Her şey modernizm sevdasıyla başladı. Geleneksel kıyafetler insanlara çirkin olarak gösterilip, dar ve küçük kıyafetler giydirildi bedenlere. Öyle dardı ki bu kıyafetler, ne rahat oturabiliyor, ne de rahat hareket edebiliyorlardı… Uzun ve geniş elbiseler yerine kısa ve dar etekler, şalvar yerine daracık pantolonlar…
Moda denilen illet, kapitalizmin çocuğuydu ama kimseler anlamadı. Ortak çalışır, ortak kararlar alırlardı onlar… Moda allı pullu bir vitrin, kapitalizm ise pahalı bir pazardı…
Eskiden yer minderlerine sere serpe oturanlar, bu dar kıyafetlerle yer minderlerine oturamaz oldular. Ne yana dönseler bir kıyafet engeliyle karşılaştılar… Oturdukları yer biraz daha yüksekçe olsa daha rahat ederlerdi. Bu sebepten önce sedirleri, sonra kanepe, koltukları fikr ettiler… Minderler gitti, yerini kanepeler, oymalı koltuklar aldı…
Koltukta oturulup yemek yemeyi denediler olmadı… Yer sofraları alçakta, gönülleri yüksekte kaldı… Şöyle yukarıda bir alet olmalıydı. Masa koydular adına. Masaya oturmak için ayrıca sandalyeler, sandalyelere kılıflar, masalara örtüler, örtülerin üzeri tozlanmasın diye naylon örtüler, üzerine vazolar, vazoların içine sahte çiçekler… Perdeye uygun masa, masaya uygun halı… Eşyaya uydurulmuş hayatlar…
Herkes yemeğini kendi önünde yesin diye iç içe sehpalar yapıp sundular evlerimize…Haliyle kişiye özel tabaklarda olmalıydı. Kasesi ayrı, pasta tabağı, yemek tabağı, servis tabağı ayrı. Bu takımlar çok yer kapladığı için icad edildi vitrinler, yemek odası mobilyaları, hiç kullanılmayan aksesurlar için gümüşlükler, konsollar… Hepsini temizlemek için ayrı ayrı deterjanlar…
Tüm bunları almaya erkeklerin kazançları yetmedi. Daha çok para lazımdı. Anneler hem anne, hem baba oldu… Çocuklar azaldı, eşyalar çoğaldı evlerde…
Ne gerek vardı yani, ne gerek vardı!? Yer sofrasına bağdaş kurup oturmak, aynı tabağa kaşık sallamak varken ne gerek vardı iç içe geçmiş sehpalara, bol ayaklı sandalye ve masalara, ayrı ayrı onca tabağa ne lüzum vardı?
İki tane raf bütün kap kacağı almaya yeterken, ne gerek vardı sıra sıra, kat kat dolaplara?
Söyleyin ne gerek vardı dünyaya bu kadar kul olmaya? Basit ama huzurlu bir hayat yaşamak dururken, ne gerek vardı eşyaya hizmetkar olmaya? Elin sözüne kulak tıkamak varken, el için yaşamaya ne gerek vardı? Ne derler sözüne bir ömür harcamaya ne gerek vardı?
Cahide Sultan
ALLAH c.c razi olsun ne güzel anlatmissin abla…Ne güzel okunuyor..Hikaye gibi yazmissin ama ayni böyle de hikayelerle de uyutuyorlar bizleri,icerigi farkli hikayelerle…Esyalara köle yapiyorlar..Gecenlerde artik kanepelik yapamayacak hale gelen kanepeleri degistirdim ama evvelinde burda türk magazasi var ordan almaya niyetlendim inan abla söyle sade birsey bulamadim,elim bos ciktim…Ne kadar cafcafli,süslü,tasli hersey..Inan yabancilarin koltuklari bu kadar degil..yurtdisinda yasayan kardeslerim iyi bilir…Yabanci sevimliligi yaptigimdan degil halimize aciyorum gercekten..
Rabbim gözü tok olanlardan eylesin insaALLAH,amin…
ne kadar doğru canlarım ne kadar doğru.ablam ”anneler hem anne oldular çocuklarına hem baba oldular” bu cümleni okuyunca aklıma geldi.ehli küffar zamanında babalarımızın maaşlarını kesip kısmış ki bu maaş aileye yetmesin iki kişi çalışmak zorunda kalsın… bu ikinci kişide annelerimiz.:(( ki bu durumda ahlak, toplum baştan bozulmaya başlıyor.Zira belirli ölçüler çevresinde çalışmak zorundasın…
çok uzun yazamıycam ama bütün yazdıkların kelimesi kelimesine doğru ablam.Rabbim razı olsun.kalemine , yüreğine güç kuvvet versin.Seni korusun.
Ben yazınızda “Ehli küffar” diyerek neyi kastettiğinizi anlayamadım, açıklayabilir misiniz? Şahsen benim babamın emekli maaşı halen yetmiyor, sebebi de kira ödüyor olmaları, yani ben çalışmazsam annem babam sokakta kalır. 70 yaşında bir babam var annem ev hanımı ben evliyim ve çalışıyorum, şu an çocuk bile düşünemiyorum bu sorumluluklardan dolayı. Zamanında yapsalarmış diyebilirsiniz ama yapmadıkları için Allah’a şükrediyorum, devletin malını çalıp sonra vergisini ödedik diyerek ardından bir seçim öncesi tapu affıyla ev sahibi olacaklarına haramdan sakındıkları için şükrediyorum. Zira bu şekilde ev sahibi olan yurttaşlarımı esefle kınıyorum.
Anlayacağınız halen kadın çalışmadığında kira ödeyip büyük şehirde yaşamak imkansız, maalesef bir köyümüzde yok. İstanbul da 100 senedir ayakta kalma çabasındayız. Yazılanları okuyunca kimi yorumlara çok imrendim ama çalışan kadın her daim Türkiye’nin gerçeği olacak.
Yazıyı okurken bi an çocukluğuma gittim…Eşyaların az mutluluğun çok olduğu yıllarıma 🙁 Bulgur pilavının pişip bütün kardeşlerimle annemle babamla oturduğumuz basit ama o lezzetli soframıza …Cahide ablacım öyle etkiledi ki bu yazı beni 1 dakikada çocukluğuma döndüm 🙁 Yazılarını çok beğeniyorum…Rabbim razı olsun..
valla ben kendi evimdende içindende hoşlanmıyorum yalana lüzum yok içindeki eşyalarla 2 ev rahat döşenir okadar lüzumsuz ve bir çoğu aksesuar olan eşyalarla dolu …. Temizlemesi bakımı beni çok yoruyor ve nefret ediyorum … kendi odamda bile bana yer yok bizim evimizde bizden çok eşyalar kalıyor namaz kılamyı artık geçtim hareket bile doğru düzgün edebilmiş değil bu zamana kadar neye elimi atsam ya çarpıyorum yada kırıyorum elimde değil bir sehpanın üstü çiçek biblo dolu … Ama gelin görün ki kararları ben değil önce aannem sonrada babam veriyor ”kendi evinde at koştur burası benim evim sana laf düşmez karışma herşeye” Deniyor koyuverdim gitsin yani ben yıpranıyorum. suan tezgahın üstü bulaşık dolu yerler kırıntı dolu yapmayacağım ne yaptığımı takdir eden var nede saygı duyan üsteilk bir eşya benden daha değerli kırıldımı bozuldumu kıyamet kopuyor evde.. .. Ne gerek var değil mi… her odada birer tv olmasına 2 bilgisayar olmasına… 1.500 milyarlık fofgraf makinasına… Diplomaya…. hergün aman su kursa git niye zayıf aldın su kızın senden yüksek aldı ne farkı var denmesine… yada ne gerek var kimin ne hissettiğine dopdolu evlerde allahın rahmetini aramaya… Bomboş geliyor bana hepsi inanın hiç eskimiş su modelmiş …. surda diplomaymış… paraymış … sunun girdisi bunun götürsüymüş umrumda bile değil….. Birgün beni bu evden dört kişinin 2 metrelik bezle sarıp bir metrelik çukura dolduracaklarını bildikten sonra bu egoist insanların gözlerini para bürümüş şerefini onurunu beş kurusa satanların dini sadece amaç değil araç olarak görenlerin herşeyi işine geldiği gibi yaptığını bildikten sonra inanın ne üzülmenin ne tasalanmanın ne gereği var ?
Bırakın dünya onların olsun her yerde elleri kolları olsun banka hesapları dolsun tassın vicudları meydanda olsun sereflerini bir dakikada sakız gibi ucuza versinnn ….. ama ahirette bizim olsun … boşverin mobilyayı 84 parça çatal bıçak takımını… led ekranlı televizyonu… kendi evinizde yalnızken allahı anamıyorsanız kıraat salonlarında kuran dinlemenin faydası yok .. kendi evinizde bir metrelik yere seccade sığdıramıyorsanız beş vakiti camide kılmanız bir anlam taşımıyor.. Allah biliyor ki orada hata yapmayacağınızı sizi evlerinizde görmek istiyor …. dört duvar arasında yada banyoda çıplakken ki halinizle nasıl müminsiniz bunu bilmek istiyor yoksa başınıza örtü örtüyorsunuz evlerinizde son moda pahalı eşyalar var hergün ozonluyorsunuz evi ama beş vaktimi kılarım arkdas kuranımıda dinlerim diyorsanız bunlar merifet değil sizin yaptığınızı herkez yapıyor.. şeytan hergün parmağında çevirip duruyor siizi farkında değilsniz… sizler evinizde iyi bir eşsseniz iyi bir evlatsanız iyibir müminseniz… işte ozman cennet sizindir… Evleriniz moda kapağı,tıbbi labaratuar değil kıblegahınız olsun..
Nuraddin yıldız hocamızın çok güzel bir sohbeti var bununla alakalı burada video nasıl ekleniyor bilmiyorum bilseydim paylaşacaktım ”EN YAKIN CENNET EVİNİZDİR” lütfen bu sohbeti dinleyiniz evinizde maddi manevi çok fazlalık olduğunu fark edeceksiniz sizi seviyore öpüyore canlar
İnşallah birgün şurda güzelce yazdığım imlalı noktalamalı rahatça anlaşılabilen bir yazımı göreceğim ölmeden bir kere göreceğim inanıyorum yanı 😀 allah büyük 😀
müberracım şimdi salonu yada diger odaları bırak artık banyoda bile evrim geçirdi duşa kabinden tut jaluzilere kadar orada bile çiçek biblo vs….. var banyo demeye bin şahit gerek
Ey insanlar; Görüyorum ki´ Evleriniz Rum Kayserin evlerine `;Lükse hayranlığınız Kisra nın tutumuna ;servet peşinde koşmanız Karun un anlayışına ;Saltanatınız Firavunun saltanatına ;Nefisleriniz Ebu cehlin nefsine ;Gururunuz Ebrehe nin gururuna ,Yaşayışınız sefihlerin yaşayışına benziyor . ALLAH için söyleyin bana=MUHAMMEDİ OLANLAR NEREDE?
Yukarıdaki yazı YAHYA BİN MUAZ a ait.
Cahide’m yine damardan enjekte etmiş tedavisi sonuc verir eğer kişiler üzerinde tedavi vermezse başka hastalıklarda buluşmak kacınılmaz olacak gibi görünüyor…Bugün dersimde Tekasür ve Maun süresi vardı.Tekasür süresi de bu konuya ne güzel bağlantı yaptı.Allah hiç yarattığını bilmez mi dedirtti mal makam çocuk hırsı biriktirdikçe biriktirme sevdası hatta öyle ki övünmek bu övünmeler mezarlıklara kadar gitmesi mezar taşlarının bile fakir zengin ayrımı yapması ne feci bir durumdur ki bu feci durum ölüm gelecek ahiret var diyen Kur’an vahyine kulak tıkamak oluyor ki o zaman yediğiniz içtiğiniz giydiğiniz her bir nimetten sorulacaksınız Hadiste:Rasulullah bu ayeti okur ”Ademoğlu malım malım! der oysa yediğinden çıkardığı kadar dır giydiği eskittiği kadardır sadakası ise verdiği ve artırdığı kadardır yani kişi ne kadar yiyebilir kişi ne kadar mağazanın kıyafeini giyebilir kişi onca evin eşyasını almaya ve temizlemeye ne kadar gücü yetebilir
evinde aclıktan cıkan Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem Ebu Bekir ve Ömer radıyallahu anhuma onlrla kapıda karşılaşıyorlar aynı dertten olan bu mubarekler ensarın evine giderler orada hurma soğuk su ve kesilmiş koyunu yerler ve kalkacaklrında Rasulullah aleyhi ve sellem bizler buraya evimizden cıkaken ac cıktık şimdi ise tok olarak gidiyoruz bundan sorumlu olacağız der…her bir nimetin sorulması bu nimetleri nerde niçin nasıl harcandığıdır yerde yemek yemişsin ama yanında ki komşun aç yatmış ruhun duymamış.(miskini doyurma emri çiğnenmiş)evinde mobilyaların olmuş bankaya onu alacağım diye gırtlağa kadar faize girmişsin(faizin haramlığını inkar ediyorsun)Allah’a ibadet edeceğin nefesi vücudu temizlik illetinde bitirmişsin…daha niceleri var Uzatmayayım herkes her şeyi bal gibi biliyor ama üzülerek söylüyorum dünyanın çekiciliğine kendini balıklama attı ve çok ta memnun kaldı ne kadar serzenişte olsa da Yazık!Sen affedicisin affı seversin bizleri de affet!:( Fiemanillah
hak talebinde bulunmuyorum zaten helal olsun ne demek:)….
Ağır derken?????
Her kese hayırlı gunler. Cahıde ablam yazın çok guzel okuyunca kendı hayatımdakı ne gerek vardı sorusunu sordum ama cevab bulamadım. Çok şükür sade bır hayatım var. Bır göz odada dört kışı yasıyoruz hıc esyam yok , 9 yıldır evlıyım bayramlardan başka ıkı cesıt yemek yaptığımı hatırlamıyorum.Amma kendı dünyamda çok mutluyum. Insanın ahlakı kalbı guzel olmalı evmıs esyaymıs bunlar laf.bunlardan daha guzel seyler var.
birgün annemizin yanına, ziyaret maksadıyla hazreti cabir (radıyallahu anh) gelmişti. annemize,
”şu elbiseni değiştirsen” dedi. çünkü annemizin üzerinde olan elbise yıpranmış ve bazı yerleride yama ile kapatılmıştı. ancak annemiz onun gibi düşünmüyordu ve dönüp cabire şöyle dedi,
” birgün rasulullah(sallalahü aleyhi ve sellem) bana, şayet bana kavuşmayı murad ediyorsan, kullanılamaz hale gelmedikçe elbiseni değiştirme ve bir aylık yiyeceğinden fazlasını düşünüpde saklama gayretine girme. tembihinde bulunmuştu. şimdi ben, rasulullaha(sallallahü aleyhi ve sellem) kavuşacağım a na kadar o nun bana emrettiği çizgiyi hiç değiştirirmiyim?”
annemizin yaşadığı odacığın duvarları toprakla sıvanmıştı. ayağa kalkan herkesin elini değdirebileceği tavanı, hurma lifleriyle kaplıydı. yağmur suyunu geçirmemesi için çatısı yünle kaplanmıştı. sac veya ar’ar denilen ağaçtan yapılmış tek kanatlı bir kapısı vardı ve bu kapı, hayatı boyunca hiç kimseye ve hir bir zaman kapalı kalmamıştı.
o odacığın genişliğini anlatmak için annemiz bir gün şunları anlatmıştı,
”benim uyuduğum sıralarda şayet rasulullah namaza durmuşsa secdeye gideceği zaman eliyle ayaklarıma dokunur, bende onları toplardım ve rasulullah ancak o zaman secdeye gidebilirdi”
bu odacıkta sadece, bir sedir, bir hasır, içi lifle doldurulmuş deriden bir yastık, askıda duran bir deri, su ve hurma koymak için bir kap, su içmek içinde bir kase vardı.
evde geceleri aydınlatacak bir lamba bile yoktu.
yiyecekleri olduğunda sofraya birlikte oturur aynı kaptan yerlerdi. sofralarında mutlaka bir misafir bulunurdu.
bu bilgileri öğrendikce kendimden çok utanıyorum.
birde merak ediyorum, eskiden herkes aynı kaptan yemek yermiş, bizim çocukluğumuza kadar bu böyleydi. ne hijyen kuralları vardı, ne tiksinme vardı. o sofranın tadı çok başkaydı. bu şartlar içinde şimdiki görgü kurallarına göre hijyenden yoksun olan bu sofralarla niye insanlar daha çok yaşıyordu. şimdi hijyene çok önem verildiği halde niye bu kadar çok hastalık var? niye insan ömrü bu kadar kısaldı?
demek sorun hijyende değil, yediğimiz gıdalardaymış..
eskiden insanlar başkalarının degişi ile hijen içinde değildi ama emin olun şuanki pek çok insandan daha sağlıklıydı şimdiki anneler çocuklarının üstüne okadar düşüyorki çocuk vucudu mikrop tanımadığı için hassas ve sürekli hasta ve doktordan çıkılmıyor
yüreğine sağlık canım..okurken bile ferahladım..mütevazi döşenmiş evlere gidince öyle huzurlu hissediyorum ki çıkasım gelmiyor..müze gibi evlere gidince de tam tersi hissediyorum..hepsi birbirine benzer evler şatafatlı eşyalar..bizde evlenirken gereksiz eşya istemedik ama yinede salon takımı herşeyiyle alındı..bende bir kaç sene sonra vitrini kitaplık yaptım..yazın herkes evde olduğundan salonda yerde yiyoruz..kışın mutfakta masada..bende elimden geldiğince uğraşıyorum eskiyi uygulamaya..ana yemeği yaptığım gün yanına pilav yapmamaya çalışıyorum..yemek artarsa ertesi gün yanına pilav ya da çorba yaparak takviye ediyorum..Kullanılmayan eşyam yok ama okunmayan cilt cilt kitaplarımız var..sürekli yenilerini aldığımızdan eskileri okumaya fırsat olmuyor..okunmadığı için onlar bile gözüme fazlalık görünüyor..
Serpilciğim sana katılıyorum canım,ben de 11 senelik vitrinimi kitaplarım için almıştım,Türkiye ye geldiğimde bavulla kitap getirmiştim;vitrinin camekanlı yeri de kitap dolu.Artık eskisi gibi değil,internetten de ısmarlıyordum ta ki geçenseneye kadar;sonra dedim ilk önce bir hepsini okuyayım.Yoksa ev kütüphane olacaktı :)Bu da benim hastalığım herhalde :(Ama şu sıralar hiç okuyamıyorum :(Yemek konusunda da bizde tek çeşit vardır.Sulu yemek olursa eşim ve çocuklar ekmek yerine makarna ya da pilavla severler :)Elhamdülillah halimize.Rabbim herkesin yardımcısı olsun amiiin.
selamlar olsun cahide abla istanbul göbegınde oturuyorum ve Şalvar gıymeyı sevıyorum halada gıyıyorum bakkalda yerı geldıgınde sokakda bına ıçınde anneme dıktırıp getırtıyorum ama gelın görun kı benım basımada geldı çok yakınım açık bırı bana dedıkı ben onu ayagıma dahı sokup dısarı çıkmam dedı benı asağıladı ışte oda daracık eşofmanla gezenlerden gelde bunlarla aynı çatı altında yaşa dedi
n ya abla akraba degıl akrep dıye bır yazında aynen o dönemdeyım ama sabır sabır sabır 🙂
oldum olası sadeliğin hayranıyımdır, hatta çoğu şeyde , bir tek kitaba, yazıya, dergiye , bilgiye, derse, sohbete, samimiyete , hakiki dostluğa bir de çocuklarıma açımdır , çocuklar bir şekilde büyür, biraz da kendini düşün,artık giyme, kullanma at şunları, değiştiremiyorsan kabullen kendini yıpratacağına, onlar öyle şu görüşlerini her yerde söyleme çünkü herkes bildiğini yapar duyduğum laflardan, ama ben kırılmamayı da öğreniyorum sorun yok yani,.
biz de herkesin yediği çoğu şeyi ortada bir tabaktan yeriz, hatta çocuklarım öğrenmişler, bereketi kaçar demi 🙂 derler , masa evde yok zaten ama bazı ortamlarda abartılı masalarda ve çeşitlerde geriliyorum doğrusu, uygun ortam olursa çocukları önden doyuruyorum ama yine de masaya gelirseler döküp seçerler diye tedirgin oluyorum.
bir de ayıp ediyor muyum bilmiyorum çok yakın akrabama yada arkadaşıma misafir gittiğimde masa ya da sehpa koyacak olsa nazım geçiyorsa tabi koymamasını rica ediyor bir sofrabezi , sini koy çocuklarla daha rahat ederiz diyorum, ve rahat oluyor sanki.
yüreğine sağlık ablam yani çok çok güzel bir yazı, ilk okuduğumda ağlamaya başlayınca, kafamı toparlayıp şimdi tekrar okudum. Rabbimin razı olduğu kullardan oluruz inşaAllah hepimiz . amin
demekki yalnız degilim benim mutfağımda masa var ama hiç üstünde yemegiz sineye koyar yerde örtü açar ailecek tek tabak yeriz geçenlerde bir tanıdık çocuklarına masada yemek yemeği öğret daha iyi edersin dedide onu umursamadım sanki masada yemek yeyince samimiyet yokmuş gibi geliyor aile de sıcaklık olmuyor ben ve eşim yerde yemek yemeği severiz yemeye gelen aileden olan misafirede yerde yemek yediririz
Evet bende masada yemek yiyemiyorum. Eski kafalıyım, mutluyum 😉
Nevin kardeşim yorumunuza çok üzüldüm inanın. Aslında bazen kime nasıl hitap edeceğimi de bilmiyorum. Çak samimi konuşmamı yanlış anlayabilirler mi diye düşünüyorum. Asla sizi ayırmak, ötekileştirmek gibi bir niyetim yok. Sorgulamanız beni rahatsız etmiyor kesinlikle. Ben yazar ismi vermediğinizi görünce vermek istedim. Eğer sizi kırdıysam hakkınızı helal edin lütfen. Yaşınız kaç onu da öğrenirsem, nasıl hitap etmem gerektiğine karar verebilirim.
Nevincim duan için Amin teşekkürler evet güneşi sağ elime verseler ve kafirun süresini dün işledik tam yerinde oldu sağ olasınız huyunuz kurumasın ilim meraktan gelişir merak her daim iyidir merak etmezsen bananelerle olur insan hayatı ve bir şey öğrenmeden gider ama merak eden insan bulur hakikati varsın eşiniz öyle desin benim de kızlarım derler bana:)
Canım 🙂 BELGİN kardeşim demin yorumunu aceleden okumaşmıştım hadis verdiğin için ALLAH razı olsun 🙂 her zaman duam şöyledir 🙂 ALLAHIM zekatını veremeyeceğim maldan sana sığınırım amin 🙂 birde RABBİM bizi amellerimizle değil rahmetinle yargıla ALLAHIN SELAMI VE RAHMETİ ÜZERİMİZE VE ÜZERİNİZE OLSUN
Zeymuran kardeşim amiin,Rabbim senden de razı olsun canım.Ne güzeler dualar bunlar…Fiemanillah..
Selamun aleykum. Ogluma simdi dediklerini Cahide de yazacagim sana ne diyecekler bakalim dedim. Inanmiyordu yazdim. Tavsiyelerinizi bekliyorum. Masa var sandalye var ayri.tabak var. Tencerede pilav ve aksamdan kalan tavukta var elhamdulillah. Bu yazilari okurken hadi ders calis dedim okulda yiyor tam gun oldugu icin. Guzelmiydi guzeldi dedi ve yemis yemegini. oglum açım dedi, ders calis dedigimde. Soyledim bulunan yemegi. Ne derse begenirsiniz. Dogru durust yemek olsa yermis. Bazen o kadar akillica laflar eden cocuk nasil boyle soyledi aklim almiyor. Bende yiyorsan onlar var.su an. Yogurt ye sut ic begenmiyorsan ogun yemeklerini bekle o halde dedim. Baska bir sey hazirlamayacagimi soyledim. Ev tostunuda begenmez kasari kalin oluyormus 🙁 Nasil basedecegiz bu cocuklarla genclerle bilmem. Cok sükürsüz olduk sanirım. Rabbim bizi ve cocuklarimizi dogru yola iletsin gozu gonlu tok eylesin insallah.
Bizler çocukların çitasını çok yükseldik maalesef. Çok fazla nimet var ve onca nimetlerin içinden en iyisini bulmaya çalışıyorlar. Ben evimde %90 tek çeşit yemek yapıyorum. 2 çeşit yemek çok nadir yaparım. Buna karşın benim bile zorlandığım zamanlar oluyor…
Bu akşam yemekte içtiği çorbayı, yarın öğlen de içince “3 gündür aynı çorba 3 gündür!” diyen şükürsüz biri varsa evde; ne yapmalı, nasıl sünnete uymalı …
En azından o çorbaya talim ediyormuş gülüm ne analar gördüm çocuğunu her öğle arası restorana götüren ” cocuğum kızarmış tavuk sevmiyor bilmiyormusunuz fırında getirin’ lütfen” diye zavallı asgari ücretle geçinmeye calısan garsonu anasına sövmüş gibi azarlayanları…… Sonrada baş edemezler ….
Çocuk olsa bir şekilde eğilip bükülebilir Müberram ama geçmiş artık iş işten…
elhamdulillah evlatlarım küçükken hiç bir zaman yaptığım yemeği yemezse ekstradan mutfağa gidipte yemek yapmadım bana cevremdekiler hep sen vicdansızsın derlerdi ben ise aldırmıyordum yaptığımın doğru olduğuna inanıyordum çocuk yemeyecek ve anne kalaksın mutfakta özel yemek yapsın yok öyle yağma her gün bir başka bir huy çıkacak pırasa lahana ıspanak kabak yani her çocuğun sevmediği yemekleri şimdi yiyorlar beni kınayanların çocukları secicidirler ellerinden bıkmışlar siz yaptınız diyorum şimdi de :)ha şimdi sevmedikleri tatlar vardır hiç olmazsa sorun olacak kadar değil hayır bunu yapma bunu pişirme ne ya işte sonra da bir kaç bacımız bu sayfalardaki yorumlarında serzenişte bulunuyordu eşim şunu sevmiyor ne yapacağım bir çare yemiyor ne yapabilirm diye…Neden anne çocuğunu öyle yetştir de eşlerine bela eder.Allah’ın da bunca nimetine nankörlük eder YAZIK!
Bazı zamanlarda borçlanmalardan kemer sıkma diyorum bunu bile aşılıyoruz ki üzülsek bile :(şu anda duygulandım bir zamanlar okulda sabahın 8 den akşamın 4 kadar kızım neden paran var mı paran bitti mi diye her sorduğumda var diyen sadece tek simitle akşamı ediyor eve geldiğinde kurt gibi acıkmış sonra öğreniyorum ssiz gelin bana sorun hem duygulandım hem de şükür ettim böyle duyarlı olduğu için.Servis tabaklarım eksikti sadece 6 parca 12 ye çıkarayım dedim inanın bak almaya gittim maalesef evdeki tabağımın aynısı az kalmış abi de gelsin o zaman vereyim abla dedi kızım oh olsun dedi iyi ki de yokmuş dedi aradan 5 ay geçti hala almadım misafirlerim gelince de hiç sorun yaşamadım :)işte böyle çocuklarımıza örnek olalım ki eşi ile her sıkıntıda katlanabilme gücü bulsun…Yine uzatmışımmmmmmm yaa!fiemanillah
Selamun aleykum Gönül dostlarım Cahide kardeşim senin düşüncelerine fazlasıyla katılıyorum :)bizim evde masada yemek yenmez ve kendim hala alışamadım mutfağımda 5 sinim vardır yerde yeriz oruç da davetlerdede Konya ya ait herhalde 12 kişilik yer sofralarımız var onlarda misafirlerimizi ağırlarız 🙂 masa batıdan gelme bir adet herhalde avrupada kaldığım sürede sini kullanırdım ben köy çocuğuyum ve hiç gocunmadım 🙂 birde toplu yenilen yemek bereketleniyor tıpkı hadiste buyrulduğu gibi evimizde iki kanepem var lüks olarak Elhamdulillah yerde oturmak daha rahat mutfağımda bile yer minderi var insan hiç geçmişini unuturmu ben unutamıyorum ben gericiyim bazende düşünüyorum güzel eşyalarım olsada misafirlerimi orda ağırlasam diye bazı ları gibi salonumu kilitlemezdim herhalde batacak diye 🙂 Eşya hastalığı olan arkadaşlar mezarları ziyaret edin ki onlar nasıl yaşamışlar gözden geçirelim zenginde fakirde sadece bir top kefenle gittiler hepinizi çok seviyorum Konyada şu an ikindi ezanları çınlatıyor heryeri haydin felaha namaz kılalım ALLAHA hamdedelim ESSELAMU ALEYKUM VERAHMETULLAHİ VE BERAKATU
Size çok imrendim ben bu söylediklerinize çok yabancıyım ama Allah razı olsun çok beğendim yorumunuzu.
bir misyonerin……… şu türkleri hiç anlamadım gitti eve vitrindir gümüşlüktür doldurmuşlar amma içinden hiçbir eşya kullanmazlar ……sözünü duyunca çok etkilenmiştim neye ne amaca hizmet ediyoruz farkındamıyız……elhamdulillah benim evimde ne masa ne vitrin ne gümüşlük var bana hiçbir zaman mantıklı gelmemiştir birde içlerini envai çeşit süslerle doldurmak….vaktin çokmuş gibi birde içlerini temizlemekle uğraş ooooooo hiç gelemem böyle sıkıntılı işlere ….bir tanıdığın sözünü hiç unutamam eşya sana hizmet etmeli sen eşyaya değil demişti şimdi çok hak veriyorum …evlenirken 5 çekyat ile yatak odası almıştık 8. senemiz 6 ev 2 şehir değiştik eşyalar haşat oldu. şimdiki aklım olsa 2 çekyatta bize yeterdi diye düşünüyorum .rabbim şükrünü eda ettirsin …..yemekte ise biz her öğün yer sofrasında yeriz sulu yemek ayrı pilav bir tabaktan hele 2 çocukla birde tatlı olurki yer sofrasının içtenliğini hiçbir zaman masa yemeğine değişmem …dostlarla yenen yer sofrasının sıcaklığını unutamam……..
Geniş bir bakış açısı ile ince bir yorumlama örneği. Sonuç şu; gördüğümüz yanlışları ilk kendimize anlatmalı, kendimizi değiştirmeli, sonra hem hal ile hem dil ile etrafı uyarmalı, her konuda. İki dünyası olan bizler dikkatle davranmalıyız.
Anlatım tarzınız çok güzel evet bizler de diğer toplumlar gibi hayatı kendimize nasıl zindan ederiz diye uğraşıyoruz.15 günde bir perde indirip yıkayan tanıdıklarım var sonra perdeler eriyince ay perde yenilemem lazım deyip dudak uçuklatan alışverişler yapıp eşlerinin binbir zahmetle kazandıkları paraları çarçur ediyorlar bunların hesabı nasıl verilecek.Evliliklerin ilk bir yılda yıkılmasının sebeblerinden biridir bu eşya takıntısı.Ne kadar az eşya o kadar az zahmet.Ben çocuk sahibi olduktan sonra kullanmadığım eşyaları verdim hep birilerinde evde oyun oynamaya yer yoktu çocuğuma ona dokunma onu kırma derken bir de baktım ki çocuğu evin bir köşesine sığdıramaz oldum.Kitaplar dergiler süs eşyaları derken bunların temizliği toz alması var bir de.Baktım zaman uçup gidiyor eşyalar hayatımı kısıtlamış durmuş.Söz verdim kendime bir eşya bozulmadan vasfını yitirmeden değiştirmiyorum artık.Biraz kırık dökük de olsa işimi görüyor mu görüyor.Kısacası az eşya çok huzur…
Selam aleykum cahide abla. Bu yazin bir kere daha cokkk dogru malesef. Uzulerek okudum… Ozumuzu unutuyoruz….(
hasret abla kurabiyeleri simdi yaptım.dun gece yetiştiremedim.tadı süper.benimkiler 45 tane cıktı.ve serbeti cok fazla geldi…birazını serbetlemeden dondurucuya atacağım.serbeti de buzdolabına koydum.birsey olmaz umarım.
maşaAllah afiyet olsun sizde mi şrbet fazla geldi Allah Allah hamurun sertliği yumuşaklığından kaynaklanıyor olabilir bence yani aklıma yatan tek neden o neyse afiyet olsun huri bacım şerbetlerim dolapta durur bir şey olmaz başka bir tatlıda kullanırsınız Fiemanillah:
kusura bakmayın burda yazıp hayatınızda yapmıyorsanız boyle muslumanlık olurmukı müsmülan demek teslım olmak demek kıme tabıkı ALLAH A sen teslım olmuşsun omuş bumuş bunlar bahanne ımanın varmı? güzel ıman en buyuk ımkan.ımanı olanın ımkanı tukenmez.bazı evler var mobılya mağazalarını arındırır elbette boyle demıyorum ıhtıyacımız olanı kullanalım yukarıda bır kardes utanıyorum kuçuk demış EVİM baslı basına hatalı ALLAH IN SANA VERDIĞI RIZK DAN NIYE UTANIYORSUNKI OBUR TURLUDE IMKANI OLAN ELBET GENIŞ EVDE IHTIYACI OLAN ESYALARI ELBETTE KULLANA BILIR BU NEDEN GEREKSIZ OLSUN?KÖTÜ ARAC YOKTUR DOSTLAR KÖTÜ KULLANIM VARDIR SELAMETLE
Elhamdulillah çoğunu hayatımda yapmaya çalışıyorum…
HAMDOLSUN DIYORUM BENDE DIREK SIZE DEĞILDI SOZUM BURDAKI TUM KARDESLERIM IÇIN BIR YORUM CAHIDE BACI SIZ ÇOK GUZEL BIR İŞ YAPIYORSUNUZ BIRTARAFTAN YEMEK TARIFLERI CEKIP ALLAH I ANLATIYORSUNUZ İŞTE DAVET BUDUR ALLAH DAVETETMENIN CEŞITLI YOLLARI VAR ŞU ANDA EN TESIRLISI INTERNET DIYE DUŞUNUYORUM BIR ODAYA KAPAN DUNYAYI DAVET ET OYLE DEĞILMI? DEDIM TEKRAR DIYORUM KÖTÜ ARAC YOKTUR KÖTÜ KULLANIM VARDIR FACE KULLANMAK GUNAHMIKI ŞİMDİ ONU KÖTU KULLANIRSAN GUNAH OLUR BU KONUDA ANLATCAK ÇOK ŞEY VAR BITMEZKI KURAN 23 SENEDE INMİŞ 23 SENE OYLE BIR KAC KELIMEYLE BITMIYOKI.BEN DUYMUYORUM İŞITME ENGELLIYIM DUDAK OKUYUP ILETIŞIM KURUYORUM INTERNET BENIM IÇIN BULUNMAZ NIMET SELEMATLE
son satırlarınıza katılıyorum arkadaşımın evindeki yemek odası 40 bin civarında ve müzelik bu takım çok ca mutfağında ağırlar misafirini bazen ben derim kahvemizi de bari şurada içelim insan görsün derim