Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular ki:
“Kim benim adıma bilerek yalan söylerse, cehennemdeki yerine hazırlansın” (İbn Mâce. Hadis sahihtir)
Selamun aleykum kardeşlerim, cumamız bereketli olsun. Allah subhanehu teala adına, Rasulullah Aleyhisselam adına, din adına ne yalanlar söyleniyor farkında mısınız? “Olimpiyatlara Peygamber geldi, Peygamber bu ülkeyi bize emanet etti” yalanlarından sonra, şimdi de “twettleri ikiye katlayın” dedi yalanını ortaya attılar. Malımıza, canımıza ufacık bir zarar gelecek olsa ortalığı yıkarız. Peki biri Rasulümüzün adına iftira attığı zaman neden susuyoruz, neden sinek vızıltısı kadar sesimiz çıkmıyor?
İslam, Müslüman olduğunu iddia edenlerin ayakları altında paspas yapılıyor da, biz görmezden duymazdan geliyoruz? Vallahi yazık bize! Dillerimiz, ellerimiz ne işe yarıyor, kalplerimiz hangi dünyalık heveslerde, kimlerin sevdasıyla dolu? Ne acaip bir zamana düştük. Hayret etmeyi unuttuk. Hiç bir şey şaşırtmıyor artık bizi. Hayretsizliğimize hayret ediyorum!
Sonra katledilmiş çocuklar geliyor gözümün önüne. İki yıllık, üç yıllık bir ömre bin ömürlük acı sığdırmış savaşın çocukları. “Sesinizi yükseltmeyin, çocukların psikolojisi bozulmasın” diye uyarılar alan annelerin çocuklarına mukabil; bomba seslerini, acılı çığlıkları duymadığı bir an, kan görmediği bir gün olmayan çocuklar… Ülkeler arası diplomatik görüşmeler ağır aksak ilerlerken, her gün onlarca, yüzlerce öldürülmeye devam edilen çocuklar…
Hayret edilecek ne çok mesele var oysa ama nasır tutmuş beyinlerimiz ve kalplerimizle bir ölüden farksız konumdayız. “Ey İman edenler, iman edin” İhtarı, hatta Peygamberlerin bile hesaba çekileceği gerçeği rahatımızı bozmaya yetmiyor….
“Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı sağlam tut. Kâfir topluma karşı bize yardım et. (Araf 155)
“Rabbimiz! Şüphesiz sen, gizlediğimizi de, açığa vurduğumuzu da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz.”(İbrahim 38)
Ey Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve içinde bulunduğumuz şu durumda bize kurtuluş ve doğruluğa ulaşmayı kolaylaştır” (Kehf 10) Amin, Amin,Amin!
Doymayan nefislerimiz için, bir tarif daha…
Malzemeler
- 3 adet yufka
- 500 gr. balkabağı
- 6 yemek kaşığı toz şeker
- Tahin, tarçın
- 1 fiske tuz
- 1 buçuk su bardağı çekilmiş ceviz
Nasıl yapılır?
- Balkabağını rendeleyin. İçine toz şekeri, tarçın ve cevizi ekleyip karıştırın.
- Yufkalardan birini açıp, karşılıklı iki kenarını ortaya doğru katlayın.
- Tam orta kısma kabaklı içten 3-4 yemek kaşığı dolusu yerleştirin.
- 2 yemek kaşığı tahini üzerine gezdirin.
- Kenar kısımları ortaya doğru kare olacak şekilde katlayın.
- Kapattığınız kısımlara fırçayla veya elinizle su sürüp sıkıca bastırın ki, pişerken açılmasın.
- Orta ateşte, tava veya sac üzerinde arkalı önlü pişirin.
NOTLAR: Şekeri damak tadınıza göre artırıp eksiltebilirsiniz. Tarçın sevmeyen eklemeyebilir ama ben tarçınlıyı daha çok beğendim. Aynı içi, hazır yufka ile kol böreği gibi hazırlayıp fırında da pişirebilirsiniz.
Ben ilk yaptığım gözlemede ceviz ve tarçını sonradan eklemiştim. Resimler ilk yaptığım gözlemeye ait. Daha sonraki yapışlarımda tahin haricinde bütün malzemeleri karıştırdım.
………………………………….
İçim nasıl sıkılıyor anlatamam size. Ruhumun nasıl daraldığını tarif edemem. Hiç haberlere bakmasam mı, ihanetleri, ölümleri görmesem mi acaba? Mazlumlar ölmemiş, kardeş bildiklerimiz arkamızdan vurmamış gibi mi yapsam bilemedim ki?
Ellerinize sağlık suheranne.org sitesinde sizin tarifinizi yayınlamışlar üztelik sizin fotonuzla
hayırlı cumalar herkeze saygılar fatma ahmetoğlu