sonsuz merhameti sebebiyle bize kaldıramayacağımız yükü yüklememiştir. Akıl da sınırlı; sınırlı olduğu için de âciz. Aklın her şeyi kuşatamayacağını anlamak da yine mâkul bir davranıştır. Nasıl göz her varlığı göremiyor, kulak her sesi işitemiyorsa, akıl da her şeyi kavrayamaz. Akıllı insan, akla kaldıramayacağı yükü yüklemez. İmkânsızın peşinden koşmak da bir tür akılsızlıktır.
Kur’an Kavramları
Ahmet Kalkan
yazdığınız yorumu içim titreyerek okudum.binlerce kez allah razı olsun sizden ve yazardan.bir türlü derleyip toplayıp yazamamistim.gayet net ve açık anlatılmış.tekrardan teşekkür ediyorum…
mehmet emin ay in kitabını okudum Allah nerededir sorusunu bu şekilde sizin gibi açıklamıyor.burada bir hata var.zaten ehli sünnet alimlerin hiçbiri Allahin gökte olma fikrini kabul etmez.Allah mekandan münezzehtir var olmak için bir mekana ihtiyacı yoktur.ve istiva yedullah vechullah gibi kavramlar mütesabihattan sayılırlar.bunlar somut benzetmelerle ifade edilmezler.tabiki siz istediğiniz gibi inanabilirsiniz fakat bunu mehmet emin hocanin isminin altında anlatmayalim.görüş ona aitmis gibi duruyor.fakat öyle olmadığını iyi biliyorum.zira kendisi ehli sünnettir
size gereken cevabı yukarıda verdim. gözünüzden kaçmasın diye tekrar belirtmek istedim.
‘Allah heryerdedir’ şeklindeki düşünmenin Quantum fizigine göre doğru olabileceğini hissediyorum. Yani hersey atomlardan oluşur, atomları yaratan da Allah olduğuna göre varlığı, hükmü herseyi kapsıyor manasinda. Hissiyatımı net ifade edememis olabilirim. İlkokulda Kuran Kursu’ na giderken bu konuyla ilgili geçmiş zamanda ki evliyalardan birinin inanmayan kişilere Allah’ ın varlığını şu kıssa ile ispatladigi anlatilmisti: Evliya kişi bir kova yoğurt alıp, diğer kisilere ‘ Bunun içinde süt var mıdır? Maya var mıdır? Kaymak var mıdır? diye soruyor. Onlar da ‘ Evet,vardır’ diyorlar. ‘ Peki gösterebilir misiniz? diye sorunca onlar içinde vardır, her zerresinde, ama gösteremeyiz’ diye cevap verince Evliya’ İşte, Allah da böyledir. Evrende herseyin her zerresindedir ama goremeyiz’ deyince diğerleri ikna olup iman ediyordu. Bu kıssa bana o zamandan beri gayet makul gelmişti. Ama sizin yazınızı okuyunca semanın en üstünde olduğunu,ama kudretinin yukardaki örnekte olduğu gibi her zerreyi kapsayacak şekilde olduğunu düşünmek daha mantıklı geldi.
Elinize saglik cok guzel bir yazi olmus. Bende Allah cocuklari ve bizide tabii hic gormeden iman etme fitratinda yaratti siz kisaca aciklayin diye yaziyordu o zaman rahatlamistim. Zaten cok masumlar onlara sefkatle yasina gore aciklamalar yapinca tatmin oluyorlar fitrat boyle zaten :).
Sevgili Cahide kardesim Allah kavustursun biz gidebilirsek senede bir goruyoruz bizi dusununce belki biraz rahatlarsin.
Benim cocuklara seyredilecek filimler sorularimiz vs icin bir forum mu acsan acaba 🙂
Benim size bier sorum olacak. Yeni bir film gosterimde The Lego Movie. Bas karakter Emmet. Aslinda ingilizce yazilinca okunmasi farkli olmali ama ayni Emmet diye soyluyor sinemada. Ayni bizim Ahmet diye Emet diye soylenen sekli. Burada Nyda cok yogun reklami var kitapcida cocuklara lego verip yaptiriyorlar cd indirimde. Ne yapmaya calisiyorlar. Cocuklarimiza bilinc altina ne yerlestirmeye calisiyorlar. Siz seyrettirdinizmi.Birde arkasindan oyuncaklari ayri lego zeka gelistiriyor derken sanki yonunu degistirdiler siz ne dusunursunuz.
Herkese sevgiler
Allah razı olsun abla:) misafirlerine de Allah kavuştursun:)
Allah cc razı olsun