Aslında bu hafta yazı yayınlamak istemiyordum. Ya da bir konu üzerinde konuşmak. Fakat dün, son gelen yorumların içinde öyle bir yorum vardı ki, “biz kadınların konuşacak çözüme kavuşturacak çok konusu var” dedim kendi kendime. Dertli rumuzuyla şurada ki yazıya yorum yazan kardeşimizin yorumu şöyleydi:
“Eşimle benim aramda da benzer sorunlar var.
bu yazıdaki bahsi geçen bayan gibi ben de çocuk istemiyorum. Bunu söylediğim için utanıyorum ama gerçekten istemiyorum.
Neden mi? Birincisi çalışan bir bayanım çoğu zaman iki kişi yaşadığımız evin basit işlerini bile yetiştiremiyorum (yemek,bulaşık,çamaşır). Ne doğru düzgün namazım var ne de ibadetim. üstüne bir de çocuk doğurup onu bakıcıların büyütmesini istemiyorum. (yazık değil mi çocuğa?)Çocuk beni örnek alacağı, doğru düzgün dini eğitim veremeyeceğim için, en ufak dert sıkıntı vs her zaman yanında olamayacağım, onu yeteri derecede takip edemeyeceğim için günahıma günah eklemek istemiyorum.
“Namaz kıl yavrum” deyince ‘sen neden kılmıyorsun’ demeyecek mi? ‘başını niye örtmüyorsun anne’ diye sormayacak mı?
İş stresi, ev yükü vs yetmezmiş gibi her şeyin üzerine bir de onun yükü binecek omuzlarıma, erkekler ne kadar bakıyor ki çocuklarına?Biliyorum bu bir bahane değil ama çalışan kadın olduğum için eskiye göre ben de eşime çok rahat karşı çıkabiliyorum. ama bu durumdan ben de mutlu değilim.
Bazen keşke gerçek anlamda şeriat gelse de hak ettiğimiz yeri bulsak, evimizde çocuklarımızı büyütsek, her geçen gün günahlarımıza günah eklemesek diye dua ediyorum.
Benim çalıştığım yerde bir tane bayan yok. başım açık çalışıyorum erkeklerin gözleri üzerimde, içim içimi yiyor. eşim buna sesini çıkarmıyor. Arabanın taksitlerini rahatça ödüyoruz ya, istediği modeli alabildik ya, onun için önemli olan o.
bir de bunun üzerine çenemi kapayıp oturacağım, o her istediğinde ilişkiye hazır olacağım, çocuk yapıp büyüteceğim öyle mi? kimse kusura bakmasın dünya o kadar da güzel bir yer değil. Erkeklerin her istediği olmayacak bu dünyada…”
Kadınların dışarıda, hele erkeklerin içinde, İslam’a göre uygun olmayan ortamlarda çalışmasına karşıyım. Aldığım pek çok mail ve tanıdığım pek çok kadın benim bu konudaki fikrimi pekiştirir nitelikteydi. Çalışan kadınların çoğu evini özlüyor. Bütün işleri bir arada götürememe korkusuyla ya çocuk istemiyor, ya da en çok iki tane çocuğu oluyor. Ve hemen hepsinde çocuklarına yeterli ilgi ve alakayı gösterememenin verdiği bir vicdan azabı var.
Hani Aileden sorumlu Bakan’ımız kadınların istihdamından bahsederken, Başbakan da habire 3-4 çocuk olsun diyor ya, anlam veremediğim husus; bu kadınlar hem dışarıda çalışıp, hem 3-4 çocuğa nasıl bakacak? Hepsi için de bakıcı veya kreş parası verilecek mi? Peki evinde asıl işleriyle meşgul olan ev hanımlarına da çocuğuna bakıp yetiştirmesi karşılığında bir bedel ödenecek mi?
Kadınlar erkekleştirilmeye çalışılıyor. Erkeğin görevlerini kadın da yüklensin deniyor. Oysa erkeklerin çoğu kadın çalışsa bile ev işlerinde, çocuk bakımında yardımcı olmuyor.
Ortada bir handikap var: Kızlar mutlaka okusun isteniyor. Ve artık neredeyse bütün kızlar üniversite okuyor. Okulu bitiren kızlar çalışmak istemezlerse, üzerlerinde korkunç bir aile ve toplum baskısı oluşuyor. Diploması olup çalışmayan kızlara “aptal” gözüyle bakılıyor.
İki ucu berbat bir değnek, kızların, kadınların hayatını alt üst ediyor. Bana sorsanız pek geri kafalıyım ya, o değneğin hiç bir yanı uymuyor bana.
Her şeyi bıraktım da bir kenara, şu cümle benim içime çok oturdu Ya HU!
“Bazen keşke gerçek anlamda şeriat gelse de hak ettiğimiz yeri bulsak, evimizde çocuklarımızı büyütsek, her geçen gün günahlarımıza günah eklemesek diye dua ediyorum.”
Amin, Amin, Amin….
Cahide Sultan
İlgili yazılar
Kaç süslü teyze bir anne eder?
Yazdıklarınızda sonuna kadar haklısınız. Ama atanmazsan seni evlendirmem, deyip talipleri değelendirmeyen bir babanız var ise hayat gerçekten zor.
Cahide Hanım öyle bir yaramı kanattınız ki günlerdir aklımda bu soru neden çalışıyorum.ve sizin yazılarınızı okuyunca anladım mesleği işi bırakıp eve yavrularımın yanına dönmem gerektiğini. ama nasıl? bu konuyu tartıştığım arkadaşlarım delirmişim gibi bakıyor, eşim itiraz etmiyor ama korkuyor, ailem boşuna mı okudun yerinde olmak isteyen binlerce insan var diyor. belki bugün olmasa da yarın evime dönüp, çocuklarımla tam zamanlı beraber olup belki 3. çocuğu bile düşünebilirim. ve arkadaşın yaptığı bu dua ya bende amin diyorumm.
“Bazen keşke gerçek anlamda şeriat gelse de hak ettiğimiz yeri bulsak, evimizde çocuklarımızı büyütsek, her geçen gün günahlarımıza günah eklemesek diye dua ediyorum.”
ama gerçek anlamda bir şeriat…
Selamlar ve Sevgiler Arkadaslar,
Bu üzerinde tartistigimiz konu hayati önem tasiyor. Ve yasiniz ilerledikçe, olgunlastikça bu konudaki görüslerinizde degisiyor.
Insan Yeni evliyken maddi açidan rahat bir hayat yasamak veya kariyer yapmak düsüncesi ile aldigi egitimi çalisarak degerlendirmek istiyor. Fakat yirmili yaslar ayni zamanda çocuk dogurma yaslari oldugu icin herkes yapiyor Ben niye yapamayim veya icgüdüsel olarak cocuk özlemi çekmeye basliyor çalisma hayatinda iken ilk çocuk doguyor. Ve koca manevi- fiziksel bir yükün altina giriyor insan. Yetmezmis gibi bir iki yil sonra ikinci bebegide yapiyor. Eger bir de mükemmeliyetçi bir tip ise iyice manevi- fiziksel yük artiyor. Ailesinden uzakta ise onlardan da bir yardim söz konusu degilse Vay haline bu kadinin. Kocalar hizmet bekliyor, cocuklar bakim bekliyor, Ev temizlik istiyor, elbiseler yikanmak, acikan karinlar yemek! Sinir sistemi ve bagisiklik sistemi çalisan kadinin bunca yükü kaldiramadigi icinortaya herkesle sürtüsen veya sürtüsmeyi kaldiramiyacaklar icin butun dertleri içine gömen gitgide ezilen bir kadin çikiyor ortaya. Idealistlik, feministlik, multi- tasklik sonraki yillarda pahaliya patliyor kadina. Erken menapoz, tiroid veya hormon bozukluklari, agrilar , mide problemleri, bas agrilari, mutsuz evlilikler ve bosanmalar . Sonuçta sevgisiz evlilikler, problemli cocuklar, yipranmis aile baglari! Niye? Çünkü birileri bize kadin çalismak zorundadir diye ögretti. Tüketim ekonomisi ile herseyi ister olduk. Kanaat sözlükten kalkti. Ben bir çok konuda çok basarili olmus bir kadinim AMA yasim elli bile olmadan bu basarilar bana cok pahaliya patladi! Vucudum iflas etti. 3 yildir cehennem dunyada kuruldu benim icin. Disardan bakanlar benim hayatima imreniyor. Mal, mülk, mevki, güç, akil hepsi var fakat artik sihatim yok. Bence yanlis yapiyoruz bunca yükün altina gönüllü yatmakla. Basari, para, sihat olmayinca bir ise yaramiyor. Kötü bir alis veris yaptigimi çok iyi idrak ediyorum. Madalyalar, makaleler, banka cüzdanlari derdime sifa olmuyor çünkü. Pismanim. Calistigim için pismanim.
Fatma Ablacığım bu yorumun beni o kadar çok duygulandırdı ki, izin verirsen bu yorumu ayrı bir başlık altında yayınlamak, konuşmak isterim. Allah her müşkülünü izale etsin. Her daim yardımcın olsun ablacığım.
Allah razi olsun Cahide kardesim. Rabbim hepimize bu testi kolaylastirsin, razi olacagi islerde bizi istihdam etsin. Sihhat ve afiyet versin Sana ve bütün sitedeki kardeslerimize.
ayrıca Cahide hanım siz ne kadar şanslısınız ki bir yeteneğiniz var ve bunu bir işe, kazanca çevirebilmişsiniz.sitenizde reklamlar var e tabi bunun da bir getirisi olmalı.yanılıyor da olabilirim,öyleyse affola..
Siz de teknik olarak çalışan bir bayansınız.ama çalışma şartlarınız size göre kabul edilebilir, olması gereken şekliyle evinizden..
Çalışan ve çalışmayan anneler için bir genelleme yapmak söz konusu olamaz zannımca.aynen bütün insanlar için yapılamayacağı gibi.sonuçta her insan birbirinden farklıdır ve çalışan annelerin de yaşadıkları yaşattıkları insani olarak farklılık gösterir.yazıyı gönderen bayan tamamen hissiyatını dile getirmiştir.onun hisleri üzerinden çalışan bayanlar için kesin bir yargılama yapmak yanlış olur.
Ben 1 çocuk annesi,tahsilli ama çalışmayan bir bayanım.ve açıkçası bir tek eşin maaşıyla bu düzende(maaşın durumuna göre değişikik gösterir tabi) bazı durumlar benm çalışmamı gerektiriyor ve çalışmayı düşünüyorum..evimiz krediyle alındı,ancak eşimin maaşı bu şekilde ucu ucuna yetiyor.mesela benim kayınpederim 55 yaşında ve adam bu yaşında inşaatlarda çalışıyor,3 sene önce inşaattan düşüp kolunu kırdı,türlü ameliyatlar geçirdi,kirada oturuyorlar çalışmasa 850 lira emekli maaşıyla hem kira hem geçinmek çok zor..Eşim tek çocukları.Ben de bu yüzden çalışmayı istiyorum.Onları da bu yaşlarından sonra biraz rahat ettirebilmek için..en azından çalışırsam onlara ev alabilirim.o zaman vicdanım rahat eder.şu anda tahsilim olup ihtiyaç sahipleri varken elim ayağım tutarken bana çalışmamak vicdani bir yük.
Önemli olan çalışmak ya da çalışmamak değil.Evde oturan bayan zamanını nasıl geçiriyor,kendini eşine yuvasına çocuklarına,onların gelişimine mi adıyor.Çalışan bayan da ne için çalışıyor,hangi hissiyatla yapıyor,çalışıyorum diyerek eşine çevresine çocuklarına karşı tavrı nasıl?
Önemli olanlar bunlar bence.
Vesselam..
Yorumların çoğunda çalışan kadınlarla ilgili yanlış bir algı var. İnsanların hepsini aynı kefeye koyamazsınız. Nasıl ki her ev hanımı mükemmel çocuk yetiştiremezse her çalışan kadın kötü çocuk yetiştirir diye de bir genelleme yapılamaz. Bu çok subjektif bir olgu. Bir defa değişen bir zaman var, hayat artık çok kolaylaştı. Bir kadının evdeki işleri artık çok ağır değil. Hal böyle olunca da mesleğini icra etmesi de, ev işlerini de yapması ve çocuklarıyla ilgilenmesi de çok zor değil. Birincisi çalışmak, ibadetin yarısıdır ve asla ayıp birşey değildir. İkincisi ise, insan sadece para kazanmak için çalışmaz. Topluma ve ekonomiye doğrudan katkı sağlamanın verdiği işe yarıyor olmanın verdiği hissiyatı hiçbir şey veremez. Bir anne olarak aklı başında hiçbir annenin çocuğunu bu hissiyata kurban edeceğine ihtimal vermem. Üçüncüsü, aile bütçesinin artması, çocuğa sağlanacak eğitim olanaklarını da beraberinde getirir. Özel okul vs. kastetmiyorum, onun yeteneklerini geliştrici kurslar vs. gibi bildiğimiz birçok şey günümüzde maalesef ailenin ekonomisine bağlı. Aynı zamanda kendi düşüncem, çalışan annelerin çocukları hayata daha güzel hazırlanıyor. Açıkçası, kadının evde sürekli evde erkeğine hizmet eden ve yalnızca çocuk doğurmaya yarayan bir varlık olarak görülmesi düşüncesi de beni rahatsız etmekte. Dolayısıyla çocuğumu da bu şekilde yetiştiriyorum. Bir insan, bir defa kendi kendine yetebilmeli. Çocuğum da yarın öbür gün herşeyden önce kendi kendine yetebilen bir insan olabilmeli. Çok sevdiğim bir laftır; Kurda sormuşlar ensen neden kalın diye, kendi işimi kendim yaptığımdan demiş. Dolayısıyla evde annesinden dolayı işbölümüne ortak olan çocukların, büyüdüklerinde birçok işin altından kolaylıkla kalkan bireyler olarak varolduklarını gözlemledim. Hayat müşterekse şimdikiler eşlerine çok yardım etmiyor olabilirler belki, onları da bu zihniyetteki kadınlar yetiştirdiği için fakat geleceğin çiftleri hayatı beraber kucaklayacaklar diye düşünüyorum…Hasılı evet kızlar okumalılar çalışmasalar dahi, hatta daha çok okumalılar..Zira bu toplumun müteahhitinin kadın olduğunu düşünmekteyim..Saygılarımla…
Ben bu çalışma meselesinden çok çektim.En sonunda oğlum derdinden hastalandı,az kalsın bacağını kaybediyordu.Durum böyle olunca eşimde artık beni çalıştırma sevdasından vazgeçti.
Şimdi ben evimde az bulup azla yetiniyorum,çok bulunca seviniyorum,oğlumla birlikteyim artık.Bir an olsun yalnız değil.Ben annelik ve iş hayatının asla bir arada olamayacağını düşünenlerdenim.Rabbim hiç bir çocuğu annesiz bırakmasın.
Parasız yaşanır,bi şekilde idare edilir.Ama kaybolan değerler ve çocuğunuzun gözünüzün önünde yitip gitmesi,işte o en büyük işkencedir.
Selam ve dua ile.
Konu kadının çalışmasıydı. Bu konuda Faruk Beşer’in “Kadının Çalışması” adlı bir kitabı var. Sosyal, ekonomik ve psikolojik yönden bakmış, objektif bir çalışma.Tavsiye ederim. Ayrıca Kur’andaki Musa ( a.s) ile Şuayb (a.s) ın kızları ile ilgili ayetler de bir ipucu gibi görünüyor. Anlamak ve yaşamak duasıyla.
Calisan bir bayan olarak yaziyorum. Calismak veya ev hanimi olmaktan ziyade CALİSKAN olmAmiz lazim bence. Tembel, verimsiz, saat 11 de gozunu ovustura ovustura kalkan, aksam oldugunda “elde var sifir” dedirten bir ev hanimligina tabiki hayir. Ayni sekilde calismayi bahane edip eve gelince yan gelip yatan, bir corba bile karistiramayip ordan burdan yemek ismarlayip karnini doyuran, tv karsisinda vakit gecirenlere de hayir.
Ben calismaktan mutlu olanlardanim. Aile butcesine katkida bulunmak neden kotu olsunki. Ortak kazancimizin belli kismini burslara, yardim kuruluslarina ayiriyoruz.Aile yardimlarimiz oluyor. ayrica kayinvalide ve kayinpederimi hacca gonderdik birikimimizle. Paylasildikca cogalir anlayisina sahibiz cok sukur. Eee calismayinca, kazanmayinca nasil olacak butun bunlar. Evde de bi o kadar yoruluyosunuz ama Allah rizasi icin yapilanca goze batmiyo.
2 cocuk annesiyim. 3,5 ve 1 yasindlar. Onlari da ihmal ettigimi dusunmuyorum. Eve gelirgelmez ev isleri ve cocuklarla hasir nesir oluyorum. Oyle evde hizmrtciler falan dolasmiyo. Hafta sonlari Cahide hanimİn tariflerini deniyorum.
Arkadaslar kisacasi bizim kaliteli caliskan uretken hanimlara ihtiyacimiz var. İster calissin ister ev hanimi olsun yeter ki tembellikten uzak olsun..
Fatıma hanım kitabınızı dün hemen indirdim okumaya başladım. Allah razı olsun.ben de bir kız çocuğu büyütmeye çalışıyorum, öğretmenim :Abdullah Sabit kardeşimizle aynı sınıfta değildik bir iki ortak ders aldık . duruşu ve efendiliği ile örnek bir insan. Allah hepimize sizin gibi bir anne olmayı nasib etsin.
merhaba; 7 yıllık evli 2 çocuk annesi olarak düşünüyorumda… çalışan annelerin çocuklarıyla ne kadar ilgilendiği vs. yorumları yazılmış peki ev hanımı olupta tv kanallarında kumandayla gezinen, altın günlerini takip eden, ev hanımlarının durumu daha vahim değilm mi? en azından çalışan anne ne derseniz nasıl dersiniz bilmem ister özlem diyin ister vicdan azabı diyin ama eve geldiğinde tamamen çocuklarıyla ilgleniyor.. Daha kal,teli vakit geçiriyor….
Sevgili Cahide Kardeş. Bizim de Ankara’dan ayrıldığımız neredeyse 7 sene olacak. İstanbul’a taşındık. Her şey çok çabuk ilerledi. Şu an 6 çocuğum evli. 16 yaşındaki en küçük oğlum ve eşimle beraber Medine’ deyiz. ( 9 aydır ). Allah’a emanet, 7 torunum da ellerinizden öperler. Raziye Nur daha çok deneme yazıyor. Ona da mesele.net. ten ulaşabilirsiniz.
Evet Esra Hanım. Doğrusu çocuklarımı tanıyanları tanımak isterim.
Fatıma Hanım, Adak Çocuk dergisini alırdık bir zamanlar. Bu yüzden sizi tanıyanlar çok çıkar. Denge Radyo’daki programlarından Ali Ağabey’i, eşimin dersaneden öğrencisi olduğu için Abdullah Sabit kardeşimizi tanırım. Raziye de güzel hikayeler yazardı değil mi? Uzun yıllar oldu Ankara’dan ayrılalı. Siz beni tanımazsınız ama ben sizi gıyaben tanıyorum.
Bu arada kitabınız hayırlı, mübarek olsun. İnşaAllah annelere çok faydalı olacağına inanıyorum.
Çalışan kadın olmak …. (ALINTIDIR)
Eskiden kadın olmak daha kolaydı .Kadınlar sadece evde olur,yemek yapar ,çocuk bakardı.
Sadece eşinin geliri düşükse kadın çalışırdı , çalışan kadına acınırdı.Kadın çalışıyorsa ,evine bakamayacağı düşünülürdü ,zaten kadın bekarken çalışsa bile evlenince evinin kadını olurdu.
90 lı yıllara gelindiğinde kadın sadece evde olmak istemedi ,artık çalışmak ekonomik olarak özgürleşmek istiyordu.Bütün kadınlar once ünüversite okumaya ,sonra çalışmaya başladı.Bu kadının hoşuna gitmişti çalışıyor ,istediği gibi harcıyor ,geziyordu.Artık çalışan kadın evli olmak değil bekar olup gününü gün etmek istiyordu.Yaşasın özgürlük…Çalışan kadın artık işkolik olmuştu , çalışıyor ve yüksekliyordu ,zirveye ulaşmıştı.Birçok şirketde once orta kademe ,sonra üst kademe yönetciler kadın oldu.Fakat doksanların sonuna gelindiğinde şirketler yanlız ve işkolik 30 lu yaşlarında kadınlarla doluydu..Bu çalışan kadına yetmedi ,çıtayı biraz daha yükseltti.Artık evli ve başarılı çalışan kadın olmalıydı.
Çalışan kadın etrafına bakındı ,başarılı ,paralı adaylar gözden geçirildi ,adaylardan kel , şişman ve kısa olanlar hemen elendi ,ince ruhlu ,şaraptan anlayan ,14 şubatda müthiş süprizler yapan ,kimsenin bilmediği yerlerde başabaşa tatillere götüren ,yaşamayı seven ve bol bol espiri yapanlar hemen kapışıldı.
Yurt dışından tasarımcı gelinlikleri getirtildi ,otellerde muhteşem düğünler yapılıp ,maldiv lere yada bali ye balayına gidildi.
Balayından sonra çalışan kadın hızla iş başı yaptı artık ,gündüz toplantıdan toplantıya koştururken ,artık akşam yemeğinide düşünmeye başalmıştı.Akşam ne yenmeli ,nereye gidilmeli ,eşinin gömlekleri ,pantolanları ütülümü ,kıyafetleri kuru temizlemeciye gitti mi geldi mi ,marketden alınacakların listesini çıkar ,iş çıkışı git al ,eve gel hızlıca akşam yemeğini hazırla….
Çalışan kadın artık mutluydu ,gece yatağı sıcacıktı ,üzülünce derdini paylaşan ,hastalanınca ona bakan ,ağlayınca destek olacak bir omuza,göz yaşlarını silecek şevkatli ellere sahipti.15 saat koşturmak ona vız geliyordu.
Etraf bu şekilde koşuşturan ev ve iş arası çift vardiya çalışan kadınla doluydu.Zaman geçiyordu ,Çalışan kadın 35 ine yaklaşıyordu, biyolojik saati “be –bek, be- bek” diye uyarı vermeye başladı..Evet çalışan kadın hemen çığlık atmaya başladı “kariyer de yaparım bebek de”
Çalışan kadınlar hemen sosyetik kadın doğumcuların randevularını doldurdular.
Çalışan kadınlar ajandalarına ve işlerinin temposuna uygun zamanı seçip hemen mikroenjeksiyonla bebek yapmaya başaldı.Kimi tek ,kimi ikiz ,kimi üçüz istedi.
1-2 ay sonra güzel haberler sırayla gelmeye başaldı ,çalışan kadınlar hamileydi.
Ama çalışan kadın hemen hamile ,hem güzel olmak istedi ,hemen diyatisyenlere koşulup ,özel hamile diyetleri alındı ,bol bol kivi yenmeye başlandı.Eskisi gibi tatlı ,börek aşerilmiyordu ,karpuz ,kivi ve mango isteniyordu gecenin bir yarısı eşlerden .Çalışan kadın çocuğunu eski usul büyütmeyecekti ,hemen onlarca hamilelik ,bebek büyütme kitapları alındı ,bir çok internet sitesine üye olundu.Yoga ve anne –baba kurslarına yazıldı .Çalışan kadın artık gün gün takip ediyordu bebeğini.Bugün 43.gün bebeğim üzüm tanesi gibi ,59.gün parmakları oluştu ,89.gün bu gün ilk defa hıçkırdı. 210 .günden sonra artık bebeğin matematik zekasının artması için Mozart dinletilecek.Sonunda mutlu gün geldi çalışan kadın artık anneydi ,3-4 aylık izinden sonra çalışan kadın öldürücü diyetlerle zayıflayarak incecik bir şekilde iş başı yapmıştı.Artık başarılı bir yönetici ,iyi bir eş ve anne olarak 24 saat çalışıyordu.Bebek büyüdükçe , sosyalleşmesi için çalışan kadın cumartesilerini çocuğuna ayırdı ,artık tüm anneler topluca etkinliklere katılmaya başladılar ,yaş günü partyleri ,tiyatrolar ,piyano dersleri ,basketbol ,tenis ve yüzme kurslarının biri bitiyor biri başlıyordu.
Çalışan kadına buda yetmedi artık herkes çalışıyor ,iyi bir eş ve annelik yapıyordu ,çalışan kadın çıtayı birkez daha yükseltti.
O artık evinde katkısız ,sağlıklı ekmekler ,kahvaltı için ev yapımı reçel yapmalı ,organic gıdalarla, vitamini bol sebze yemekleri hazırlamalı ,çocuğuna ve eşine özel günlerde ev yapımı pastalar yapabilmeli ,bu pastaları çok güzel süsleyebilmeliydi.
Evet bütün çalışan kadınlar yemek yapma kurslarına koşmaya başladılar ,evlerine ekmek yapma makinaları aldılar.Şimdi çalışan kadınlar toplantı aralarında bir birlerine ekmek tarifleri vermeye başaldılar ,dün nefis bir çavdarlı ekmek yaptım ,istersen tarifini vereyim.Bende hafta sonu harika bir pasta yaptım.evdekiler bayıldı.Bir akşam gelinde sizede yapayım.
Bakalım Çalışan kadın bundan sonra çıtasını nereye yükseltecek ????
Bu süreç içerisinde çalışan erkek ise çıtasını hiç yükseltmedi.80 lerde ,90 larda ve 2000 lerde hep aynı kaldı…..
Daha önce okumuştum. Satırları çok iyi hatırlıyorum. İçime öyle işlemiş işte.
Fatıma hanım çok alakasız bir soru olacak ama oğlunuz abdullah sabit beykent üni. mezunu mu. oysa gerçekten çok ii evlatlar yetiştirmişsiniz.
Evet Cahide hanım. Onların annesiyim,elhamdulillah.
Ben herhangi bir yorum yapmak istemiyorum.
Sadece bir tavsiyem olacak kardeşlere:
Hangi konuya takıldılar ve çözüm arıyorlarsa o konuyu zihinlerinde merkeze alarak Kur’an mealinin tümünü okusunlar. Tabi zihinlerin berrak ve önyargılardan arınmış olması gerekiyor. İmanımızdaki samimiyetimiz ve doğruları bulmadaki gayretimiz oranında Allah bizlere yardım edecektir. Hiç şüphemiz olmasın.
Keşke sadece çalışan kadınlar günahkar olsaydı da ev hanımları namazını kılan ibadetlerini yerine getiren Rabbimin güzel kulları olsalardı keşke…. Tanıdığım bir çok erkek evde otursun çocuğuyla ilgilensin diye çalışmayan kadınlarla evlenmiş ve hepsi mutsuz çünkü para kazanmayı bilmeyen kadın harcamayı iyi bilir, birde evde sorun çıkarmayı, Çalışan kadınları günahkar olarak görmeniz çok acı ve şaşırtıcı.Ben çalışan , evli ve bebek bekleyen biriyim.Ablam yengelerim ,çevremde bir çok kadın çalışıyor.Çocuk gelişi öğretmeni olarak gördüğüm gözlemlediğim (tabiki istisnalar vardır) kadarıyla çalışan kadınların çocukları daha mutlu. Ev hanımları evde olarak sanki çocuklarıyla mı ilgileniyor? Sınıfta küfreden, makyaj malzemeleriyle dolaşan sigara içme taklidi yapan kendinden büyük cümleler kuran bütün çocuklar annesi ev hanımı olan çocuklar.Çocuk yetiştirmek evde akşama kadar çocuğunla oturmak değildir,Günde 1 saat bile olsa onunla kaliteli zaman geçirebilmektir.Çocuk doğurmaktan korkmak evde ki işlerini yetiştirememek, namaz kılamamak vs. vs. hepsi tembellikten..Bende başörtülü bir öğretmenim ne saçımı açıyorum ne de erkek öğretmen arkadaşlarımla gereksiz muhabbetim oluyor. Ne namazımdan vazgeçiyorum ne kuran okuma saatlerimden, ablam 15 yıllık öğretmen onun içinde aynı şeyler geçerli..Hz.Hatice validemizde çalışmıyormuydu? Erkeğin yapması gereken rolleri alamaz zaten müslüman olan kendini bilen kadın.Rahmetli babamın vasiyetidir bize “kendi menfaatleriniz için cennetten vazgeçmeyin ama vatanın selameti için savaşın” Allah sevgisini babamdan öğrendim ben, Allah’ın cehennemi var diye değil Allah’ın sevgisini kaybetmekten korkarak yetiştirdi bizi.Aileler görsün çocuklar görsün iffetli başörtülü kadınlarda kültürlü çalışan olabilir görsünler istedik.İlim Çin de dahi olsa gidiniz bulunuz.Diye öğrenmedik mi şimdi neden okumayan kızlarında iyi olabileceğini vurguluyoruz.Cehalet mutluluk mudur?
Lütfen bencilce yazılar yazmayınız yada yazdıklarınızla yaşantılarınız birbirini tutsun.Hem kadınlar çalışmasın diye düşünüp hemde bayan doktor aramayınız..
Hakkınızı helal edin ama yazınızın 1 cümlesine bile katılmam imkansız.Müslümanlığı sadece kendinizin yaşayabildiğinizi düşünmeniz cehaletinizden mi acaba diye düşünmekten alamıyorum kendimi…
Bir öğretmen olarak, şu satırların size yakışmadığını düşünüyorum. Ne ben, ne de başka bir kardeşim, çalışan kadınlar günahkar demedi. Ben Müslümanlığı sadece benim yaşadığım gibi bir cümle kurmadım. İma da etmedim.
Fakat siz ev hanımlarını “para kazanmayı bilmeyen kadın harcamayı iyi bilir” sözleriyle genellemiş, hepsine asalak muamelesi yapmışsınız. Sizin düşüncenize göre ahlakı kötü olan bütün çocukların annesi de ev hanımı.
Açık konuşmak gerekirse, çocuklarımın sizin gibi önyargılı bir öğretmenlerinin olmasını asla istemezdim.
Meltem hanim ne kadar dogru yazmis, ama siz at gozlugunu cikarmamakta israrlisiniz. Bi kerede acaba ozelestiri yapsammi diye gecmiyor aklinizdan. Her hakareti yapip, sonrasinda piskin bir sekilde inkar edip yine uste cikiyorsunuz. Muslumana yakismayan tavirlar sizinkisi, Rabbim islah etsin, kul hakkina girmekten hic korkunuz yok.
“Dünyadan en çok ne istersin sorusuna “bir bebeğin annesi olmak” cevabını verdirecek kadar bana anneliği sevdiren çocuklarıma (7) ithaf ettiğim, “Göz Aydınlığı Çocuklar İçin Anne Babalara Tavsiyeler” kitabımı siz sevgili kardeşlerime tavsiye ediyorum. İnternetten okuyup indirebilirsiniz. Faydalı olacağını umuyorum. Rabbim bizleri doğrularda buluştursun ve razı olacağı Salih ameller yapmamızı nasip etsin. Âmin.
Fatıma Hanım, siz Abdullah Sabit, Raziye ve diğer 5 güzel kardeşimizin annesi olmalısınız. Yanılıyor muyum? 7 çocuk annesi olarak, bu konuya hakkıyla yorum yapabilecek özel insanlardan birisiniz. Allah sizden razı olsun…
Çok güzel bir kitap tavsiyeniz üzere sabah indirdim ve epey okudum , hala okuyorum; sanırım bugün biter.
Hayatımıza doğru yön verecek bilgiler var içerisinde.
İstifade etmeme sebep olduğunuz için Teşekkür Ederim Fatıma Hanım.
Ben buradan çalışan kadınlara ve annelere seslenmek istiyorum. Kesinlikle 2tane çocuk olmadan annelik nedir insan öğrenemiyor. İlk oğlumda o kadar farklı duygularım vardı ki yeryüzünde tek çocuk benim için oydu. İkinci oğluma hamile kaldığımda kendi kendime diyordumki bu ilki gibi olmaz. Ama doğduğuna bütün düşencelerimi alt üst etti. Allahın bana gönderdiği en büyük hediyeymiş aslında. Hemen doğum iznine ayrıldım arkasından ücretsiz izne büyük oğlum 3,5 yaşında küçük oğlum 1,5 yaşında tekrarda iş hayatına döndüm. Çalıştığım kurumda bir abla bana tavsiyede bulunmuştu eğer gerçekten çok zor durumda değilsen bütün izin haklarını kullan ve çocuklarınla geçir ileride asla pişman olmazsın diye. iyiki dinlemişim. Ben işim şükretmeyi ve de sabretmeyi öğretti. Çocuklarımın kıymetli değerli olduğunu öğretti. Akşam eve gittiğimde o kadar çok özlemiş oluyorum ki onları. Ama ben hayatmdan televizyonu çıkarttğım da ne kadar çok vaktimin olduğunu öğrendim. Haftalık yemek menüsü hazırladım. hafta içi kolay pişen sebze yemeklerine hafta sonunu onların sevdiği yemeklere ayırdım. Ben 7 yıldır çalışıyorum daha bir akşam kahvaltı yada hazır yemek yememişizdir. Alışverişi hafta sonu yapıyorum Çocuklarmla birlikte.Ama çalışan bir annenin ona yokluğunu hissettirmeyecek tek şey kardeş. Çocuğunuzun kardeşi olmasına izin verin. Birbirlerinin en iyi duygusunu kardeşler anlıyor. Hem sizede kolaylık. İkisi birlikte oynarken diğer işlerinizi halledbilirsiniz. Sabah namazına kalkktığınında uyumayın. O kadar çok iş yapılıyorki zamansızlığı bahane etmeyin. size yardımcı olmak isteyen büyüklerinizden yardım alın. madem çalışıyorsunuz az yada çok bir kısmını sadaka olarak ayırın ve Allahtan her zaman sağlık ve kolaylık dileyin. Ve son olarak hep dua edin. Eşinize, çocuklarınıza, sevdiklerinize açılmadık kapı kalmıyor emin olun. Her şeyi kendiniz yapmaya çalışın. Eşinizden beklemeyin. Eşinizi kendinize rakip olarak görmeyin. O kendine vakit ayırdığı zaman sizde kendinize vakit ayırın. Çocuklarınıza vakit ayırın. canım annem hep derki erkeğin iyi lafına sevinme kötü lafına da üzülme. Öyle yada böyle seneler zaten hızlıca geçiyor. Siz Allah rızası için yapın ve karşılığını Allahtan bekleyin. Yoksa mutlu olamazsınız. Çok sevdiğim bir alim hayatını anlatırken şöyle diyordu: Ah anacığım gündüzleri hayvan bakar, yemek yapar, bahçe de çalışır, büyüklerin hizmetini görür gece de uykusunu bölüp bize kuran öğretirdi. ve biz tam 10 kardeştik demişti. Allah bizi tembellikten acizlikten korusun.
Iste olgun müslümana mükemmel örnek bir kardesimiz. Seninle gurur duydum Fatma’cim. Allah yardimcin olsun.
Allah razı olsun.
Fatma Ak kardeşim maşAllah Allah sizi nazardan korusun
Sevgilerimle..
Teşekkür ederim…
öyle güzel anlatmışsınız ki yazınızı gülümseyerek ve tasdik ederek okudum.anneler olarak kendimize iyi model seçmeli,vaktimizi ve sağlığımızı doğru kullanmalıyız.sadece şunu anlayamadım neden erkeğin iyi lafına sevinmeyeceğiz yalan söyleme ihtimaline karşı mı acaba?
iyi lafına derken; Güzel sözüne, iltifatına sevinme seni yerdiği yada kötü söz söylediği zamanda üzülme anlamında…….
mükemmel tek kelime ile….
Uzun zamandır Dertli rumuzlu arkadaş gibi düşünüyordum ancak tam da çocuğum olmasını istediğime karar verdiğim anda bu yazıyı görmüş olmam tevafuktur herhalde. Şimdiye dek istemedim ama anne olmak benim de hakkım değil mi? Sürekli git-gel yaşıyorum.
Olursa doğumdan sonra ücretli-ücretsiz izin, rapor vs. en fazla 2,5 yaşına dek başında olacağım çocuğumun, sonra ne olacak? anne, kayınvalide, bakıcı, kreş… bunların biri -veya hepsi- devreye girince ben yetiştirmiş olmayacağım ki onu. karma bir terbiye almış olacak. benim çocuğumu kimse benim istediğim gibi eğitemeyecek. Bunu düşününce hakkım değil diyorum. Akşam 6’da eve geliyorum, yukarıda bahsi geçtiği üzere evin işlerini zor yetiştiriyorum ve şükürler olsun ki anlayışlı ve yardımcı bir eşim var, öyle olmasaydı ne yapardım bilemiyorum.
Çalıştığım yerde doğumdan sonra 3-4 aylık bebeklerini bırakıp işe dönüyorlar eğitim meselesini kimse sorun olarak görmüyor. Ve tabi ki herkes kendi hayat tarzına ve ahlak anlayışına göre eğitim veriyor çocuğuna, ne kadar verebilirlerse. Bunu düşününce de benim de hakkım diyorum.
Ama gel gör ki, ne yapmalıyım bilmiyorum.
Valla tatlım süper kadın olacaksın. (Genelleme olaraktan kendimden herkese) Hem evine yetecek hemde kariyer yapacaksın. Sürekli kendini geliştireceksin. Günü telafi etmek için gece çocuğunla yatacaksın. Bir dediğini iki etmeyecek, tüm teknolojiden faydalandıracaksın evladını. Para kazanmasını biliyorsan yardımcı kadın tutacak evini temizetip, yemek yaptırıp, ihtiyacı olanada da vesile olacaksın. Erkek yemeğini yiyip kumandasını alack Tv karşısında keyif yapacaksa sende yapacaksın. Hayat paylaşım paylaşım ve deMÜŞTEREK. Önceden dediğim gibi evimin kadını çocuğumun anası kavramı şu zamanda biz kadınlara yetmiyor. En güzel işlerde çalışıp en güzel çocukları yetiştirecek, en güzel yemekleri yapıp sunacak. Yediği kadar yedirmesini bilecek. Kazandığı ürettiği kadar zekatını sadakasını verecek. İhtiyacı olanlara iş imkanı sağlayacaksın. İşin de de yükseleceksin. Çocuğun eşin ailen seninle gurur duyacak. Tüm bunları en başta Rabbinin rızası için yapacaksın ki ahiretine çalışmış olacaksın. Yok öyle evdee oturmak sadece tüketmek..
Ayyy Yüksel hanım sandım ki bir an programlanmış bir robottan bahsediyorsunuz. Süper kadın olacaksında ne demek yahu insanın bi dayanma kapasitesi var gereğinden fazla yıpranırsan hayat senden bi okadar da şey götürür.
Bir dediğini iki etmeyecekte ne demek. Bir dediği iki olmasın hayattan bîhaber mi olsun çocuklar.Elbetteki en iyi şartlarda yetiştirmek lazım çocuğu ama değerinin farkına da vardırabilmek lazım değil mi?
Biz çalışmazsak ailemiz bizden utanır mı ? Veya biz çalışmayan annelerimizden çalışmıyorlar sadece tüketiyorlar diye utandık mı utanmalımıydık ? Çok keskin ifadeler var yorumunuzda lütfen daha duyarlı olalım.
Biz kadınlar makine değiliz.
Haa siz böyle çocukta yaparım kariyerde diyorsanız (size ne desek fayda etmez zaten Allah yardımcınız olsun demekten başka) ?
Evet, Allah nasip ederse kariyerde yapmak istiyorum çocukta. Sadece yan gelip yatandan herkes utanır. Kadın aile bütçesine katkıda bulunmak için evinde de çalışıp üretebilir. Eskiden çalışmayan anneler yoktu ki utanalım. Eski topraklar, nakışını işler el emeği göz nurunu satar, bostana pazarına gider, parasıyla evinde küçük işler yapardı (terzilik, fıstık kırar, nohut ayıklar, paketleme yapar). Benim kızdığım akşama kadar Tv izleyip, nette takılıp, anneliği sadece yedirip, içirip, üstünü temizlemek sananlara. Bir yemek bir temizlik yap hoop işim bitti diiyenlere.. Bir eğitimci anne şöyle diyerek çözü getirmiş: “Hiçbir şeyin yıldıramadığı kadını, anne kimliği tam anlamıyla dumura uğratıyor. Bu noktada kadın kariyeri ve çocuğu arasında gel-gitli bir hayata başlıyor. İşini bırakıp çocuğuyla meşgul olsa emeklerine yanıyor ve yaptığı bu fedakârlık ağır geliyor ve öfkeleniyor. Yok, eğer çocuğunu evde bırakıp işe devam etse bu defa da bir parçası evde kalıyor ve her gün yarım bir insan olarak gidiyor işine. Her gün ama her gün vicdan muhasebesi yapıyor. Çocuğuna haksızlık ettiğini, onun her anına şahit olamadığını düşündükçe mutsuzluğu katlanıyor.
Peki, ne yapmalı?
Bu sorunun cevabı çok fazladır. O yüzden de kadınlar çalışmalı ya da çalışmamalıdır şeklinde bir şey söylemek doğru olmaz. Herkesin tercihi ve şartları farklıdır. Yani bu durum bir tercih meselesi de olabilir imkân meselesi de.
Bana göre eğer bir kadının çok iyi maaş aldığı kariyerli bir işi yoksa ve eşinin kazancıyla geçinebilecek durumdaysa o vakit çalışarak çocuğuna haksızlık edeceğini düşünüyorum. Bu arada eşinin kazancıyla geçinmekten kastım illa lüks içinde yaşamak değil. Ayın sonunu getirebiliyorsa bunu en azından çocuğu belli bir yaşa gelene kadar yeterli görmek gerek. Sonuçta bebeğinizin ilklerine şahit olmak için değer diye düşünüyorum. Ben tercihimi şimdilik çalışmamaktan yana kullandım. Çünkü bebeğimin her anını yaşamak her anına şahit olmak istiyorum. Hiçbir detayı kaçırmak istemiyorum. Bebeklerimiz içinse bu bir tercih değil bir ihtiyaç. Annesini yanında istemek onun en doğal hakkı diye düşünüyorum. Çalışmak zorunda olan anneleri tenzih ediyorum ama ne anneanne ne de babaanne bir annenin yerini tutamaz. Eğer imkân varsa iş hayatına 1-2 yıl ara verilmesi gerektiği kanaatindeyim. Sonuçta her iki durumda da tam anlamıyla mutlu olamayacağız madem o halde bırakalım bebeklerimiz mutlu olsun değil mi?”
İşte budur çözüm.
İlk yorumunuza göre bu daha tatminkâr bir yorum olmuş.Teşekkürler. Hemen hemen aynı görüşlere sahibiz sizinle.
Böyle söylediğinize göre bayağı kariyerli bir işiniz var sanırım ?
Canan kardesim, çocuk dogur hiç daha fazla uzatma. Senin gibi düsünen bir Anne adayi çok güzel çoçuklar yetistirir, hiç korkma! Allah yardim eder! Hepimize etti! Evlat her zorluga katlanmaya deger!
Sevgili Kardeslerim,
Ikinizin yorumunu okudum ( Dertli ve Cahide hanim ). Bazi teshislerinize katiliyorum fakat sonuç konusunda farkli düsünüyorum. Bende 30 yildir çalisan ve geriye kalan vaktini es, çocuk, ve topluma ayiran bir insan olarak yasadim. Dertli kardesim, günde 10 saat ten fazla dünyanin en ileri genetik arastirmalar merkezinde süper stres içinde gurbette ilk ve ikinci bebegimi dogurdum. Ve kreside Kullandim. Cocuklari seven bir yaradilisim yoktu ta ki diger prof. Arkadaslarim birer birer hamile kalmaya basladilar benimde nihayet içime çocuk sahibi olma arzusu dogdu. ( evlendikten 5 yil sonra ). Bebegimi dogurduktan sonra kucagima verdiklerinde aynen söyle idrak ettim:
” bu bebek dünyada benim sahip oldugum ve güne kadar sahip olduguma en mutlu oldugum sey oldu” o anda sunu da idrak ettim:
” simdi bebegi olmiyan bir kadinin hayatta ne kadar büyük bir mutluluktan yoksun oldugunu görüyorum.Eger bu çocugu yapmasaydim bundan ve neyi kaçirdigimdan hiç haberim olmiycakti” Allah’im sana çok tesekkür ederim”
6 hamileligim 3 yasiyan çocugum var. eger sihatim iyi olsaydi çok isterdim 4 cü bebegide yapmayi! Iyilesirsem bir yetim alip filistinden yetistirmeyi arzu ediyorum. Çünkü artik dogurmak için çok yaslandim. Basbakan niye 3 cocuk diyor onuda açiklayim. Türkiye de” Türk” kökenli aileler 1-2 çocuk yapiyor ama diger etnik kökenli aileler 6-8-10 çocuk yapiyor. Ve devamli Turkiye’yi bölmek istiyen ler 50 yildir doguya ajanlarini yollamis ve köylünün beynini yikamislar. ” Üreyin! Ki birgün Turkiye’yi ele geçirin! ” Ben bunu Diyarbakirda ziyaret ettigim Aganin kendi agzindan duydugumda 17 yasindaydim. Ayaganin yanindan ayrilinca Babama sordum: bu Adam niye böyle dedi niçin Türkiye cumhuriyetini sevmiyor? Üreyip bizi azinlik haline düsürüp yönetimi Ele geçirmeyi niye istiyor? ” Babam da söyle dedi. Malesef kizim Jandarma Dogu halkina çok zulüm etmistir onun için bunlarda Turk düsmani devlet düsmani oldular ve ingilizler buraya adamlarini gizlice gönderip bunlara üreyip ülkeyi siz elegeçirin fikrini asiladilar. Onun için boyuna çocuk doguruyorlar. Bu adamin 30 a yakin cocugu var isimlerini sordum ancak 10- 12 sini sayabildi gerisini bilmiyor. ” dedi. 2050 yilinda Türkler Turkiye’de AZINLIK olucaklar. AYRILIKÇI AZINLIK ise çogunluk olucak. Tabii basbakan çikip size bunu böyle anlatamaz onun için boyuna en az 3 çocuk yapin diyor adamcagiz!
Dertli kardesim, sen çocuk yapmamakla kocandan idrakli veya idrak etmeden öcünü aliyorsun! Hamile olmak özelligini onu cezalandirmak için silah olarak kullaniyorsun. Diger söyledigin bahaneler esas sebep degil. Basi açik dindar ve 4/4 ahlakli milyonlarca Anne var ülkemizde cogu namazda kilmiyor. Bu demek degil ki kötü cocuklar yetistiriyorlar. Üstün ahlakli olmakla Tesetturlu olmak ayni sey degildir! Hiç alakasi yoktur. Ve Ben senin korktugun seyi yaptim. Çocuklarim 3 ve 1 yasindayken ” Ben bu cocuklara iyi bir müslüman Anne örnegi olmak için Islamiyeti 4/4 lük yasiycam” diye karar alip namaza, ve Tesetturlu giyinmeye Amerika gibi bir ülkede basladim. Sende yap! Korkma!
Sana bu korku larin hepsini Seytan veriyor! Nefsinde onun hain ortagi!
Yemin ederim!
Bu yol çikmaz Sokak! Bu kafayi degistir kardesim! Kaybeden sen olursun! Esin seni bosar, doguran bir kadin ile evlenir. Yasin geçer çocuk gibi büyük bir nimetten mahrum kalirsin! Çocugu nun sana verecegi mutlulugu hayatta hiçbirsey sana veremez. Düsünsene bir insan seni her halinle, kosulsuz, bütün kalbi ile seviyor! Ve onun gözü de en mükemmel en çok sevilmeye layik insan sensin ölünceye kadar! Iste buna “Evlat” deniyor. Baska kimse seni böylesine sevmiycek!
Simdi umarim anlamissindir neyi teptigini, ve aslinda kocani degil, kendini cezalandirdigini! Vazgeç yavrum, yanlis yapiyorsun.
Umarim mektubum sana ulasir. Allah sana dogruyu ilham etsin. Amin.
fatma kalkan ablacım yazınızı okudum gerçekten çok etkileyici
bende 1.5 yıldır çalışan bayanım 7 yaşında bir oğlum var
yeni ev aldığımız için çalışıp borç ödemek zorundayız.
benimde düşüncem borçlarımız biraz hafifleyince 3-4 sene sonra işten ayrılmak oğluma babaannesi bazende anneannesi bakıyor
oğlum 2 ye gidiyor daha bana öğretmeniyle yüz yüze tanışmak nasip olmadı.anne hep babaannem alıyor okuldan bazende beni sen al diyor. oğlum, babam işe gitsin sen evde dur diyor yavrum.
hafta sonu oldumu pazar günü için yarında işe gitcekmisiniz diye soruyor.
ama bu yazınızdan sonra allah izin verirse bende işten ayrılırsam 2 çocuk daha yapmak istiyorum. gerçi eşim hiç
sıcak bakmıyor çocuk işine birinciyi bile istemiyordu.
allaha emanet olun bazen insan bir başkasının yazılarından üzerine okadar çok şey alıyorki etkilenmemek elde
değil.