Islak Kek Tarifi

İbn Abbas, Ata b.Ebi Rebah’a; “Sana cennet ehlinden bir kadını göstereyim mi?” dedi. Ata; “Evet, göster” dedi. İbn Abbas; “İşte, şu siyah kadındır ki; bu kadın, Hz. Peygambere geldi ve ‘Sara hastalığım tutuyor ve üstüm başım açılıyor. İyileşmem için Allah’a dua edin’ dedi. Rasulullah (sav) ; ‘İstersen sabreder, cennetlik olursun; istersen sana afiyet vermesi için Allah’a dua ederim’ dedi. Bunun üzerine kadın; ‘O halde sabredeceğim. Ancak sara tuttuğu zaman üstümün başımın açılmaması için dua buyurunuz’ dedi. Peygamber (as) da ona dua etti.” (Buhari, Müslim)

Allah’ın selamı üzerinize olsun güllerim,

Engelliler haftası diye bir hafta var malum. Bizim böyle günlerle, haftalarla ne işimiz olur ki? Biz engellilerimizi, inancımızın gereği olarak zaten hiç ötekileştirmez, onları kendimizden biliriz. Batı kolaycılığı işte! Annen için, bir  anneler günü, baban için babalar günü belirle. O gün için bir çiçek, bir hediye al. Hem o günler ciddi rant kapısı olsun. Hem de unutmadığın o günle, bütün bir yılın günahından kurtulmuş ol!

İşte bize dayatılan ve bizim de sorgulamadan kabul ettiğimiz içi boşaltılmış, modern dünya safsataları!

Bu vesileyle yeniden engelli kardeşlerimize, çocuklarımıza nasıl davrandığımızı gözden geçirelim. Engellileri aldatan, gözleri görmüyor diye para üstünü eksik verenler, engellilerle alay edenler oluyormuş. Hayır inanmak istemiyorum! Bunu insan olan kimse yapamaz…

Yalnız şu konuda uyarmak isterim: Sokakta veya bir toplulukta engelli gördüğümüz zaman, meraklı gözlerle rahatsız eder mahiyetteki bakışlar gerçekten çok rahatsız edici. Yardım etmemiz gerekiyorsa yardım edelim. Aksi halde uzun bakışlardan kaçınalım. Yeri geldiğinde bir gülümsemeyi, güzel bir sözü esirgemeyelim onlardan.

Sayfamızın takipçileri özel kardeşlerimizi anmadan geçemeyeceğim: Beden gözleri görmeyen izleyicilerim vardı. Hatice‘yi hatırladım ama diğerlerinin adını hatırlayamadım. Sessiz Tülay‘ımız var. Güzel Yunus‘umuz, Aysun ablanın oğlu Ahmed‘imiz, Zerdali Mişmiş’in kızı Beyza, Zeyneb’in oğlu Malik’imiz…

Hatırlayamadığım, tanımadığım ne kadar özel kardeşlerimiz, çocuklarımız varsa, hepsine sevgilerimi, selamlarımı gönderiyorum…Rabbim cümlenizin yardımcısı olsun. Sizlere dünyada vermediği nimetlerin karşılığı olarak cennetini bahşetsin. Amin…

Islak kek tarifimiz var sırada. Son zamanlarda o kadar çok soruldu ki, tarifi yeniden hazırlayıp paylaşmak istedim. Aslında değişik versiyonlarını yapmıştım bu kekin ancak klasik, kremasız sossuz olanını yapmamıştım. Islak kekin yumuşacık olmasını istiyorsanız, kek kalıbı kullanmayın. Düz fırın tepsisi tercih edin. Ayrıca hamuru gayet akıcı kıvamda olmalı. Tepside 20-25 dakikada kek hazır oluyor.
Şimdi ıslak kekin yapımına geçelim:

KLASİK ISLAK KEK TARİFİ (Tepsi ölçüleri: 37×36 cm)

Malzemeler

• 3 yumurta
• 1 su bardağı + 2 yemek kaşığı toz şeker
• Yarım su bardağı sıvıyağ
• 1 su bardağı ılık süt
• 1 portakal kabuğu rendesi
• 2.5 yemek kaşığı dolusu kakao
• 2 su bardağı un
• 1 dolu tatlı kaşığı kabartma tozu

Islatmak için

• 2 su bardağı süt
• 1 tatlı kaşığı dolusu kakao
• 1 yemek kaşığı şeker

Islak Kek Nasıl Yapılır?

• Yumurta şeker ve portakal kabuğu rendesini karıştırma kabına alıp mikserle rengi ağarana kadar çırpın.
• Sıvıyağ ve sütü de ekleyip karıştırın.
• Kakao, un ve kabartma tozunu eleyerek karışıma ekleyin ve yeniden çırpın.
• Yağlanmış fırın tepsisine kek hamurunu döküp önceden ısıtılmış 190 derecelik fırına sürün.
• 20-25 dakika kadar sürede kek pişiyor.
• Fırından çıkan kekin üzerine kalın çöp şişlerle delikler açın.
• Ayrı bir kapta veya blenderda 2 su bardağı soğuk süt, 1 yemek kaşığı şeker ve 1 tatlı kaşığı dolusu kakaoyu çırpıp kekin üzerine dökün. (elde çırpacaksanız, önce biraz sıcak sütün içinde kakaoyu karıştırın. Yoksa soğuk sütün içinde kakao dağılmayabilir)
• Yarım saat kadar dinlenen kekiniz servise hazırdır.
• Afiyet şifa olsun

NOT: Kek sıcak, sos soğuk olacak