Yöntem Hatası ve Öldürme Hakkı!

Yakın zamanda okuduğum bir haber de; kürtaj konusunda sorulara cevap veren Sağlık Bakanımızın şu cevabı, zihnimde fırtınalara yol açtı. Bakan şöyle diyordu:

“Söz konusu işlem (Kürtaj) ancak güvenli korunma yöntemlerini uygulayan çiftlerde bu yöntemlere karşılık çok az sayıda karşılaşılabilecek yöntem başarısızlığına bağlı gebeliklerde kullanılabilecek bir yaklaşımdır”

Devlet adamı olmak, konjöktüre ters düşmemek için, inandığın bazı değerleri yok saymak mıdır? merak ediyorum…

“Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da, sizi de biz rızıklandırırız. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır.”(İsra 31)

Ana baba olmazdan evvel, insan olmayı öğrenmeli insan.  İnsanlık mertebesi; içinde Mümin’liği, adamlığı barındırır. Çiftleşmeyi becerebilen herkes, insanlık sınıfında olamıyor maalesef. Hele acizliğinizin eseri olarak, siz idrak edemeden size verilmiş bir nimetin, birileri yöntem başarısızlığı sebebiyle sahip olduğunuzu söylüyor ve bu nimetin sizden koparılıp alınmasının normal olduğunu savunuyorsa ve siz buna onay veriyorsanız, insanlık ne demekmiş; yeni baştan öğrenilmesi gerekir.

Ülkemizde 10. haftaya kadar olan ceninin kürtajla öldürülmesi yasal! Doktor 16 haftalık bir bebeği de 10 haftalık gibi gösterip rahatlıkla alabiliyor. Alan razı veren razıysa kimse bunun hesabını sormuyor.

Polonya’da bir bebeğin alınabilmesi için, ya tecavüz sonucu gebe kalınması, ya da ultrasonla sakat olduğunun belirlenmesi gerekiyor. Fakat ülkenin din adamlarının çoğu bu şekilde bile olsa bu kürtajların durdurulması için uğraş veriyor.

Katolik ve musevilerde kürtaj yaptırmak  kesinlikle yasak. İsrailde bir kadının bilerek çocuğunu düşürmesi, hapis cezasını gerektiriyor.

En çok kürtaj yaptırılan ülkelerden birisi Türkiye ve söylentilere göre bu ülkenin %99 u Müslüman…

10. haftaya gelmiş bir bebeğin  dış genital organları, tırnakları, parmak izleri oluşuyor, böbrekleri idrar üretmeye başlıyor. Emme refleksi, tat alma duyusu gelişiyor.  O anne karnında küçük bir insan modeli artık.

Bir kürtaj videosunu seyrettiniz mi hiç? Parçalanmış kolları, bacakları, kopmuş kafaları gördünüz mü? Dudaklar oluşmuş, ağız açılıp kapanabiliyor. Minicik parmakları var, muntazam organların her birinin yeri ve şekli belli.  Bu bir cinayet değilde nedir?

Bazı hadislerde korunmanın  bile gizli öldürme olduğu geçiyor(♥). Peki anne karnında her azası oluşmuş, var olan bir canlıyı, göz göre göre öldürmek katillik, canilik değil midir?

Karnında yeni oluşmaya başlamış, herkes kadar yaşama hakkı olan bebeğini öldüren kişi, sakın dünyada farklı sebeplerle öldürülen çocuklara üzülüyor numarası yapmasın. Doğmamış çocuğunu, rızık endişesi, çokluk korkusu, bakamam bahanesiyle öldürmek, hangi yaşta olursa olsun bir insanı öldürmekle eşdeğerdedir.

Ülkemde çocuk öldürmek bu kadar kolay olmamalı, “yöntem başarısızlığı” gibi seviyesiz bir yaklaşıma tabi tutulmamalıydı. Zaten kendisi istediği için hamile kaldığını sanan kişiler çocuklarını aldırmıyorlar. Bu yöntem başarısızlığı veya halk arasında “kazayla”  tabir edilen  hamilelikler sonlandırılıyor.

Ultrasonda kadına, çocuğunun özürlü olduğunu söyleyen doktorların çoğu yasal olduğu için çocuğun hemen alınmasını teklif ediyorlar.  Ve bugün sakat doğacak denilen bebeklerin pek çoğu sapasağlam doğuyor. Ya da tam tersi olup, sağlıklı gibi görünenin çeşitli problemleri olabiliyor. “Rahimlerde olanı (ancak) Allah bilir”(lokman:34)

Her an değişen bedenimizin yarın veya bir an sonra ne olacağını kim biliyor? Sapasağlam insanlar çeşitli sebepler yüzünden bir anda özürlü olabiliyor. Her insan % 50 bir özürlü adayıdır. Ne doğacak, ne de doğmuş veya büyümüş çocuklarımız için bir garantimiz yok.

Hem rahimlerde olanı, hemde doğduktan ölene kadar bir insanın başına gelebilecekleri kaderin sahibinden başkası bilemez.

250 milyon spermin arasından bir tanesi, yumurtayla buluşmuş ve bir gebelik gerçekleşmişse bu bir mucizedir ve her gebe kadın, içinde  bu mucizeyi taşımaktadır. Sebep ne olursa olsun bir cana, göz göre göre kıymak hiçbir vicdana sığmamalı.

Bir çok kadın yıllarca tedavi görmesine rağmen çocuk sahibi olamıyor. Bu iş çok mu kolay veya bizim insiyatifimizde olan bir şey mi sanıyoruz? Bir kadın kolayca gebe kalmışsa bu Allah’ın bir lütfudur. Mucizeye mazhar olmaktır.

Kader nedir bilir misiniz? Kader insanın acziyetidir. Herşeye gücünün yetmemesi, her planının tutmamasıdır. Beklemediğimiz halde başımıza gelen her hâl gibi, istemeden bize sunulmuş bir çocuk da bizim acizliğimizin ve kaderin gerçekliğinin bir tecellisidir…

*********************

Hakîkaten çok tembel bir millet olup çıktık!  Sıradan, tekdüze bir yaşamı benimsedik. Gençler zaten çok geç evleniyor. Hayatımızı yaşayacağız diye yıllarca çocuk sahibi olmak istemiyorlar. Yıllar sonra bir çocuk oluyor. İkincisi ya oluyor, ya olmuyor. Kalabalık aileler, arasında az yaş olan kardeşler, cıvıl cıvıl çocuk seslerinin geldiği evler azalıyor.

Çok geniş evlerimiz var. Mutfaklarımız salon, salonlarımız futbol sahası kadar. Çift tuvalet, çift banyolarımız var. Odaların her köşesinde bir mobilya bir vazo var. Yardımcı kadınlar tutmak çoğumuz için sıradan bir iş. Kocaman evlere, bir-iki çocuktan fazlasını sığdıramıyoruz. Davetler, gezmeler, ardı arkası kesilmeyen işler… Kadınlığımızı öyle hor kullanıyoruz ki, gerekli gereksiz herşeyi doldurduğumuz hayatımızda iki çocuk için daha yer açamıyoruz.

Yeni bir bebeğin bir eve getireceği mutluluğu es geçiyor,  sadece bize bağımlı bir bebeği emzirmenin hazzını hissedemiyoruz. Sonra depresyon, stress, asık bir suratla boğuşup duruyoruz.

Bırakın hareketlensin eviniz. Minik eller kirletsin duvarları, küçücük ayaklar  dolaşsın etrafta. Gün boyu oturup hantallaşmanıza izin vermesin. Kanepe altlarından legolar,  bulaşık  makinasından çoraplar çıksın. Boş verin çevrenin saçma sapan sözlerini. “Zaman kötü, çocuk büyütmek zor iş” laflarını boşverin. Tevekkül denen şey ne için vardı?  ALLAH’a güvenmeyeceğiz de kime güveneceğiz?

Birileri katil, gaspçı, hırsız, ateist büyüte dursun, bizler Musablar, Sümeyyeler, Fatihler doğurmaya ve yetiştirmeye gayret edelim. Arkamızdan ALLAH demeye devam edecek diller bırakalım.

Tamir edenler, yıkanlardan çok olmadıkça bu toplum düzelmeyecek!

ALLAH’ın rahminizde var ettiği bir mucizeye sımsıkı sarılın. Sakat desinler, hasta desinler aldırmayın. “Üç çocuğun var, dördüncüye nasıl bakacaksın” diyenleri duymayın. İçinizde büyüyen canlı 250 milyondan en sağlıklı ve en özel olanı. Rabbinizin sizin için yarattığı eşsiz bir varlık. Burnu başka, gözü başka, ağzı başka, dünyada bir benzeri daha yok. En az ilk çocuğun yaşama hakkı kadar, 3., 4., 5. çocuğunda yaşama hakkı var ve bu hakkı o’na yegane yaratıcı olan Rabbi verdi.

Tek bir hücresini dahi yaratamayacağımız bir bebeğin var oluşu, asla bir yöntem başarısızlığı olarak adlandırılamaz ve hiç bir elin o canlıyı öldürme hakkı olamaz.

Düşmanını bile çekip vuramayan eller, içindeki yavruyu nasıl öldürür?

Cahide Sultan

(♥)Dipnot: “Azil gizli veiddir (öldürmedir)” (Müslim, Nikâh, 141)