Doğal Güneş Kremi

İNSANLIK TARİHİNDE ŞİRKİN BAŞLANGICI

İNSANLIK TARİHİNDE ŞİRKİN BAŞLANGICI

Selamun aleykum ve rahmetullahi ve berakatuhu

Gününüz hayr olsun kardeşlerim. Rabbim hepimize hayırlı bir gün, hayırlı bir hafta geçirmeyi nasib etsin. Amiin.

Kardeşlerim, şirkin insanlık tarihindeki başlangıcını, ilk şirkin nasıl meydana geldiğini, bu insanların hangi konuda hata edip dünyada ilk şirk  fiilini işlediklerini merak ediyor musunuz?

Hani hep deriz ya insan tarihini bilmeli, “Gecmişini bilmeyenler, geleceklerini inşa edemezler.“ diye… Çok doğru ve yerinde söylenmiş birsöz. Mutlaka okumuşsunuzdur. Rabbimizde bize kitabında çeşitli kıssalar anlatır ve insanlığın geçmişi hakkında bilgiler verir, bizden önce yaşamış olan insanların yaptıkları doğrulardan ve yanlışlardan bahsederek “Bunları size ibret almanız için anlatıyoruz.“ der. Işte bugün bizde Kur’an’da anlatılan ve şirkin insanlık tarihindeki başlangıcı hakkında bilgiler veren bir konu işleyecegiz. Çok ibret almamız gereken, üzerinde çokça durmamız ve düşünmemiz gereken bir konu kardeşlerim.

ŞİRK…

Hiçbir şey yaratmaya gücü yetemeyecek varlıkları, her şeyi en mükemmel şekilde yaratan Allah ile eş değer tutma, sadece O’na
yapılabilecek ibadetlerden başkalarınada pay ayırma, en büyük günah, en büyük haksızlık, en büyük haddi aşma… Acaba ilk nasıl ortaya çıkmış? Her zamanki gibi Rabbimizin ayetlerine ve Allah Resulu sallallahu aleyhi ve sellem’in hadislerine bakalım. Acaba bize neler anlatacaklar…

İNSANLIK BAŞLANGIÇTA TEK BİR ÜMMETTİ, YANİ TEVHİD EHLİ İDİ

Allah subhanehu ve teala ilk insan olan Adem aleyhisselam ve eşini yaratıp işledikleri hata sebebi ile yeryüzüne indirerek yaşamlarına orada devam etmelerini sağlamıştır. İnsanlık her geçen gün çoğalarak yeryüzüne dağılmış, böylece asırlar geçmiş ve bu zaman içinde tüm insanlık fıtratlarındaki tevhid inancına bağlı olarak yaşamlarına devam etmiş ve bu konuda hiç bir aşırılığa ve sapmaya yönelmemişlerdir. Bunu bize açıklayan ayetler şöyledir:

“İnsanlar, önceden, tek bir ümmetten başka bir şey değildiler; fakat sonradan ayrılığa düştüler.“ (Yunus Suresi, 19. ayet)

“İnsanlar tek bir ümmetti. Allah (onlara) müjdeleyen ve korkutan peygamberler göndermiş, onlarla birlikte, insanlar arasında, ihtilâf ettikleri hususlarda kendisiyle hükmetmek için hak olan Kitabı da indirmişti.“ (Bakara Suresi, 213. ayet)

Tarih ve siyer kitaplarından öğrendiğimize göre bu süreç yaklaşık on asır sürmüş ve bu süre içerisinde insanlar Allah subhanehu ve teala’nın fıtratlarına ilham ettiği tevhid dini üzere O’na hiçbir şeyi ortak koşmadan yaşamışlardır.

Bu konu hakkında Ibni Abbas radıyallahu anh’dan gelen rivayet şöyledir: “Adem aleyhisselam ile Nuh aleyhisselam arasında on asır vardır.Bu müddet içerisinde bütün insanlık hak olan tek bir şeriat (din) üzereydiler.(Sonra) ihtilaf ettiler. Allah’da müjdeleyici ve uyarıcı nebiler yolladı.” (Buhari tefsiri, Muhammed b.Cerir et-Taberi tefsiri.)

İLK ŞİRK NUH ALEYHİSSELAM DÖNEMİNDE MEYDANA GELMİŞTİR

Kardeşlerim, yukarıda da bahsettigimiz gibi insanlık başlangıçta saf tevhid dini üzere tek millet olarak asırlarca yaşamışlar ve bu zaman
içerisinde Allah subhanehu ve teala’ya hiçbir şekilde şirk koşmamışlardır. Allah’dan başka ilahlar edinip onlara ibadet etmemiş, kabirleri mescid haline getirmemiş, kendisinden bereket umdukları bir ağaç, taş, vs. edinmemiş ve kurbanlarını kendisine adayıp kestikleri bir yatırları hiç olmamıştı. Onlar her yönü ile tevhid akidesinin hüküm sürdüğü bir yaşam içerisindeydiler.

Tabiki insanın ezeli düşmanı olan şeytan insanlığın bu fıtratlarındaki tevhid akidesi üzere yaşamalarından çok rahatsız oluyor, sürekli türlü planlarla onlara yaklaşarak onları saptırmaya çalışıyor, fakat bir türlü başarılı olamıyordu. Ta ki Nuh aleyhisselamın içinde bulunduğu toplumda herkesin cok değer verdiği, saygı ve sevgi beslediği bazı salih insanlar ölene kadar. Salih insanların teker teker ölmesi onları çok  seven bu insanları üzmüş, şeytan bu fırsatı en sinsi bir şekilde değerlendirerek onlara bu zaaflarından yaklaşmış, onlara salih insanlarınheykellerini yapmalarını ve evlerine, ibadet mekanlarına koymalarını bu vesile ile onlari hiç unutmayarak hep yad edip hatırlamalarını fısıldamıştı. İnsanlar da bu salih insanlara duydukları aşırı sevgi sebebi ile şeytanın vesveselerinin farkına varmayarak çok samimi duygularla onları her daim hatırlamak için heykellerini yapmışlardir. Daha sonra bu heykelleri hatıralarını hep taze tutabilmek icin toplantı yerlerine koymuşlardır. Böyle masum bir düşüncenin daha sonra insanlık tarihinde şirkin başlangıcı olacağını malesef hesap edememişlerdir.

Onlar öyle bir hale gelmişlerdir ki, Nuh aleyhisselamın kendilerini tevhid inancına davet etmesine karşı çevrelerindeki insanlara asla

ona uymamalarını, salih insanların isimlerini koydukları heykelleri kasdederek onları kesinlikle bırakmamalarını söylemişlerdir. Bunu

Nuh aleyhisselam’ın kıssasındaki ayetlerden öğreniyoruz. Allah subhanehu ve teala Kur’an’da olayı Nuh aleyhisselamın dilinden şöyle
aktarmaktadır:

“Ve dediler ki: ‘Sakın ilâhlarınızı (saygi duydugunuz büyüklerinizi) terk etmeyin. Vedd’i, Suvâ’ı, Yağûs’u, Ya’ûk’u ve Nesr’i bırakmayın.‘ Böylece birçoklarını yoldan çıkardılar. Sen bu zâlimlerin sadece sapıklıklarını artır.(Nuh Suresi, 23-24.Ayetler)

Kardeşlerim, bu ayetlerde ismi geçen kişiler Nuh aleyhisselam zamanında yaşayan salih insanlardır. Bu salih kişiler vefat ettikten
sonra onları çok seven insanlar şeytanında vesvesesi ile onların heykellerini yapmış ve onların isimlerini koymuşlardır. Bunu Buhari
rahimehullah’ın rivayet ettiği şu hadisden öğreniyoruz.

İbn Abbas (r.a.) diyor ki: “Vedd, Suva, Yeğus, Yeuk ve Nasr, Nuh kavminde yaşıyan salih kişilerin adları idi. Bunlar ölünce şeytan, insanlara bunların hatıralarını devam ettirmek için yaşadıkları yerlere heykellerini dikmelerini ilham etti. Onlar da bunu yaptılar ve diktikleri heykellere onların isimlerini verdiler. Önceleri bunlara tapan yoktu; fakat onları dikenler öldükten sonra zamanla haklarındaki bilgiler ve heykellerin dikiliş gayeleri unutuldu ve insanlar bunlara tapmaya başladılar.” (Buhari Tefsir: 71/3)

İbni Kayyım rahimehullah sahabenin pek çoğunun bunlar hakkında şöyle dedigini nakleder: “Bu salih kişiler öldükten sonra insanlar bunların kabirlerinde ibadet etmeye başladılar. Sonra unutulmasın diye heykellerini diktiler, resimlerini yaptılar. Bir süre sonra bunlara tapmaya başladılar.”

İNSANLIK TARİHİNDE İLK ŞİRKİN GERÇEKLEŞME SEBEBI SALİH İNSANLARA BESLENEN AŞIRI SEVGİDİR

İşte kardeşlerim, insanlık tarihinde ilk şirk bu şeytani senaryo ile gerçekleşmis, insanlar uluhiyetteki şirki, yani Allah’dan gayrına kulluk etmeyi ilk olarak Nuh aleyhisselam döneminde işlemişlerdir. Onları buna sevkeden en büyük etkende salih kimselere karşı temiz, saf, ama aşırı sevgi beslemeleri ve yüceltmeleri olmuştur.
Aşırı sevgi ve bunun sonucu olarak aşırı yüceltme insanları zaman içerisinde öyle bir konuma getirmiştir ki, totemcilik yani putculuk kalplerinde iyice yer etmiş ve salih insanlara şefaat, tevessül (aracı edinme), muhabbet, velayet ve yüceltme şeklinde ibadet etmeye

başlamışlardır. Aynen günümüzdeki örneklerinde çokça gördüğümüz gibi. Halbuki bu fiillerin hepsi sadece Allah subhanehu ve teala’ya yapılması gereken fiilerdir.

Malesef başlangıçda tevhid ümmeti olan bu insanlar, zaman icerisinde şirk ümmetine dönüşüvermislerdir. Bunun sonucunda Allah
subhanehu ve teala Nuh aleyhisselami kendilerine Resul olarak göndermiş ve onlari tekrar tevhide davet etmesini emretmiştir.

İNSANLIĞA GÖNDERİLEN İLK RESUL NUH ALEYHISSELAMDIR

Kardeşlerim, Allah subhanehu ve teala insanların tevhid inancından uzaklaşarak, ibadeti sadece Allah’a has kılmayı bırakıp ortak
koşmalarının sonucunda onları uyarması için kendi içlerinden Nuh aleyhisselamı Resul olarak göndermiştir.

“Andolsun ki Nuh’u elçi olarak kavmine gönderdik. Dedi ki: ‘Ey kavmim! Allah’a kulluk edin, sizin ondan başka ilahiniz yoktur. Doğrusu ben, üstünüze gelecek büyük bir günün azabından korkuyorum.‘“ (Araf suresi, 59. ayet)

“O size, dinden Nuh’a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim’e, Musâ’ya ve İsa’ya tavsiye ettiğimizi şeriat yaptı. Şöyle ki: Dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin. Onları kendisine davet ettiğin şey ise, onlara ağır geldi. Allah, dilediğini kendisine seçer ve yöneleni kendisine ulaştırır.” (Sura suresi 13. ayet)

Allah Resulu sallallahu aleyhi ve sellem’den nakledilen hadiste Nuh aleyhisselam’ın gönderilen ilk Resul oldugu acıkca anlatılmaktadır:
“Kıyamet gününde insanlar şefaat etmeleri için Adem aleyhisselam’a geldiklerinde, o, kendisinin cennetten kovulmasına sebep olan
hatasını zikrederek, şefaat etmeye liyakati olmadığını belirtir ve onlari Nuh aleyhisselama yönlendirerek: ‘Ama siz, Nûh’a varın; çünkü o, yeryüzü halkına Allah’ın yolladığı ilk Resûldür.‘ Bunun üzerine onlar Nûh’a varırlar ve: ‘Sen, yeryüzü halkına Allah’ın yolladığı ilk resûlsün.‘derler.” (Buhari)

Nuh aleyhisselam Kavmini 950 yıl boyunca yüce Allah`ın tevhid dinine, Allah´ın dışındaki şeylere kulluk etmemeye davet etmiştir. Onlarsa ısrar etmiş, kibirlenmiş ve onlardan az bir çoğunluğunun dışında hiç kimse iman etmemiştir. Bundan sonra hepinizin bildigi gibi meşhur tufan hadisesi meydana gelmiş, iman edip gemiye binenler kurtulmuş, Allah’a ortak koşan insanlarda bu tufanda yok olmuştur.

Öyleki bu yok olan insanların içinde Nuh aleyhisselam’ın oğluda bulunuyordu. Peygamber oğlu olması Allah’a ortak koşanların içinde
bulunduğundan dolayı ona hiçbir şey kazandırmamış, Allah subhanehu ve teala tarafından ayrıcalığa tabi tutulmamıştır.

Belli bir zaman geçtikten sonra sular durulmuş ve tüm insanlık için yeni bir başlangıç imkanı sunulmuştur. Ne yazık ki insanlar zaman zaman,dönem dönem aynı hataya tekrar tekrar düşmüş ve Allah subhanehu ve teala kendilerine tevhidi anlatacak ve şirkten sakındıracak, onları Allah’ın azabına karşı uyaracak Resuller göndermiş ve beraberlerinde kitaplar indirmiştir.

BÜTÜN RESULLERİN İNSANLARA GÖNDERİLİŞ GAYESİ TEVHİDTİR

Değerli kardeşlerim, Allah subhanehu ve teala tüm resullerini insanlara tevhidi anlatsınlar ve açıklasınlar diye göndermişdir. Gönderilen her resul muhatabı olan toplumu sadece Allah’a kulluğa davet etmiş ve O’na şirk koşmaktan sakındırmışdır.

“Andolsun ki biz, ‘Allah’a kulluk edin ve Tâğut’tan sakının‘ diye (emretmeleri için) her ümmete bir resul gönderdik. Allah, onlardan bir kısmını doğru yola iletti. Onlardan bir kısmı da sapıklığı hak ettiler. Yeryüzünde gezin de görün, inkâr edenlerin sonu nasıl olmuştur!“ (Nahl Suresi, 36.Ayet)

Allah subhanehu ve teala, son resul olan Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e hitaben söyle buyurmaktadır:

“Senden önce hiçbir resul göndermedik ki ona, ‘benden başka ilâh yoktur; bu itibarla bana ibadet edin‘ diye vahyetmiş olmayalım.“ (Enbiya Suresi, 25.Ayet)

Bu ayeti kerimede Rabbimiz ilk resul Nuh aleyhisselam’dan son resul Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme kadar gelen tüm resullerin insanlara tevhidi anlatmak için gönderildiğini açıkca belirtmektedir. Bu hususu bize anlatan diğer ayetlerede bir göz atalım:

“Muhakkak ki, biz Nuh‘u kavmine (resul ) olarak gönderdik. Nuh kavmine şöyle dedi: ‘Ey kavmim Allah ‘a ibadet edin, zira sizin için ondan başka ilah yoktur.‘” (A’raf Suresi, 59.Ayet)

“Ad kavmine de kardeşleri Hûd’u (gönderdik). O dedi ki: ‘Ey kavmim! Allah’a kulluk edin; sizin O’ndan başka ilahınız yoktur. Hâla
sakınmayacak mısınız?‘” (A’raf Suresi, 65.Ayet)

“Semûd kavmine de kardeşleri Salih’i (gönderdik). Dedi ki: ‘Ey kavmim! Allah’a kulluk edin; sizin O’ndan başka ilahınız yoktur.‘” (A’raf Suresi, 73.Ayet)

“Medyen’e de kardeşleri Şuayb’ı (gönderdik). Dedi ki: ‘Ey kavmim! Allah’a kulluk edin, sizin ondan başka ilahınız yoktur.‘“ ( A’raf Suresi,
85.Ayet)

Ayetlerdende açıkca anlaşıldığı gibi kardeşlerim, insanlığa gönderilen tüm resullerin tek gayesi Allah’a ortak koşmadan ibadet etmeye
çağırmak, yani tevhidi gerçekleştirmek olmustur. Allah subhanehu ve teala göndermiş oldugu resullerle birlikte indirmiş oldugu kitaplarda da ana tema olarak hep tevhitten bahsetmiştir. Resullerle birlikte, kitaplarında indiriliş gayesi insanların zihinlerine ve gönüllerine tevhid inancının yerleştirilmesidir.

TEVHİDTEN MAKSAT ALLAH’IN VARLIĞINI BİLMEK DEĞİL, ONU İBADETTE BİRLEMEKTİR

Allah Resulu sallallahu aleyhi ve sellem “ İhlas suresini okumak, Kur’an’ın üçte birini okumaya denktir.“ (Müslim, Buhari) buyuruyor: ihlas suresinin neden Kur’an’ın üçte birini okumaya denk oldugunu böylelikle daha rahat anlayabiliriz. Çünkü ihlas suresinde Allah subhanehu ve teala kendi özelliklerinden ve bu özelliklerindeki tekliğinden, benzersizliğinden bahsetmektedir. Böylelikle kendisinden başka ibadeti hak eden hiçbir ilah bulunmadığını ilan etmektedir.

Allah Resulu sallallahu aleyhi ve sellem’de insanları Islam’a davet etmeye başlamasından itibaren 13 yıl sadece Allah’ın birlğine, yani
ibadeti hak eden ilahın tek olduğuna, başka ibadeti hak eden gerçek ilah bulunmadığına, Allah’tan başka ilah edinilenlerin hiçbir güce sahip olmadıklarına vurgu yapmıstır.

Tevhidden maksat Allah’ın zatının var olduğunu, yani rububiyyetini anlatmak degildir. Tüm insanlık bunu zaten bilmektedir. Tevhidden maksat var olduğunu bildikleri, kabul ettikleri varlığı ibadette “tek“ kabul etmektir.

insanlık tarihi boyunca şirk genellikle hep uluhiyyet yani (varlığını bildikleri ve kabul ettikleri) Allah’a ibadet etme noktasında gündeme gelmiş, bildikleri ve kabul ettikleri Rablerine ibadet etme noktasında insanlar ya umursamaz bir tavır içinde olmuşlar, ya da O’na ortaklar icad ederek ibadet etmislerdir.. Aynen günümüzde de olduğu gibi.

Kardeşlerim, toplumumuza baktığımızda insanlık tarihi boyunca çokta bir şeyin değişmediğini malesef üzülerek görmekteyiz. “Tarih
tekerrürden ibaret“ gerçekten. Rabbimiz bize merhameti sebebi ibret alıp aynı hatalara düşmememiz için kitabında geçmis ümmetlerin
başına gelenlerden tek tek bahsettiği halde, resulleri vesilesi ile bizden nasıl bir kulluk istediğini apaçık bir şekilde açıkladığı halde, biz
ya Kur’an’ın içeriğinden haberdar olmadığımız, ya da Kur’an’ı basiretle okumadığımız yani şartlanmıs bir bilinçle okuduğumuz için, aynı hatalara aynı şekilde hatta daha da ileri seviyede düşüyoruz. Bunu bazen aynı atalarımız gibi salih insanlara aşırı sevgi besleyip yücelterek, bazen totemcilik ruhunun kalplerimizde yerleşmesine izin vererek, bazende Rabbimizden hakkında hiçbir bilgi gelmediği halde çok çeşitli şeylere kutsallık atfederek yapıyoruz.

Çevremize baktığımızda her gün şirkin çesitli versiyonlarına şahit oluyoruz. Yücelttikleri insanların resimlerinden feyz alanları, onların resimlerinden ve eşyalarından bereket umanları, şifa isteyenleri ve türlü şirk çeşitleri ortaya çıkaranları, Allah’ı sever gibi totemleri sevip saygı gösterenleri, kabir seyahatleri düzenleyenleri, kabirlere karşı namaz kılmakta hiç bir beis görmeyenleri üzüntü ile seyrediyoruz. Bu kardeşlerimizi uyarmaya çalıştığımızda da hep aynı cevapla karşılaşıyoruz:

“Biz bunlara, sırf bizi Allah’a yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz.” (Zümer Suresi, 3.ayet)

Kardeşlerim, Rabbimiz tarihten ders almayı, aynı hataları tekrar tekrar yapmamayı, amellerimizin tümünden şirki temizleyebilme bilincini kazanmayı bize nasip etsin. Amiiin.

“Artık kim Rabbine kavuşmayı ümit ediyorsa salih amel işlesin ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak koşmasın.” (Kehf suresi, 110. ayet)

İbadete layık tek ilah olan Allah’a emanet olun…

Saliha Yıldız

Comments are closed.

Bir Yorum Bırakın :)

  1. Aleykum selam ve rahmetullahi ve berekâtuhu Saliham,Allah razı olsun ayetlerle ve yazılarınla bi,zleri aydınlattığın için.Rabbim ilmini arttırsın kardeşim amiin.Rabbim hepimizi öğrendiğimiz bu ilimle amel etmemizi nasip eylesin amiin.
    Ebû Hureyre(r.a.)’dan,Hz.Peygamber(s.a.v.):”Yedi helâk edici şeyden kaçınınız.”buyurdu.Oradakiler:”Ey Allah’ın Rasûlü bunlar nelerdir?”dediler:”Allah’a ortak koşmak,sihirle uğraşmak,ölümü hak eden hariç Allah’ın yasaklamış olduğu cana kıymak,faiz yemek,yetim malı yemek,düşmana hücum sırasında geri kaçmak,namuslu ve hiçbirşeyden habersiz mü’min kadınlara zina iftirasında bulunmak.”buyurdu.(Sahîh-i Bûhari No:1199)

    1. Saliha Yildiz says:

      Amiiin. Allah sendende razi olsun Belginim.

  2. Selamün aleyküm Saliha abla, yine can alıcı bir konuda çok aydınlatıcı ve düşündürücü bir yazı olmuş.Allah razı olsun, benimde en çok kıvrandığım şey doğru bildiğimiz yanlışlar konusudur.Bunlar öyle yerleşmiş ki,aslını öğrendiğinizde anlatabilmek ciddi mesele oluyor.Sık sık yüreğimin ta derinlerinden içim sızlayarak, keşke diyorum Allah tarafından bir mucize olsa da doğrularla eğriler birbirinden bir çırpıda ayrılıverse.Sapla saman ayrışsa,hak ve hakikat gün gibi ortaya çıksa ne olurdu…
    O kadar aç ve susuz hissediyorum ki kendimi, islamın o katışıksız saf haliyle yudum yudum yaşanmasına.Bu aralar sıklıkla bunun yaşanabileceği bir yer var mıdır diye zihnimi zorluyorum.Eşimin işi dolayısıyla eğreti bir düzen içindeyiz şuan.Henüz kendi düzenimizin olmayışı ve kendimi içinde bulunduğum ortama ait hissetmemem(her yönden,bilhassa manevi boyutta) ruhumu kıvrandırıyor.Bu yaz bir düzen oluşturma niyetindeyiz.İşte tam da bu noktada, yukarda bahsettiğim özlemini çektiğim bir yaşam alanı arayışı içersindeyim.Var mıdır böyle bir yer?
    Diyeceksiniz ki, o yer senin içinde…Ama ben dışımda da olsun istiyorum.Yani öyle bir yer olmalı ki, kendimi saf kaynaktan yeniden inşa etmeme ciddi katkıları olabilsin.Bu süreçte öğrendiklerimi kösteklemeden, destekleyerek yaşamama imkan versin.Kendimi ifade edebileyim,anlaşılayım ve anlatılanlarla beslenebileyim…
    Ahhh ah! Ne olur böyle bir yer olsa. Hele çocuklarımı kire pisliğe bulaştırmadan(bidat,hurafe,şirk) islami donanımla yetiştirme noktasında ”bu yer”e olan özlemim kat kat daha artıyor.
    Samimiyetle soruyorum size, y.içi-y.dışı bu tabloya uyan bildiğiniz bir şehir-ülke varsa Allah rızası için tavsiye edin bana.Eşimin işi için oralarda nasibimizi arayalım,olur da rabbim nasib eder buluruz kim bilir…

    1. Saliha Yildiz says:

      Aleykum selam ve rahmetullah Hicran kardesim, cok güzell temenniler yaziya dötükleriniz ama ayni zamanda da gerceklesmesi zor temenniler. Tabii Rabbimizin buna güc yetiremeyeceginden degil elbette, O istese herkes iman ederdi ama intihanin geregi böyle olmasi gerekiyor.
      Yasadigimiz toplumdaki yanlislari biz degistirme gayreti icinde olmazsak, cocuklarimizda bu yanlislarla ugrasmak ve zaman harcamak zorunda kalir. Oysa biz cocuklarimiza daha saf bir islam anlayisi, daha tevhidin hüküm sürdügü bir ortam birakmak icin gayretli olmaliyiz. Onlar daha farkli konularla mesgul olmali, ilimde derinlesmeli diye düsünüyorum.
      Hicran kardesim, Saf duru Islami yasayabilecegim bir yer varmidir diye sormussunuz. Belki size cevabim cok genel gelecek ama bu konuda yeteri kadar tecrübesi olmus biri olarak size sunlari tavsiye edebilirim.
      Öncelikle evet, kendimizi buraya ait hissetmeyisimiz cok normal. Cünkü zaten Rabbimiz bizi dbu ünya icin degil, ebedi alem icin yaratmis.
      Sizin sordugunuz gibi bir yer mutlaka vardir yeryüzünde kimbilir? Ama kardesim bizim görevimiz bunu aramak yerine bulundugumuz ortami öyle yapmaya calismak olmali. Bu isin bir yönü. Diger yönü ise inanin belki ortam olarak daha olumlu ortamlar vardir, ama sunu iyi bilmemiz gerekir ki, hic bir ortam mükemmel degildir. Her ortamin avantajlari ve dezavantajlari bulunmakta. Bizim cok samimi duygularla arzu ettigimiz sey bizi helaka sürükleyebilmekte. Düsünün mekke döneminde hic münafik yokken müslümanlar arasinda, medine döneminde münafiklar türemisdir.
      Biz her zaman Rabbimizden bizim icin hayir murad etmesini, hayri bize kolaylastirmasini istemeliyiz. Hayrinda ne oldugunu ancak o bilir.
      Sabredin kardesim, sizin istediginiz gibi bir yer ancak cennet olabilir. Rabbim hepimize oraya girmeyi kolaylastirsin. Bizi burda bulusturdugu gibi orda da bulustursun. Amiiin.

  3. Mehtapabla says:

    Cahidem iyi aksamlar canim. Bu aksam Saliha cigim beni aradi telefonda tanisip sohbet ettik cok memnun oldum ve sevindim. Allah razi olsun .
    Saliha cigim seni ve aileni Allaha emanet ediyorum.Tekrar görüsmek ümidiyle canim.

    1. MaşaAllah ne güzel olmuş Mehtap ablacım. Rabbim yüzyüze de görüşmenizi hayırlısıyla nasip eylesin.

      1. Mehtapabla says:

        Amin kardesim.Senin vesilenle cok iyi arkadaslarla tanistim.InsaAllah diger arkadaslarlada bir gün tanisiriz.

      2. Saliha Yildiz says:

        Senin vesilenle Cahidem. Rabbim vesile oldugun bu güzellikler icin senden razi olsun. Sana cok gipta ediyorum bazen. Eee hayirda gipta etmek caiz öyle degilmi? Rabbim bizi haset etmekten korusun. Amiiin.

        1. Canımsın bende sana, ilmine gıpta ediyorum doğrusu. Ama övmek boğazlamaktır. Bu yüzden övgülerimi kendime saklıyorum..:) Rabbim ilmini artırsın. Güzelsin, daha da güzelleştirsin kardeşim…

        2. Aynen Cahide abla :)..Saliha ablayla senin hakkındaki düşüncelerim bana kalsın size manevi olarak zarar vermek istemem..Çok seviyorum sizleri..

    2. Saliha Yildiz says:

      Allah sendende razi olsun Mehtapablam. Bende cok memnun oldum. hayat dolu sesin bana ayri bir enerji katti. Rabbim bu canliligini daim kilsin. Sende Allah’a emanet ol Mehtapablam. Selametle..

      1. Arzu KC says:

        Cahide abla sayende Saliha ablanın püsküllüsü oldum :))

        1. Aman canım sıkboğaz edip çok yorma benim kardeşimi..:)

  4. Sayın Cahide hanım, yazdıklarınızın gölgesinde Maide 35. ayeti bana açıklarsanız sevinirim, aydınlanmış olurum. Teşekkürler..

    1. Pazartesi yazılarını Saliha Yıldız kardeşimiz yazıyor. Yani bu yazı da bana ait değil. Maide 35.ayet, “İlle de ben Allah’la arama birilerini koyacağım, dualarımda ille de birini aracı yaparak Allah’tan isteyeceğim” diyenlerin çarpıttığı bir ayet. Ben bu ayette anlatılan yol, vesile aramayı ibadetlerle, dualarla, salih amellerle Allah’a ulaşmaya çalışın diye anlıyorum. Daha doğrusu, güvenilir kaynaklardan böyle öğrendim.

      İbn-i Kesir’deki uzunca açıklamadan kısa bir kesit şöyledir:
      Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

      “Ey iman edenler! Allah’tan korkun. O’na (yaklaşmaya yol) vesile arayın ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz” (el-Maide, 5/35). İbn Cerîr, âyeti şöyle tefsir eder; “O’na vesile arayın” yani “onu hoşnud edecek ameller işleyerek ona yaklaşmayı dileyin” (Tefsir’üt-Taberî, VI/226).

      Hafız İbn Kesir de şunu kaydediyor: “O’na vesile arayın” İbn Abbas (r.a)’dan “yaklaşma” diye nakledilmiştir. Mücahid, Ebû Vail el-Hasen, Katâde, Abdullah b. Kesîr, Südd”ı, İbn Zeyd ve daha bir çok kişi aynı görüşü paylaşıyor. Katâde ayeti şu şekilde tefsir eder: O’na boyun eğerek ve onu hoşnud edecek ameller işleyerek ona yaklaşın. Mezkûr imamların söylemek istedikleri de budur ve bu konuda müfessirler arasında herhangi bir görüş ayrılığı yoktur (İbn Kesir Tefsîr, II, 53)

      Rabbimiz hen an Hay ve Kayyum iken, her an bize bizden yakın iken, neden hâlâ ölümlü insanlardan fayda umalım ve onları Allah’a ulaşmak için vesile kabul edelim ki?

    2. Saliha Yildiz says:

      Evet yazi bana ait Deniz hanim. Yazida aciklanmaya calisilan sekilde bir cok tasavvuf ehlinin iddia ettigi gibi sahislar ile vesile aramanin kesinlikle caiz olmadigi rahatlikla anlasiliyor. Hatta bunun sirk oldugu acikca belirtiliyor. Iyice aydinlanmak istiyorsaniz yaziyi tekrar okumanizi tavsiye ederim.

      1. Peygamber, velî, şehid ve bildikleri ile amel eden imanlı âlimler ve kâmil mü’minler gibi Allah’ın müsaade ettiği, rızasına mazhar olmuş, nezdinde bir değer ve yakınlığa erişmiş kimselere şefâat etme izni verilebilecektir (el-Bakara, 2/255; Yûnus, 10/3; Meryem, 19/87; Tâhâ, 20/109; ez-Zuhruf, 43/86). Allah isterse istediğine şefaat yetkisi verir..Alimlerle vesile aranmıyor tasavvufta Allahın izniyle Allah için bir Allah dostuna intisap ediliyor…lütfen eleştirmeden, yargılamadan önce Tasavvufu okuyalım, araştıralım sadece Allah için..

        1. Saliha Yildiz says:

          Biz kimseyi körü körüne elestirmiyoruz kardesim. Dinimizi ögrenmek icinde dinimizee alternatif gibi sunulan tasavvufu okumamiza gerek yok. Biz kitabimizi ve O’nun aciklamasi olan sünneti okuyoruz. Bu bize yetiyor. Sünnet kendisine yetmeyenler alternatifler arayip okuyabilirler. Ama bilsinler ki, Bu Allah subhanehu ve teala tarafindan asla kabul görmeyecektir.
          Sefaat vardir, Allah subhanehu ve teala diledigine safaat hakki verecektir. Ama bu ahirette olacaktir. Yani kimin kime sefaat edecegi o gün ögrenilecektir. Allah resulu sallallahu aleyhi ve sellem kizi Fatimaya dahi kendini atesten satin almaya bak! halasi Safiyyaya kendini atesten satin almaya bak diyor. Bana intisap edin ben sizi kurtaririm demiyor. Bunlari anlamak bu kadarmi zor kardesim?
          Allah’in izni ile Allah dostuna intisap ediliyor diyorsunuz. Peki:
          1. Bir kisinin Allah dostu oldugunu nasil anliyorsunuz?
          2. Allah’in buna izin verdigini neye dayanarak söylüyorsunuz?
          3. intisap denilen sey ne? ne ise yariyor?
          Lütfen bunlari aciklarmisiniz?

        2. Hanımeli says:

          tasavvufu kim dinin alternatifi olarak sunuyor? !!!

        3. Saliha Yildiz says:

          Dinden olmadigina göre (ki olsa kuran ve sünnette bulunur) ancak dine alternatif olabilir. Siz daha iyi bilirsiniz kimin sundugunu..
          Bence bunu soracaginiza tasavvuf hakkinda sordugum sorulara cevap verebilirsiniz.

        4. Hanımeli says:

          sinirlenmeyelim salihacigim.. sakin ve seviyeli devam ediyoruz elhamdulillah. …

          bu arada cahide hnm size de teşekkür ederim.. boyle seviyeli bir tartışma ortami icin….

          ….
          bir kere anlasamadigimiz yer tasavvufun kuran ve sunnetten ayri olmadigi…
          ben ilmi delil getirmiyorum size, pratikteki delillerimi sunuyorum. cevap vermiyorsun saliha… elbette yanlus uygulamalar vardir. senin etrafinda yanlis yssayanlar oldugu gibi bizim de vardir.
          fakat pek cok buyuk alim var asirlardir tasavvufu yasayan.. ilmî ustunlukleri asla tartisilmaz bu alimlerin. bilerek yasiyorlardi herseyi.. bu mubarekler musrik mi degil mi senin dillendirdigin tevhid akidesine gore?

          esad cosan, mahmud sami ramazanoglu, gonenli mehmed efendi, yasayanlardan misal olarak osman nuri topbas birer musrik mi?
          ….

        5. Saliha Yildiz says:

          Bak kardesim dini yasarken bizim ölçümüz delillerdir. Bu delillerin Kuran ve Sünnete olan uygunlugudur.
          Biz dinî yaşarken şahısları ölçü almamalıyız, alamayız. Çünkü Allah Resulunun disinda hickimse masum değildir. Sahabe bile. Sahabe adildir sadece. Bize dini aktaran insanlar oldugu icin.
          Ve Allah Resulunun hadislerinde haber verdigi hayirli üc nesil var.
          Bundan sonraki insanların yaptıkları ne kadar Kuran ve sünnete uyuyorsa o kadar deger verir ilminden faydalanırız. Uymuyan yerlerde de onlara uymaz Kuran ve Sünnete uyarız. Hiçkimse ve hiçbir sahsı Kuran ve Sünnetin önüne gecirmeyiz. Çünkü hiçbir sahis Allah’tan ve Resulunden daha degerli ve vazgecilmez degildir.
          Bu sebeple kardesim saydığın sahısların durumlarını en iyi bilen Rabbimdir. Ben kadi degilim. Kimsenin kalbini yarip bakma imkanınada sahip degilm. Rabbim belki onları mazur görecek ama kendilerine gelen bunca ilimden sonra onları hatalarında körü körüne takip edenleri affedermi bilemem.

  5. Sevdenur91 says:

    amin! beni bilen bilir.çok güzel doğru ve manidar bir yazı olmuş saliha abla.kalemine yüreğine sağlık.Allah razı olsun.

    1. Saliha Yildiz says:

      Amiin kardesim. Ecmain.

  6. Arzu KC says:

    SelamunAleykum ellerine sağlık sağlık Saliha Ablacığım.. Neydi doğru Tektir …

    1. Saliha Yildiz says:

      Evet Arzucum. Dogru tektir ve o da Kur’an ve sahih sünnettir. Bunlarin haricindeki her sey reddedilmistir. Ve asla Allah subhanehu ve teala tarafindan kabul görmeyecektir.

  7. Selamun Aleykun, elnize saglik guzel bir yazi.
    Ama her yazilianin sonunda tarikatlarin( cemaatlerin ) dinde olmadigi ve sirk oldugu bir sonuc cikiyor. Bu buyuk bir vebal altina giriyo kanimca .Nasil biz sizi ve Cahide kardesimizi seviyoruz dini bakimdan bilgimizi artiriyoruz. Onun gibi seyhleri de( tabiki sapik inansta olanlari degil) muritlerinin sevmesi saygi duymasi gayet normal .selametle

    1. Nebevi sünneti ihya etmeye çalışan Kur’an âlimlerine kimsenin bir şey dediği yok …amaaa, şunu şu kadar çekeceksin ,bunu bu kadar yapacaksın ,sormayacaksın ve dahi sorgulamayacaksın diyen, gördüğü rüyalarla, yaşanıp yaşanmadığı belli olmayan menkıbelerle insanları uyuşturmaya çalışan şahıslara prim vermeyelim lütfen …Allah Subhanehu Teala kullarına zulmetmez …ve de aklını kullanmayanın üzerine pisliği boca eder ,ben söylemiyorum Kur’anda yazıyor 😉

    2. Saliha Yildiz says:

      Aleykum selam ve rahmetullah Gulcan kardesim, lütfen yaziyi tekrar okuyun ve benim asla hicbir cemaatten, sahisdan bahsetmedigimi daha iyi farkedeceksiniz. Ben yazimda sadece sirk fiilerinden ve tarihdeki baslangicindan bahsettim. Bu sonuca demekki siz okuduklarinizdan kendiniz vardiniz.
      Aslinda Gulcan kardesim, simdiye kadar bildiklerimizi, bize ögretilenleri, dogru kabul ettirilenleri, bizim öyle zannettiklerimizi bir tarafa birakabilsek, ne kadar kolay kabullenebilecegiz Allah resulu’nun getirdigi katisiksiz dini. Sizin bu tesbitiniz bana bunu düsündürdü acikcasi.
      Gülcan kardesim, gelin fitratiniza kulak verin, vicdaninizin sesini dinleyin. Bunu samimi, sartlanmadan yapin. Bakin göreceksiniz o size bildiklerinizin tersine seyler söyleyecek. Yani ayet ve hadislerin söylediklerini. Zaten yazida da bunlardan baska bir sey yok ki. Sadece yazinin sonunda toparlama babindan benim kurdugum bir kac cümle var. Bunuda sadece bazi kardeslerimizin somut örnekler istemesinden dolayi yapiyorum. Yoksa yukaridaki ayet ve hadisler zaten meseleyi olanca acikligi ile ortaya koyuyor.
      Gülcan kardesim, bize birbirimizi sevmemizi Rabbimiz emrediyor. Birbirimizi sevmedikce cennete giremeyecegimizi bize Resulu haber veriyor. Ama bu sevgi Allah’a karsi gösterilmesi gereken tazimin önüne gecerse o zaman bu sevgi degil, Nuh kavminde de oldugu gibi sirk oluyor. Sirke götüren etken oluyor. Bizim bunlari ayirdetmemiz gerekir.
      Her insanin kendisine sevgi ve saygi duydugu birini özel görmesi dogaldir. Bu insanin dogasinda vardir. Ama bu onlari kusursuz görerek, hatadan uzak olduklarini düsünerek, onlari hak etmedikleri sekilde yüceltmeye sebebiyet vermemelidir.
      Rabbimiz bunu bize yasaklamis ve söyle buyurmustur: “İnsanlar içinde bir takım kimseler de vardır ki, Allah’tan başkasını O’na ortak edinip, onları, Allah’ı sever gibi severler; gerçi iman edenlerin Allah’a olan sevgileri çok daha kuvvetlidir; fakat o zulmedenler, (sirk kosanlar) azabı görürken, bütün kuvvetin Allah’a mahsus ve Allah’ın şiddetli azâb sahibi olduğunu bir bilseler.” (Bakara,165)

    3. Kaleminize sağlık Saliha Hanım…
      Nurettin yıldız hocanın Tarikat dünyası Adlı videoyu dinleyiniz sorunuza cevap burada da var gerçekten merak edenler hakikatleri öğrenmek isteyenlere…
      http://hayatrehberi.sosyaldoku.com/tarikatlarin-dunyasi/#tabs-1917-0-0

  8. Yazilarinla bizleri bilgilendirdigin icin
    Allah senden razi olsun salihacim.

    1. Saliha Yildiz says:

      Amiin kardesim. Ecmain.

  9. Kafamdaki bazı soruların netleşmesine vesile olduğunuz için Allah razı olsun. Cemaatçilik olayları beni hep düşündürmüştür. Liseden beri sorguluyorum, arıyorum. Farklı ortamlara da girdim, gözlemledim ancak hep etrafımdaki insanların o cemaatin lideri dedikleri kişilere aşırı bağlılıklarını gördüm. Ben neden samimi değilim böyle? Acaba ben de mi birşey var? Ben neden bu insanların adını duyunca heyecanlanıp, onlara aşırı bağlılık gösteremiyorum diye kendimi bile suçladım. Bir yere, birilerine bağlı olmak hep ters geldi bana. Tartıştım da bu konularda. Ama malesef işin içinden çıkılmıyor. Anladım ki yazınız vesilesiyle, boş yere aranmışım. Herşey apaçık ayetlerde ve hadislerde mevcut. Asıl kızdığım nokta nasıl olur da ortam arayacağıma Kur’an-ı Kerim’i aramamışım. 🙁 Malesef öyle karışık zamandayız ki; insanlara mutlaka bir cemaate girmesi dayatılıyor. Benim gibi giremeyenlerin de o ortamlardaki saygınlığı bir anda bitiveriyor… Bir de en çok kızdığım nokta cemaatlerin birbirlerini kötümesi. Çoğu kez şahit olduğum bu durumda ayrı bir rahatsızlık sebebi. Ne diyeyi Mevla tüm ümmeti Muhammede hidayet ihsan etsin, şirkten, bölünmekten korusun, bir çatı altında birleşmemizi nasip etsin….

    1. Saliha Yildiz says:

      Amiin Umman kardesim. Rabbim hepimizden razi olsun. Faydam dokunabildiyse ne mutlu bana. Düsüncelerinizi ve icinde bulundugumuz durumu öyle güzel ifade etmissinizki, yazilarinizi okuyunca benimde ayni seyleri hissedip yasadigim zamanlar geldi hatirima. Subhanallah, fitratinin sesini dinleyen müslümanlar demekki hep ayni durumlari yasiyor.
      Insanlarin durumu bazen insanin kendi ile celiski icerisine girmesine sebep olabiliyor. Sahip oldugumuz bu fitrati ve düsünceyi ilimle beslemedigimizde bunu daha cok yasiyoruz. Eger bu düsüncelerinizi ilimle besler, Allah ve Resulu’nun bize aktardigi saf ve apacik dini ögrenmek icin gayret sarfederseniz dünyada tek basinada kalsak bizi kimse süpheye düsüremeyecektir Allah’in izni ile.
      Kardesim, ayet ve hadislerde uymamiz emredilen ve tesvik edilen cemaat kavrami malesef toplum tarafindan cok yanlis anlasilmaktadir. Bize uymamiz emredilen cemaat Kur’an ve sünnet üzere yasayan müslümanlardir. Bu gün herkes Kur’an ve sünnet üzere yasadigini söylemekte ama malesef icinde bulundugu islami yasantinin Kur’an ve Sünnetle bir cok celiskileri bulunmaktadir. Herkes bu söylemi kullanip kendi hocasina, kendi cemaatine, kendi benimsemis olduklari kitaplari okumaya cagirmaktadir.
      Dini istilahdaki cemaat kavraminda; Allah Resulu’nun ve sahabesinin inanip amel ettigi gibi inanip amel edenler kasdedilmektedir. Ve daha sonra imanda ve amelde onlarin yolu üzerine bulunanlar kasdedilmektedir. Yani Islam’da cemaatten ve cemaate uymaktan kasit insan kalabaliklarina uymak degildir. Dogru yol üzere bulunmaktir. Bunun icin Ibni Mes’ud radiyallahu anh ” Allah Resulu ve ashabanin yolu üzereysen tek basinada olsa bir cemaatsin” buyurmustur.
      Aslinda kardesim, davet ve cagri asla isimlere, sahislara ve kitaplara olmamalidir. Davet ve cagri sadece Kur’an ve sünnete yapilmalidir. Birlik ve beraberlik ancak bu sekilde saglanabilir.
      Rabbimiz ayetinde “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin!” diye emretmisken, bu gün müslümanlarin hali ortada. Parca parca olmanin önüne gecemeyince bu durumlarini mesrulastirmak icin “ihtilafda rahmet vardir” hadisini uydurmuslardir.
      Ihtilaf asla rahmet degildir. Ihtilaf Dinimizde kötülenmis, zemmedilmis ve yasaklanmistir. Birlik olma, bölünmeme bize emredilmis ve tesvik edilmistir. Müslümanlar bu birligi ancak kitap ve sünnete uymakla gerceklestirebilirler. Bunun tek caresi budur. Rabbim bizi kitabina ve Resulu’nun sünnetine uyanlardan kilsin. Sizede saf dinini yasamada kolaylik ve basiret versin kardesim. Amiiin.

  10. peygamberimizin hattıvasat emri her derdin ilacı sanki….

    1. Saliha Yildiz says:

      Bu ümmetin en büyük özelligi vasat ümmet olmaktir Huri kardesim. Seytaninda bu ümmet üzerindeki en büyük oyunu, ya asirikla, ya da lakaytlikla orta yoldan bu ümmeti uzaklastirmaktir. Ne mutlu orta yolu tutturabilenlere..
      Rabbim bizi onlardan kilsin. Amiin.

  11. selamun aleykum salıha ablacım buguzel yazın ıcın coj tskler.Allah razı olsun.lakın yazının sonunda gordugum bı satır cok kafama takıldı.”Yücelttıklerı ınsanların resımlerınden feyz alanlar…”
    salıha ablacım benım cocuklugum Süleyman Hılmı Efendının Kuran kurslarında gectı.bu cemaate daır bı bılgınız warmı bu cemaatın rabıta’sı hakkında bı bılgınız warmı?bu rabıta denılen eylem yukarıdakı gıbı şirkemı gırıyor.?

    1. rukiyeee says:

      mervecim bende suleyman hilmi tunahanin cemaatinde buyudum rabita aldim.nurcularada katilirim arada sirada,zaten mahmut efendinin cemaatine mensup kisilere gelin geldim:) anliycagin baya bi cemaat gordum.suleyman hilmi cok buyuk bir alimdir.allah dostudur.rabita da onemli bir ibadet unsurudur.hic sirke girermi.

      peygamber efendimizden bu yana silsileyle gunumuze kadar gelmistir.ilk rabitayi yapan peygamber efendimizdir.ama yanlis anlasilmasin.hani derler ya kimi hocalar dua ettiginizde kendi buyuk alimlerinin resimdeki gozlerine bakarak etmelerini, yok duamiz kesin kabul olurmus(kesssin sizde duymussunuzdur)o dogru degil insanin direk allah a yonelmesi lazim resimler yada bizde olmasada putlara bakarak degil.abartmamak lazim.bende sahsen duydugum icin bilirim.saliha ablaminda solemek istedigi budur diye dusundum

      1. Bence kardeşimizin sorusuna en doğru cevabı inşaAllah Saliha hocamız verecektir.

      2. 🙁

      3. Saliha Yildiz says:

        Rukiye kardesim, rabitanin önemli bir ibadet unsuru oldugunu söylemissiniz. Allah resulun’den bu yana silsile seklinde geldiginden bahsetmissiniz.
        Kardesim, sizde takdir edersinizki ibadet konusu mevzubahis oldugunda bir seyin ibadet olmasi icin Kur’an ve Sünnetten delil olmasi gerekir. Yoksa herkes kendince ibadet sekilleri ortaya atar ve bunlari kontrol etmek zorlasir.
        Bu sebeple bir seyin ibadet oldugunu söyleyebilmemiz icin ayet veya sahih hadisden delil getirmemiz gerekir. Bunlardan delil getiremedigimiz sürece söylemlerimiz iddiadan öteye gecmez. Bizler iddia eden degil, iddialarimizi ispat eden kimseler olmaliyiz. Sizinde bu iddialarinizi ispatlayacak sahih bilgileriniz varsa lütfen bizimle paylasirmisiniz?

        1. ibadetmi ? ben rabıtayı feyz alma kalbini kirini temizleme olarak biliyorum.sana şeyhinden gelen nur olarak biliyorum yanlış mı anlamışım.??? bir şeye bidat demek için onun ibadet olarak görülmesi gerekmezmi? mesela mevlid kandilline de bidat deniyor ve sevap umulmadan yapılıyor o zamanda mı bidat olur?peygamber efendimiz pazartesi günleri dogdugum gün diye oruç tutarmış böyle duymuştum.yanlış ım varsa aydınlatırmısın saliha ablam.

        2. rukiyeee says:

          saliha hanim ibadet derken namazi kastetmedim.duzeltmeniz icin saol.yanlis cumle kurdum sanirim.bu bir tefekkur aracidir.onemli derkende peygamber efendimizde uygulamistir.sirk veya gunah olamaz!

        3. Saliha Yildiz says:

          Rukiye kardesim, ibadet sadece namaz degildir ki. Ibadet bizim hayatimizin her anini kapsayan bir kavramdir. Zaten böyle carpik bir ibadet anlayisimiz oldugu icin bugün bu hatalarin icindeyiz. Bu gün toplumumuz Allah’dan baskasi icin namaz kilmadikca kendisinin sirk icinde olmadigini düsünüyor. Öncelikle bizim bu düsünce bicimini degistirmemiz gerekir. Ibadet ayni namaz gibi dua etmektir. Yardim istemekdir. Siginmaktir. saygi duymaktir. Sevmekdir. Bunlarin hepsi ibadettir. Rabbimiz tüm bu hususlarda hangi ölcülere dikkat edecegimizi bize en ince ayrintisina kadar aciklamistir.
          Rabita ile neyi tefekkür ediyorsunuz, yani düsünüyorsunuz kardesim?
          Sirk ve günah olamaz demek icin bunu ispat etmemiz gerekir. Allah Resulu’nun bunu yaptigina dair lütfen sahih bir delil getirirmisiniz?

        4. Saliha Yildiz says:

          Sizce ibadet ne Suzan kardesim? bize bir aciklarmisiniz?
          Bu gün delil soruldugunda verecek cevaplari bulunmayanlarin ortaya attigi bir söylem sizinkisi. Bunu ya bilincli ya da bilincsiz söylediniz bilmiyorum ama siz bana ibadet olmayan bir sey söyleyin, ben size onun ibadetin disinda olmadigini ispatlayayim.
          Bugün en uc noktada kisinin esi ile birlikteligi dahi ibadetken yani kendisine sevap kazandiran bir fiilken siz kalbin kirini temizlemek icin uygulanan bir seyin ibadet olmadigini nasil düsünüyorsunuz?
          Suzan kardesim, kalbin kiri rabita ile temizlenmez. Allah ve Resulu kalplerimizin nasil temizlenecegini ve nasil temiz tutulacagini bize en ince ayrintisina kadar anlatmislardir. Bu düsünce asla islami olamaz. Olsa olsa Budist inancinda kalpdeki kirlerin temizlenmesine sebep olabilir.

        5. Rabıta, Veysel Karani hz ve Peygamber Efendimizin arasında doğan muhabbettir, Rabıta,”Ya Rasulallah defi hacetteyken bile aklımdasınız çok utanıyorum” diyen Hz Ebubekirdir, Rabıta, tapınmak değil, Allah’ı hatırlatan bir şeyi düşünmektir, nasıl hoşlanmadığımız bir şeyi düşündüğümüz de duygularımız değişiyorsa, Rabbul Alemini hatırlatan, Rasulallah’ın varisi olan bir Allah dostunu düşünmekte kalpleri yumuşatır, Yoksa bir çiçeğin kusursuzluğunu düşünerek Allah(cc) ı hatırlamakta mı şirk? Beden hasta olduğunda şifayı doktorda aramak nasıl mübahsa, kalp hastalıklarımızı bir kamil şeyhin kapısına giderek terbiye etmekte o kadar mübahtır..Alimlerin var olacağını yüzyıllar önce Efendimiz (sav) haber vermiştir..
          “İsrâiloğllarını peygamberleri yönetip idare ederdi. Bir peygamber vefat edince yerine başka bir peygamber gelirdi. Benim ve ümmetimin durumu ise böyle değildir. Benden sonra hiçbir peygamber gelmeyecek fakat, (benim adıma bu işi yürütecek) halifeler bulunacak, adedleri de çok olacak.
          ( Buhari, Enbiyâ, 50; Müslim, İmâre, 440 ibnu Mâce, Cihad, 42)
          yukarıdaki yazıda gerçekten insanı şirke götüren, yanlış davranışlar güzel açıklanmış Allah razı olsun sizden, ama hedef asla Tasavvuf ehli insanlar olmamalı, Peygamber Varisi Allah dostları olmamalı, eğer olursa şirkle suçlanan insanlar;;Mevlana hz, , Şah-ı Nakşibend hz, Abdulkadir Geylani hz. İmam-ı Rabbani hz. Abdulhakim el Hüseyni hz. yukarıda ismi geçen Mahmut efendi hz,,Gavs-ı Sani Abdulbaki hz. ve daha nice mübarek zatlar olur..ve “Kim benim bir dostuma, evliyama düşmanlık yaparsa ben ona harp ilan ederim.” (Buhari) sözüyle muhatap oluruz ki Allah muhafaza eylesin.bugün Onları ve Onların terbiye usullerini eleştirmeyelim ki kıyamet günü bizden şikayetçi olmasınlar..nasıl günlerin içinde Cuma günü daha değerli ve üstünse,insanlar arasında da Allah’a (cc) daha yakın daha nazlı kullar O Allah dostlarıdır..Tasavvuf farz değildir ama vardır, aynen Peygamberimizin (sav) mübarek hane-i saadetinin hemen yanında ki suffa mektebinde olan sahabe efendilerimiz gibi olmuştu ve kıyamete kadarda devam edecektir..
          acizane yazmak istedim hakkınızı helal edin…

        6. Saliha Yildiz says:

          Bakin kardesim, dogru kaynaklari kullanip yanlis olan bir seyi caizmis gibi göstermeyin.
          Bahsettiginiz hususlarda delillerinizi yazin. Veysel karani ile Allah resulunun arasindaki bu rabita nerde hangi hadis kitabinda gecmektedir. Hangi alim sahih oldugunu belirtmistir?
          Ebu Bekir radiyallahu anh’in söylemis oldugu söz hangi hadis kitabinda sahih olarak gecmektedir?
          Hastalandigimizda sifa aramaya Rabbimiz izin vermisdir. Ama kalbimizi temizliyoruz diyerek sadece Allah’a sunulmasi gereken amelleri kendisinden baskasina sunulmasina izin vermemistir. Hüküm onundur. Istedigine izin verir, istedigine vermez. Bize bu hükümlere uymak düser. Mantik oyunlari ile sorgulamak degil.
          Allah resulu sallallahu aleyhi ve selem “Biz peygamberler miras olarak dinar dirhem birakmayiz, ancak ilim birakiriz” (Tirmizi) buyuruyor. Bu hadise binaen alimler peygamberlerin varisleridir.
          Peki sizin bahsettiginiz bu alimler nasil bir varis ki, O’nun yapmadigi seyleri yapmis, O’nun emretmedigi seyleri emretmis, O’nun yasadigi dinden baska bir din ortaya cikarmislar?
          Bu alimlere neden Allah resulu’nun sünneti yetmemisde taa hint felsefesindeki ögretileri dindenmis gibi gösterip, insanlara bunu din olarak sunmuslar?
          Bu alimler niye Allah Resulu’nun gün gibi acik hadisleri dururken hep nerde zayif ve uydurma hadisler var onlarla amel etmisler?
          Neden biliyormusunuz? kendilerinden öncekilerin yollarindan gittikleri icin. Insani dalalete düsüren en önemli unsurlardan biridir cünkü bu. Gecmisdekileri birakamamak. Yanlislari oldugunu kabullenememek. Bu gün bir cok alim tasavvufun yanlisligini bildigi halde, dogru olmadigini kabul ettigi halde kendilerinden öncekileri inkar durumuna düsmemek icin sesini cikarmamakta, bu toplumu uyutmaya devam etmektedir.
          Sizde söylemissiniz bunun yanlis oldugunu kabul edersek falanlarin, filanlarinda yanlis oldugunu kabul etmek gerekir diye. Iste en büyük problem bu. Bunlarin hatiri Allah’dan, Resulu’nden dahami önemli. falanlari, filanlari terkedemeyiz derken, neleri terkettiginizin farkindamisiniz?
          Birde alintilamis oldugunuz hadisin Ibni Mace’den orjinal metni söyledir. Allah rizasi icin bakin. bu hadisin sizin anlamlandirdiginiz mana ile bir alakasi varmi?
          Ebû Hüreyre (Radtyallâhü a»A)’den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallakü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
          (Devlet yetkilileri toplumu idare ettiği gibi) İsrail oğullarını pey­gamberleri idare ederdi. Her ne zaman bir peygamber gider (ölür)se, onun yerine başka bir peygamber geçerdi. Benden sonra şüphesiz içi­nizde hiç bir peygamber olmayacaktır. Sahâbîler:
          Şu halde (senden sonra) ne olabilir? diye sordular. Peygamber
          (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
          (Benden sonra) halîfeler olur ve sayıları çoğalabilir, buyurdu. Sahâbîler t
          (Yâ Resûlallah)! Halîfelerin sayısı taaddüd edince nasıl yapaca­ğız? diye sordular. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
          Birinciye ettiğiniz biate bağlı kalınız (Çünkü ilk biat sahihtir) ve üzerinizdeki (emri dinleme ve itaat etme) hakkı ödeyiniz. Onlara da Allah (Azze ve CelleJ riâyet etmeleri gerekli haklarınızı soracak­tır.” (Ibni Mace,2871)
          Lütfen hic kimsenin kimseye fayda veremeyecegi günde Allah’in azabindan korkun. Insanlari yanlis yönlendirmeyin. Yönlendirenlerede itaat etmeyin. Rabbim hepimizi dogru yoluna sevketsin. Amiin.

        7. rukiyeee says:

          selamun aleykum saliha hanim.misafirlrim ve cocugumdan hic vaktim olmadigi icin giremedim nete.peygamber efendimiz hz ebu bekir r.a anh ile birlikte sevr magarasinda dusmanlara karsi saklanirken.dusmanlarin magaranin yanina geldigini anlayincada tedirgin olan hz ebubekire korkma Allah bizimle beraberdir demus.birbirlerinin onunde diz cokup,bsslarini kalplerine dogru egip gozlerini yumarak rabita yapmislar..ayrica tek ibadetin namaz olmadigini cok sukur bilirim vaktim olmadigi icin kisa yazdim.okadardan kendimi anlatabildigimi sandim.yazilariniz Allah icin cok faydali.yanliz rabita hakkinda yazdiklarinizi okuyunca kafamdan asagi kaynar sular dokuldu.acikcasi bu konu hakkinda size pek bisey soyleyebilicegimi sanmiyorum.cunki biildigim bilmedim bircok tarikatta farkli farkli rabitalar yapiliyor.benimde uygun bulmadim yasayis tarzini tasvip etmedigim insanlar var.bi cemaate mensup oldunmu o seyhin izinden gidersin bu kotu degil.ama onu ilah olarak gorur secde edersin o ayri bir konu.biz onlardan medet ummuyoruzki.ben tek bi cemaate bagli degilim her ortama girerim.Allah icin butun seyhleride severim.(fatih sultan mehmed istanbulu nasil fethetti? hocasi sayesinde)mumin hic bir seyde asiriya gitmemeli.bu cemaatlerdede yanlis olan insanlar elbette cikiyor.zaten gorursem kesinlikle uyaririm.rabitayi isteyen yapar istemeyen yapmaz.icten ve samimi Allah icin yapalim yeter.mesela benim annem dogum esnasinda sancidan korkmus ve Allaha siginarak rabita yapmis(yetis ya abdulkadir geylani demis.siz buna nasil yaklasirsiniz bilemem) ve kendisi gelmis hep annemin yanindaymis.uyukladiginda uyumaman lazim demis(annem dil bilmiyor yurtdisinda dogum yapti) ve kardesim Abdulkadir dogmus:) ayni sekilde annem babam uzakta oldugu zMnlar aksamlari korkarmis rabita yaparK uyurmus.ruyasinda Suleyman hilmi tunahan hocaefendiyi gormus.korkma biz senin yanindayiz demis.aynen kardesiminds dogumunda yardimina gelmisler.vs vs…bu gibi cok ornekler var.bi insan bi insani Allah icin sevmeli baglanmali.hele soz konusu allah dostlari ise akan sular durur.ablacim gordugunuz gibi masum bir rabitadan kotu birsey cikmiyor herzaman.Allaha giden yol herzaman guzeldir.tabiiki sapitan seyhleri ilah edinen lere bisey diyemem.bu konu derin bir konu.ancak budistlerden gelmedir dediniz gercekten kendimi kotu hissettim.bilemiyorum yani….

        8. Saliha Yildiz says:

          Rukiye kardesim, inanin yorumunuzu okuduktan sonra öyle üzüldümki, sizin bunlari normal seylermis gibi yazisiniza, benim kisitli anlatma imkanim olusuna, ne kadar anlatmaya calissakda sartlanmis bakisiniza, hepsine cok üzüldüm. Bunca yorumdan sonra size diyecek bir seyim yok. Cünkü yazilanlari objektif bir sekilde okumuyorsunuz sanirim. Bunlarin anlasilmadigi bir yerde daha fazla bir sey demeye gerek olmadigini düsünüyorum. Ama size yinede sorgulamayi ve arastirmayi tavsiye ediyorum.
          Sizin bunlarda ne varki diye annenizin hatiralarini anlattiginiz seylerin hepsi sirk fiileri, ama siz bunlarda ne var, biz onlara secde etmiyoruz ki diyerek yaptiklarinizda bir sakinca görmüyorsunuz. Dikkat edin Nuh aleyhisselamin kavmindekilerde onlara secde etmiyorlardi. Duada bir ibadettir. Yardim isteme, yardima cagirma. Bunlarin hepsi ibadettir ve sadece Allah subhanehu ve teala’ya yapilmasi gerekir. Bakin sizin söylediginizin aynisini sahabede Allah Resulune söylemistide Allah resulu sallallahu aleyhi ve sellem ona ne cevap vermisdi:
          Adiy bin Hatem radiyallahu anh dediki;
          Boynumda altından bir haç takılı olduğu halde Rasulullah (s.a.s)’ın huzuruna girdim. Rasulullah (s.a.v) beni görünce dedi ki:
          “Ey Adiy! Boynunda takılı olan şu putu at!” Ben hemen onu attım ve sonra yanına geldim. O:
          “Onlar, hahamlarını, rahiblerini ve Meryem oğlu Mesih’i Allah’tan başka rabler edindiler…” (Tevbe: 31) ayetini okuyordu. Bu ayeti okumayı bitirince ona şöyle dedim:
          “Ey Allah’ın Rasulü! Biz onlara ibadet etmedik” dedim. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
          “Hayır, dediğin gibi değil. Allah’ın haram kıldığını helal, helal kıldığını haram kıldıklarında siz de bunlara itaat etmiyor muydunuz?” Ben:
          “Evet” dedim. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s) şöyle dedi:
          “İşte bu, onlara ibadet etmektir.” (Yani işte onlara ibadet böyledir demiştir Allah’ın Rasulü (s.a.v)(Ahmed Müsnedinde, – Begavi Tefsiri c: 3 s: 285, – Tirmizi Tefsir: 3094, – İbni Cerir et-Taberi: 14/210, – Suyuti ed-Dürrü’l-Mensur: 3/230 – İbni Kesir Tevbe 31 ayetin tefsiri bknz.)
          Selametle kal kardesim ama sakin arastirmayi ve sorgulamayi birakmayin. Birilerinin dinine uymaktansa Allah resulunun dininin taliplisi olun. Bizi kurtaracak tek din odur.

        9. Saliha Yildiz says:

          “Yine onlar ki Allah ile beraber başka bir ilaha yalvarmazlar, Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar. Bunları yapan günahının cezasını görür. Kıyamet Gününde de azabı kat kat artırılır ve orada alçalmış olarak sürekli kalır. Ancak tevbe eden salih ameller işleyenler başka… Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.” (el-Furkan 25/68-70)

        10. Saliha Yildiz says:

          Allah subhanehu ve teala Neml suresinde söyle buyurmaktadir:
          59- (Ey Muhammedi) De ki: “Allah’a hamdolsun; selâm da, O’nun seçtiği kullarına olsun. Allah mı hayırlıdır, yoksa onların ortak koştukları şeyler mi?”
          60- “(Onlar mı daha ha-yırlıdır) yoksa gökleri ve yeri yaratan ve sizin için gökten bir su indiren mi?’ işte biz o su ile, sizin bir ağacını bile bitirmeye gücünüzün yetmediği güzel bahçeler bitirmişizdir, Allah ile birlikte bir de ilah mı? Hayır, onlar doğru yoldan sapan bir kavimdir,”
          61- (Onlar mı daha hayırlıdır,) yoksa yeryüzünü karargâh yapan, aralarına ırmaklar koyan, üzerine sabit dağlar diken ve iki deniz arasına bir engel koyan mı? Allah ile birlikte bir de ilâh mı? Hayır, onların çoğu bilmiyorlar.*
          62- “(Onlar mı daha hayırlıdır) yoksa kendisine duâ ettiği zaman, darda kalana yardım eden, sıkıntıyı gideren ve sizi yeryüzünün halîfeleri yapan mı? Allah ile birlikte bir de ilâh mı? Ne kadar az düşünüyorsunuz?”
          63- “(Onlar mı daha hayırlıdır.) yoksa karanın ve denizin karanlıklarında size yol gösteren ve rahmetinin önünden rüzgarları bir müjdeci olarak gönderen mi? Allah ile birlikte bir de ilâh mı? Allah, sizin ortak koştuğunuz şeylerden çok yücedir.”
          64- “(Onlar mı daha hayırlıdır.) yoksa mahlûkatı yaratan, sonra onu iade edecek olan ve size hem gökten, hem de yerden rızık veren mi? Allah ile birlikte bir de ilâh mı? (Ey Muhammedi Onlara) de ki: ‘Eğer söylediklerinizde doğru iseniz, delilinizi getirin”

        11. Salihacığım dün gece okudum Rukiye arkadaşımızın yorumunu, inan ben de çok üzüldüm :(Allah razı olsun kardeşim;o kadar güzel açıklamalarda bulunmuşsun ki;hâlâ rabıta diyorlarsa senin yapabilceğin birşey yok.Rabbim ıslah etsin amiiin.Allah’tan başka kimseye yardım edecek kimse yoktur !!!!
          “De ki: “Allah’ın dilemesi dışında kendim için yarardan ve zarardan (hiçbir şeye) malik değilim. Eğer gaybı bilebilseydim muhakkak hayırdan yaptıklarımı artırırdım ve bana bir kötülük dokunmazdı. Ben, iman eden bir topluluk için bir uyarıcı ve bir müjde vericiden başkası değilim.” (A’raf: 7/188)
          “Allah’ım! Benim destekleyenim, yardımcım sensin. Senin yardımınla saldırabilir, senin gücünle atılabilirim ve senin yardımınla savaşırım.” (Ebu Davud, Cihad: 99)
          Buhari’nin Ebu Hureyre’den rivayeti de böyledir. Cebrail’in (a.s) sualiyle ilgili rivayette, Cebrail:
          “İslam nedir ya Rasulullah?” diye sorduğunda, o (s.a.v.) şöyle demiştir:
          “İslam; Allah’a ibadet edip O’na hiçbir şeyi şirk koşmaman, beş vakit namazı kılman, farz olan zekatı vermen ve Ramazan orucunu tutmandır.” (Buhari, İman: 1, Müslim, İman: 1.)
          Rabbim cümlemizi de O’nun razı olacağı bir şekilde davranmamızı nasip etsin amiin.

    2. Saliha Yildiz says:

      Aleykum selam ve rahmetullah Merve kardesim, hakkinizi helal edin klavyede sorun oldugundan dolayi sorunuzu hemen cevaplayamadim.
      Mervecim, hepimiz bu günümüze kadar ortam öyle gerektirdiginden, cok cesitli cemaatlerin icinde bulunduk. Bu icinde bulundugumuz cemaatlerin hakkinda konusmak yerine, yada egrileri ve dogrulari neler bunlari tartismak yerine biz bugün Rabbimizin bize bahşetmis oldugu cok farkli nimetleri degerlendirerek Kur’an ve Sünneti ögrenme gayreti icinde olalim. Cünkü bizim sorumlu oldugumuz seyler Kur’an ve Sünnettir.
      Allah Resulu vasiyetinde size iki sey birakiyorum demis ve bunlarin Allah’in kitabi ve Resulu’nun sünneti oldugunu söylemisdir. Hatta bu ikisine azi dislerimizle tutunmamizi emretmistir.
      Bu girisden sonra Merve kardesim, rabita diye adlandirilan ve ibadet oldugu iddia edilen bir kavram hakkinda sormussunuz.
      Ibadet konusu ile alakali genel kaideleri aciklayayim öncelikli olarak Mervecim. Bunlar cok önemli kayidelerdir kardesim, eger bunlari iyice kavrar ve hayatinda düstur edinirsen insaAllah sana hayatin boyunca rehberlik yapacaktir.
      1. Islam dininde emretme ve yasak koyma yetkisi yani dini hükümleri belirleme yetkisi sadece Allah subhanehu ve teala ve Resulu Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme aittir.
      2. Bir seyin ibadet olarak adlandirilabilmesi icin o konuda Allah ve Resulunden bir emir gelmis olmasi gerekir. Yani kardesim, bir seye ibadet diyebilmemiz icin Allah ve Resulu tarafindan emredilmis olmasi gerekir. Hakkinda emir olmayan hicbir sey ibadet olamaz.
      3. Bir seyin haram olarak adlandirilabilmesi icinde yine Allah ve Resulu tarafindan yasaklanmis olmasi gerekir. Yani kardesim esyada asil olan mübahliktir. Ancak hakkinda bir yasak olmadigi sürece.
      Bu genel kaidelerden sonra Rabitayi ibadet olarak adlandirabilmemiz icin Allah ve Resulu tarafindan bize emredildigine dair sahih bir bilgi olmasi gerekir. Yoksa bende cikar baska bir seyi ibadet diye adlandiririm bana kim nasil karsi koyabilir öyle degilmi?
      Merve kardesim,Allah’in kitabina ve Resulu’nun sünnetine baktigimizda rabitanin ibadet olduguna dair en ufak bir bilgi olmadigini görüyoruz. Bunun Allah resulu sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetinde bulunmadigini ve O’nun üc hayirli nesil diye adlandirdigi sahabe, tabiin ve tebei tabiininde böyle bir sey uygulamadigina sahit oluyoruz. Halbuki bu caiz olan bir sey olsaydi sanirim rabita yapilmaya herkesden daha cok Allah Resulu layik olurdu öyle degilmi?
      Ama sahabenin böyle bir fiiline asla rastlamiyoruz. Onlari bu yolda takip edenlerinde bu güne kadar böyle bir ibadet sekli oldugunu kabul ettiklerini göremiyoruz. Peki bu o zaman nerden cikti? bunca insan neden bunu uyguluyor? bunlar bunun ibadet olmadigini bilmiyorlarmi? diye sorman cok dogal.
      Rabita kardesim, tasavvufdaki bir cok ögreti gibi uzak dogu kökenli ve budizm felsefesine ait meditasyonun Islam dinine uyarlanmis seklidir. Malesef kaynagi buraya dayanmakta ve islam’in bir ögretisiymis gibi sunulmaktadir. Ama asla Islam’la uzaktan yakindan alakasi yoktur.
      Rabitayi kisi sadece seyhini düsünmek, onun varligini düsünerek edepli bir sekilde olmak düsüncesi ile yaparsa bu en hafifinden Bid’attir. Cünkü Islam’da böyle bir ibadet sekli yoktur. Allah Resulu her bid’atin sonunun ateste olacagini bize haber vermisdir.
      Rabitayi kisi, seyhini düsünerek, seyhinin sahsini araci olarak düsünerek, yani Rabbine yönelirken seyhinide hatirinda tutarak dua, yardim v.s seyleri yaparsa bu sirkdir. Toplumumuzda da genellikle bu sekilde yapilmaktadir. Seyhin hayali araci olarak düsünülerek Allah’a yönelinmektedir. Bu hemen hemen bütün tarikatlarda böyledir. Böyle olmadigini söyleselerde aslinda rabitanin amaci budur.
      Merve kardesim, Rabita hakkinda sana bu uzun yazida ancak bu kadar kisa cevaplar verebilme imkani buldum. Yoksa bu konu coook uzun bir mevzudur. Rabbim bizi sirkin her cesidinden ve sirke götürebilecek her türlü bid’atlerden uzak tutsun.
      Eger yazdiklarim ile ilgili anlasilmayan bir sey varsa rahatlikla tekrar sorabilirsiniz kardesim. Allah’a emanet ol.

      1. rukiyeee says:

        saliha hanim yorumumu yazdiktan sonra sizin bu yazinizi gordum.yani simdi rabita sirkmi?? bunu yapanlar dindenmi cikmis oluyorlar.

        1. Saliha Yildiz says:

          Rukiye kardesim, yorumu okumussan rabitanin yapilisina göre hükmünün degisecegini belirttim. Sadece seyhe yakin olmak icin seyhin sahsini düsünme seklinde rabita yapiliyorsa bu bid’attir. Ama rabitada seyhin sahsi manevisi ile yani hayali araci edinilerek dua yapiliyor, yardim isteniyor, bir fayda umuluyor veya zarardan sakiniliyorsa bu sekildeki rabita sirkdir. Cünkü hicbir sahis, hecbir nesne araci olarak kabul edilmez Islam’da. Islam’da sadece araci olarak salih ameller kabul edilir.
          Diger hususda kardesim, bir fiil sirk olabilir. Mesela ikinci sikda bahsettigimiz rabita gibi. bu fiili yapmak sirktir dedik. Yani bu sirk bir ameldir. Fakat bu ameli yani fiili yapan herkes müsrik degildir. Cünkü kendisi bilmiyor olabilir. Kendisine bu ilim ulasmamis olabilir. Kendisine anlatilmis ama tam kavrayamamis olabilir. Yani bir cok sebep bulunabilir. Bunlarin hükmünü vermek bizim isimiz degildir.
          Biz sadece fiilin sirk oldugunu söyleriz. Söylememizde gerekir. Ama bu ameli yani fiili isleyen herkesin müsrik oldugunu söyleyemeyiz. Bizim yapmamiz gereken samimi bir sekilde Rabbimizin sahih delillerle bize ulastirdigi dine uymaktir. Yabanci felsefelerden dinimize sokulmus amellerle Rabbimize yaptigimiz kullugun bize hic faydasi olmayacaktir. Niyetimiz ne kadar samimide olsa amelimiz Allah Resulu’nun yaptigina uymuyorsa Rabbimiz tarafindan kabul görmeyecektir. Nuh aleyhisselam’in kavmindeki insanlarda bu ise cok samimi duygularla baslamis ama insanlik tarihinde ilk sirkin islenmesine öncülük yapmislardir.
          Binbir zahmetle yapmis oldugumuz amellerimizi ve ebedi hayatimizi riske sokacak seylerden kacinalim kardesim. Kimsenin kimseye faydasi dokunamayacak olan o günde bizi terkedecek olanlara degil, her an bizimle olan, her halimizi bilen ve bizim icin hep hayri isteyen Rabbimize yönelelim sadece. Birilerini düsünecegimize O’nun sayiz bir sekilde yarattigi seyler hakkinda düsünelim. O’nun sanatina göz gezdirelim. Bakin bahar aylarindayiz. O’nun kudretine yakinen sahit oluyoruz. Kara kütüklerden hayat fiskiriyor adeta, bunlari düsünelim. Bunlari düsünmemizi emrediyor Rabbimiz. Bunlarin üzerinde kafa yormamizi. Ama birilerini düsünüp zihninde canlandirma konusunda birsey emretmemis Rabbimiz. O’ndan delil gelmeyen konularda yaptiklarimizdan bizi ahirette hesaba cekecek unutmayalim. Rabbim bize gercekleri anlamayi kolaylastirsin kardesim.

        2. saliha ablacım açıkcası yazdklarınız beni ikna edemedi ve ikilemde kaldım.ameller niyetlere göre degilmidir.namaz kılan birisi gösteriş için kılarsa bu ibadet olurmu sizce?niyetim şirk degilki.bu topluluktan huzurdan başka bişey bulamadım ben evde oturuo tv …VB gibi şeyler yapıyor namaz ,kuran hiçbiri yoktu bende tesettür üm bile degişti.yani sizin dediginiz gibi bırakırsam cemaatimi eski hayatıma geri dönerbilirim yanlız kalanı şeytan yakalamazmı? ”Bu sebeple bir seyin ibadet oldugunu söyleyebilmemiz icin ayet veya sahih hadisden delil getirmemiz gerekir. sizde takdir edersinizki ibadet konusu mevzubahis oldugunda bir seyin ibadet olmasi icin Kur’an ve Sünnetten delil olmasi gerekir. Yoksa herkes kendince ibadet sekilleri ortaya atar ve bunlari kontrol etmek zorlasir” bunlar sizi yazınız bende diyorumki rabıta ibadet degildir

        3. Saliha Yildiz says:

          Suzan kardesim, acik davranip tekrar sordugunuz icin gercekten tesekkür ederim. Bu sizin dogruyu ögrenmek icin caba sarfettiginizi gösterir. Rabbim size dogrulara ulasabilmeyi kolaylastirsin.
          Ameller niyetlere göredir tabii Suzan kardesim, fakat bir amelde niyetin salih olmasi ne kadar önemli ise, salih niyetle yapilan amelinde o kadar sahih olmasi gerekir.
          Bu hususdaki kurallar sudur.
          1.Amelin sahih olmasi icin halis niyet yani Allah icin yapilmis olmasi gerekir.
          2. Amelin sahih olmasi icin Allah resulunun sünnetinde bulunmus olmasi gerekir.
          Bu iki sart birden bir amelde bulunmadigi takdirde sadece birinin bulunmasi bu ameli sahih yapmaz. Yani Allah tarafindan kabul görmez.

          “(Ey Muhammed!) De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin.” (Al-i İmran: 31)
          Ibni Kesir bu ayet hakkında şöyle dedi:
          “Bu ayet (Ali İmran: 31), Allah (c.c)’ı sevdiğini iddia etmesine rağmen Hz. Muhammed (a.s)’in gösterdiği yola tabi olmayan kimsenin yalancı olduğunu göstermektedir. Bu kimse, Allah (c.c)’ı sevdiğini iddia etmekle birlikte, Hz. Muhammed (a.s)’in şeriatine, nebinin dinine bütün söz ve hareketleriyle uymadıkça iddiasında yalancıdır.” (İbni Kesir Tefsiri c: 1 s: 366)
          Allah resulu sallallahu aleyhi ve sellem bize ucan kustan dahi haber vermistir. Dinde eksik hicbir sey kalmamistir. Siz rabitayi ibadet niyetiyle yapmadiginizi söylüyorsunuz. Peki o zaman bende kalbimi huzura kavusturmak icin yoga yapsam ve bunu ibadet maksadiyla yapmadigimi söylesem bu yaptigim bu seyin caiz oldugunumu gösterir?
          Suzan kardesim, her birimiz zamaninda farkli cemaatlerin icinde bulunduk, fakat bulundugumuz ortamlarin hatalari bizi onlari kabul etmeye sevketmemelidir. Yanliz kalma korkusu ile bu hatalara göz yumarsak veya bizde ayni hatalari islersek Allah korusun ebedi hayatimizi tehlikeye sokmus oluruz.

      2. Hanımeli says:

        salihacigim, mevlana, yunus emre gibi buyuk insanlarin da Şeyhi yok muydu? onlarin durumuna ne diyorsun?

        1. Saliha Yildiz says:

          Bizim seyhlerle bir alip veremedigimiz yok Hanimeli kardesim. Burda sorun olan insanlarin seyhleri gereginden fazla yücelterek sadece Allah’a takdim edilmesi gereken amellerden bu insanlarada pay ayirarak ortak kosmalari. Bunu kim yaparsa yapsin hükmü degistirmez. Allah Siubhanehu ve teala Resulune dahi kendisine ortak kostugu takdirde bütün amellerinin bosa gidecegini söylemistir. Nuh aleyhisselam’in oglu dahi ayricaliga tabi tutulmamistir. Bunun ötesinde kime torpil yapilabilir ki?

        2. Selam, yunus emre’nin siirlerinden bir örnek: “cennet, cennet dedikleri bir kac köskle bir kac huri, isteyene versen onlari bana seni gerek seni…” Seyhulislam Ebusuud efendi bu sözü söylemenin küfür olduguna fetva vermistir, zira Allah’in cennet nimetini kücümseme vardir. Yani o yunus yunus dedikleri pek kuran ve sünnete uygun bir hayat yasamadilar ve bunuda ögretmediler.

          Mevlana derseniz dogum yeri afganistanin belh sehridir, yazdiklari farscadir ve icinde kuran ve sünnete aykiri akilalmaz sapikliklar vardir, yazdiklari piyasadadir kuran ve sünnet isiginda ele alinmasi gerekmektedir, yani seyhleri olsun olmasin bu insanlar islamdan gayri herseyi yasadilar…Bugün elhamdulillah türkce arapcadan sonra en fazla tefsir ve hadis kitablarinin oldugu/tercüme edildigi bir dildir ve bunlar okununca yukaridaki mezkur zatlarin yasadigi ve anlattigi seylerin ne derece islama aykiri oldugu rahatca görülecektir… “Gecenin en karanlik ani fecre an yakin andir…”

        3. Hanımeli says:

          üstad necip fazil’in ham ve kaba softa tabiri geldi aklima… mevlana ve yunus emre’yi anlayamamak hallac-i mansur’u anlayamamaktan daha vahimdir. mevlana gayr-i islami yasamistir demek cok buyuk bir cür’et!

        4. Saliha Yildiz says:

          Kusura bakmayin benim Mevlana ve yunusu anlamak gibi bir derdim yok. Ben Kur’an’ ve sünneti anlayayim bana yeter. Hem benim aklim onlari anlayacak kadar sinirsiz degil, cünkü sözlerinde akilla anlasilamayacak kadar anlamsiz seyler var. Benim Kitabimda ve resulu’mun sünnetinde böyle anlasilmayan tabir hic yok. Prof. cobanina kadar her sinif insan rahatlikla anliyor.
          Anlayamamakla sucladiginiz insanlarin anlamsiz sözlerini buraya siralamak isterdim ama ne bu sayfayi, nede kardeslerimin zihinlerini bunlarla kirletmek istemiyorum.

          1. “benim Mevlana ve yunusu anlamak gibi bir derdim yok. Ben Kur’an’ ve sünneti anlayayim bana yeter” Bu söze bayıldım Saliham! Allah razı olsun kardeşim…

        5. Saliha Yildiz says:

          Amiin Cahidem, ecmain.

        6. Hanımeli says:

          yunus emre ve mevlana gibi iki buyugu anlamak gibi bir derdinin olmamasidir zaten onlar hakkinda boyle ithamlarda bulunabilmenin sebebi…
          ililm ilim bilmektir
          ilim kendin bilmektir
          sen kendini bilmezsin
          bu nice okumaktir
          diye bosa dememistir yunus emre hzretleri….
          her donemde bir molla kasim olacak elbet salihacigim….

          cahide abla sen de cok taraf tutuyorsun yaa olmuyor ama 😉

        7. Saliha Yildiz says:

          Dikkat ettim bunca zamandır hiç Allah Resulunden ve sahabeden bahsetmediniz. Hic onlarin sözlerinden bize aktarmadiniz Simdi size sorsam hangilerine daha cok değer veriyorsunuz diye hemen Allah Resilu ve sahabe dersiniz ama kişinin fikri neyse zikride odur.

      3. Saliha ablam burda okuduklarimi sanki bana yazmis gibisin,kafama yer eden ikilemde kaldigim sorulardan biriydi..Sayende (ALLAH c.c ilmini daha da artirsin) bu sorularima cevab almis oldum…Dedigin gibi ortam gerektirdiginden (hele hele de yurtdisindaysan bu daha da fazla oluyor) cemaatlerin oldugu ortamlarda bulundum..Ister istemez kafa karisikligi yasiyor insan…Senin de dedigin gibi bize senelerdir ögretilen din acikcasi baska türlüydü,ama insaALLAH Cahide ablam gibi,sen gibi daha bircok kardesim sayesinde dinimizin koydugu ölcü ve sinirlamalari,Ayetleri daha farkli acidan anlamaya calisiyoruz..ALLAH c.c razi olsun…
        selametle

        1. Saliha Yildiz says:

          Aksa kardesim, kimsenin söylediklerine degil, gösterdikleri delillere bakin. Bu hepimiz icin, bizim icinde gecerlidir. Ne söylersek söyleyelim din adina dayanaginiz ne diye sorun. Sormak asla saygisizlik degildir. Sahabe dahi bunu kendi arasinda yapmistir. Cünkü din isnattir. Dayanagi olmayan, delili bulunmayan hic bir sey dinden degildir. Sonu ateste bitecek ameller islemekten Rabbim bizi korusun. Amiiin.

  12. rukiyeee says:

    kaleminize ellerinize saglik saliha ablacim.yazinizi bastan sona okudum,gercekten yazdiklariniz bu zamandada kendi icimuzdeki insanlardada cok var.bi konu bukadar acik net ve derinden ancak bukadar anlatilabilir.insaallah kupe olur onlara.

  13. Allah razı olsun ilminizi arttırsın dahada inşaallah…

  14. Mehtapabla says:

    Saliha cigim yüregine saglik,yine cok önemli bir konuyu ele almissin canim.
    Allah insanlara akil vermis fakat bazilari ne yaptiklarinin farkinda deyil.Su hurafelere inananlara akil sir ermiyor,dün türbelerle ilgili bir seyler yazmistim bugünde yine bu siralarda olmasi lazim Istanbul da bir yokusa iplik acarak cikanlar aklima geldi Bugün, yarin tv de yine gösterirler.Görünüste akilli görünen bu insanlar o ipleri acarak tepeye cikip ordaki kilisede dua ediyorlar hadi hiristiyanlar yapiyorda bizim müslümanlara ne oluyor anlamiyorum.Makara ipinden medet umanlara Allah akil fikir versin.Amin.

    1. Saliha Yildiz says:

      Amiiin Mehtapabla. Rabbim akil vermisde malesef onlar bu akillarini kiraya vermisler sanirim. Icler acisi, insanlik ayibi bence o görüntüler. Rabbim islah etsin.

  15. ”İNSANLIK TARİHİNDE İLK ŞİRKİN GERÇEKLEŞME SEBEBI SALİH İNSANLARA BESLENEN AŞIRI SEVGİDİR”
    Üzerinde çok düşünülmesi gereken bir cümle.Paylaşımlarınız için Allah razı olsun.

    1. Saliha Yildiz says:

      Bu cümle her an zihnimizde, kalbimizde canli tutmamiz gereken, birbirimizi sürekli uyarmamiz gereken ve nesillerimize miras birakmamiz gereken bir cümle gercekten. Farkedip alintiladiginiz icin Rabbim de sizden razi olsun.

  16. S.a .. Son nefesime kadar İslam Tevhit Dinidir diye haykıracagım allahın ıznıyle… Allahı sever gibi şeyhlerini seven onların sözlerini emirmişm gibi alan ve onların ıstedıgı sekılde ıbadet edenleri görünce ÖLÜYORUM :(( annem ,eşim ve diğerleri …ölüyorum tamm manasıyla saliha hanım anlatamıyorum hıc bıseyı anlamıyorlar yüreğim parça parça,ben 25 yasındayım belkı yasımdan dolayı dedıklerımı cıddıye almıyorlar ,herkes yanlıs bır senmı doğrusun dıyorlar ümidim kırılıyor susuyorum ,nasıl davranmalıyım sevdıklerımı şirk koşmaktan uzaklaştırmak için bir öneriniz varmı bana ? Sahabe ve ondan sonra gelen tabiinler nasıl yaşadı ise o sekılde yaşamak ıstıyorum ,uydurulmus ,kurana ve resulullahın hayatına ters dusen hadıslerden uzak, kuran ve sünnet ışıgında yaşamak ıstıyorum ama öyle zor ki… Oy vermek ıstemıyorum adım başka birşeye çıkıyor ne yapacagımı bılmıyorum ,kendi içimde yaşayıp başkalarına kafa sallıyorum sadece ..

    1. Yarın Allah’u teala nerede o ortak koştuklarınız dediği zaman onlar dile gelip konuşacaklar ve kendilerinin tapılmaya layık rab olduklarını reddedecekler. Ve Allah’a karşı sevdiklerimiz için hiçbie bahanemiz olmayacak . Şaşırıp kalmak , veya elimden birşey gelmiyor demek yarın bize Allahın karşısında yardım etmeyecek ve bunlar bahanelerimiz olamayacak ..Unutmayalım ki kalpler Allah’ın elindedir, O dilediğini hidayete erdirir, sen dilediğini hidayete erdiremezsin dedi Allahu Teala Peygamber efendimize hitaben . O yüzden çok sevdiğimiz eşlerimiz, çocuklarımız, anne ,babalarımız, komşularımız ve arkadaşlarımız yarın bizi orada kurtarmayacak ve hiçkimse vazgeçilmez değildir. Vazgeçilmez olan yalnızca Alemlerin Rabbi olan Allah’tır. Öyleyse ondan korkup insanlardan korkmamak ve bildiğin doğru üzere yürümek Mü’min’in görevidir. Eğer insanlar Allah’ın yolunda değilse onları terkedersin (en yakınların olsa bile ) çünkü yarın cehennem ateşinde onlar bu dünyadaki gibi sevgili olmayacaklar bize. Sen sözünü yumuşaklıkla söyle ve en yakınlarından başla ama İslam dini tavizi kaldırmaz bunu bilesin sen yürüdüğün yolda dimdik yol almalısın ki sana bakan yolunun ne kadar doğru ve düz olduğunu anlasın , örnek olabilesin ….Eğer ortalarda olursan ,zayıf olursan ,kafan larışık olursa nasıl bu İlahı mesajı taşıyabilirsin .. Müslüman asla ikilemde olmaz ve o kararlarından herzaman emindir…

    2. Saliha Yildiz says:

      Aleykum selam ve rahmetullah Emine kardesim, Rabbim bu cigliklarinizi muhakkak duyuyordur. Bundan emin olun. Ama sunuda unutmayinki, sahabe Allah resulune “kurtulus ne zaman” diye sorduklarinda “sizden öncekilerin basina gelenler sizin basiniza gelmeden cennete girivereceginizimi saniyorsunuz?” diyerek cevap vermisdir.
      Iste Emine kardesim, bizde bizden öncekilerin tevhid akidesini yasarken katlandiklari sikintilari, zorluklari yasamadan bunu beklememiz gerekiyor.
      Kalabaliklarin icinde yalniz olmak katlanilmasi cok zor bir durum kardesim, ama biz sonu hüsranla degilde, cennetle biten bir yol istiyorsak Rabbimizin rahmetine siginip, bize bu yolda yardim etmesini isteyecegiz.
      Dediginiz gibi yasanizin genc olmasi, onlarin yakini olmaniz sizi ciddiye almalarini zorlastiriyor olabilir. Bizim toplum genellikle esinden ve evladindan bir sey ögrenmekde cok zorlanan bir toplumdur. Bu sebeple kendinizi üzmeyin. Insan en cok kendi yakinlarina davet yaparken zorlanir, bu bir gercektir ve en cokda yakinlarindan nasihat almak insanlara zor gelir.
      Emine kardesim, benim size yapabilecegim tavsiyeler; öncelikle tevhid akidesini cok iyi ögrenmenizdir. Cünkü ilim, bilgi insani süphelere düsmekten korur ve muhataplarina karsi daha donanimli olmasini saglar. Kendinizi ilmi yönden gelistirmeye calisin.
      Imkaniniz varsa tevhidi bilen ve yasayan insanlarla birliktelik kurmaya calisin. Cünkü bu kendinizi daha güclü hissetmenizi saglayacaktir ve size yakinlarinizla daha kolay basedebilme gücü veecektir.
      Yakinlarinizla olan iliskilerinizde cok yumusak olmaya calisin. Cünkü bahsettiginize göre birinci derece akrabalariniz bunlar. Sunu iyi bilin ki, kati ve kabalikla onlara hicbir sey anlatamazsiniz. Yumusaklik girdigi her yeri güzellestirir diyor Allah’in Resulu. Sizde yumusakligi kendinize ahlak edinin. Göreceksiniz her sey daha güzel olacaktir.
      Emine kardesim sunuda unutmamamiz gerekir ki, bizim vazifemiz ögrenmek, inanmak ve yasamkatir. Tüm bunlarida güzellikle sünnete uygun bir sekilde anlatmaktir. Biz kimseye hidayet verecek güce sahip degiliz. Kalplere hükmeden sadece Allah subahnehu ve tealadir.
      Bizim görevimiz sadece teblig etmektir. Tebligde hikmetli davranmak Resul metodudur. Sizde yakinlarinizi hikmetli bir sekilde davet etmeye özen gösterin. Onlari düsünmeye, sorgulamaya sevkedecek sekilde konusun.
      Bu tevhid yolunda ilerlerken eger bir dosta ve destege ihtiyac duyarsaniz biz burdayiz ve her zaman yaninizdayiz Emine kardesim, lütfen bunu unutmayin.
      Rabbim size yasamak istediginiz saf ve dupduru dinini yasamayi kolaylastirsin. Amiiin.

      1. bacım allah razı olsn ıyı hoş dıyorsun Kalpler Allahın elinde bunu bende bılıyorum ,insan sevdiğini hidayete erdiremez biliyorum ama annemi babamı eşimi kardeşlerimi yarn ahirette cehennem ateşinde düşünmek beni korkutuyor,elbette kımın ne olacagını bılemeyız kabulum ama ıhtımalını bıle aklıma getırınce dayanılmaz bir hüzün kaplıyor içimi,etrafımda tevhidi tam yaşayan kımse yok 🙁 bu çok acı ,insanlar geleneksel islam diye tabır edebılecegım uyduruk bır dın ıcındeler,..O degerli yorumlarınız için Allah razı olsn bacılarım yorumumu yazarken Rabbım umarım bırılerı bana fıkır verır dıyordum içimden Rabbım duamı kabul etti ,eşim ve annem sanki bana uyduruk bir tarikatın peşinden gidiyormusum gibi davranıyorlar ,tavhit dinini yaşamak ,sahih hadisler ve ayetlerle yaşamaya calışmak onlar için yeni ve görmedikleri şeyler ve sankı ben kendim uydurmusum gıbı gelıyor onlara…ç Dediğiniz gibi ben önce kendimi öylesine geliştirmeli ve tevhidi öylesine yaşamalıyım kji onlarda merak etmeli, ..
        Allah cümlemize şirkten uzak bi hayat nasip etsin

        1. Saliha Yildiz says:

          Amiiin kardesim. Böyle davranmalari normal cünkü onlar senin yasamaya calistigin seyin ne denli önemli bir sey oldugunun farkinda degiller. Bu güne kadar hic duymadiklari bilmedikleri seyler söylüyorsun ve dogal olarak böyle düsünüyorlar.
          Aslinda bu bilgiler yeni cikmadi insanlar yeni duyuyor. Bu güne kadar insanlara din adina dinden baska her sey ögretildi. Bu sürecin yasanilmasi dogal. Rabbimden sabirla ve namazla yardim isteyin. O kendisine yönelenleri asla geri cevirmez.
          Birde yakinlariniz icin iyimser düsünmeye calisin. Rabbim kime nasil davranacagini en iyi bilendir. Bir amelin sirk olmasi, o ameli isleyen herkesin müsrik olmasini gerektirmiyor. Sakın kardesim, tevhidi yasayacagim diye tekfircilerin düstügü batakliga düsmeyin. Biz hakim degiliz ve bu bizim görevimizde degil. Allah’a havale edin ve siz sorumlu oldugunuzla mesgul olun.

        2. Sevgili Emine ,eğer sen Allah’ın ipine sımsıkı sarılırsan emin ol ki O seni katından fazlıyla ve destekçileriyle destekliyecektir. Sen bulduğun yolun doğruluğundan sakın taviz verme çünkü Allah inananlarla beraberdir.. Ve Rabbin sana yardım edecektir (yardımcılar gönderecektir) Tevhid meşalesi ağır ve sorumluluğu büyük bir meşaledir ve seçtiğin yolun zorlu olduğunun farkında olarak , bunları göze alarak adımını atmalısın …Ben sizi tanımıyorum ama sizin destekçinizin ve yanınızdayım ..Sadece duayla değil ,elimden geleni yapabilme sözüylede yanınızdayım ..Alemlerin Rabbine emanet olun

  17. Allah razı olsun Salihacım …Verdiğin biligiler için çok teşekkür ediyor ve dualarına amin diyorum kardeşim …

  18. ummusena says:

    Amin… Allah razı olsun.

  19. Saliha hanım Allah razı olsun kalemine sağlık..

    1. Saliha Yildiz says:

      Amiin kardesim. Rabbim sahip oldugumuz imkanlari O’nun yolunda kullanabilmeyi nasip etsin.

      1. Hanımeli says:

        tasavvufu yanlis anladiginizi ya da hic anlamadiginizi dusunuyorum… bu kadar kotuyse tasavvuf nasil yetisti bunca insan? osman gzinin elinden tutan el, fatih’in, kanuni’nin de elinden tutan eldir. menemen’de sehit olan es’ ad erbili hzretleri şirk icinde miydi? buyuk hadis profesörü esad cosan hc bir sirk eyleminde miydi? yapilan yanlislari eleştirmek haktır fakat bir egitim metodu olan tasavvufu ve metotlarini toptanci bir zihniyetle sirk saymak hakkaniyete sigar mi!? Allah rasulunun hayatinda tasavvuf yoktur demek ne buyuk bir hezeyandir….

        1. Saliha Yildiz says:

          Onlara, “Allah’ın indirdiklerine uyun” denildiği zaman, “hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeylere uyarız” demektedirler. Ya ataları hiçbir şeyi akıl edememiş ve doğru yolu da bulamamış idiyseler?
          Küfredenleri uyaranın hali, sadece çağırış vs bağırış alarak işitenlere haykıran çobanın hali gibidir. Onlar, öyle sağır, dilsiz ve körlerdir ki, akıllarını kullanamazlar.

        2. Saliha Yildiz says:

          Onlara, “Allah’ın indirdiği (Kitab) ne ve peygambere gelin” denildiği zaman onlar, alalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol) bize yeter demektedirler. (İyi ama) ya ataları hiçbir şey bilememiş ve doğru yolu da bulamamış idiyseler (Maide,104)

          Onlar bir kötülük yaptıkları zaman, “babalarımızı bunun üzerinde bulduk; Allah da bize bunu emretti1 demektedirler. (Ey Muhammedi Onlara) de ki: “Allah kötülükleri asla emretmez; siz, Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?” A’raf,28)

          Allah’a şirk koşanlar diyeceklerdir ki: “Eğer Allah dileseydi. ne biz şirk koşardık, ne de babalarımız; hiçbir şeyi de kendimize haram kılmazdık.” Onlardan öncekiler de böyle yalan söylemişlerdi de, azabımızı tadmışlardı. (Ey Muhammedi Onlara)de ki: “Elinizde (bu iddianızı isbat edecek) herhangi bir ilim, (bir delil) var mı, onu bize hemen çıkarın. (Fakat hayır!) Siz, zandan başka bir şeye uymuyorsunuz ve siz ancak yalan söyleyen kimselersiniz.” (En’am,148)

  20. Yazıyı görünce çocuk gibi sevindim ellerimi çırptım 🙂 :)okuyacağım inşaAllah 🙂

    1. Saliha Yildiz says:

      Rabbim ilme olan bu istiyakini daim kilsin Canim kardesim. Allah Resulu sallallahu aleyhi ve sellem “Allah kime hayir murad ederse, onu dinde fakih (anlayisli) kilar” diyor. Rabbim seni dinde fakiha kilsin. Amiiin.

Like
Close
Tarif Üstü Muhabbet | Cahide Sultan
Close
%d blogcu bunu beğendi: