Pırasalı Arnavut Böreği

Ki beni yaratan ve bana hidayet veren O’dur;
Bana yediren ve içiren O’dur;
Hastalandığım zaman bana şifa veren O’dur;
Beni öldürecek, sonra diriltecek olan da O’dur.
Şuara Suresi, 78-81

Es-selamu aleykum canlar

Hayırlı huzurlu bereketli bir hafta geçirmeniz duasıyla başlayalım günümüze

Geçen gün bir köşe yazısında TV dizilerindeki çarpık ilişkilerden bahsediliyordu. Yengesiyle, eniştesiyle, akrabasının kayınpederiyle… daha neler neler. Nevzat Tarhan’da son yazılarının birinde, artık ne kadar midesi geniş bir toplum olduğumuzu anlatmıştı.

Hep diyoruz ya  “Göz gördüğüne alışır” diye. Bu tür ilişkileri göre göre bazı insanlar çevrelerindeki her karşı cinsi, cinsel bir obje olarak görmeye başlıyor…

İzleyicilerimden, yakın akrabasından tacize uğrayanların maillerini okuduğumda çok üzülüyorum. Çünkü anlattıklarına göre, taciz eden kişiler genelde içe kapanık gibi duran, çok sosyal olmayan kişiler. Örneğin çocukken defalarca tacize uğramış fakat taciz eden kişiyle aynı ortamlarda bulunmak zorunda ve bu durum onda bir travma halini almış.

Şunu belirtmek isterim; tacizden kasıt, çoğu kez, birebir tecavüz değil. Genelde karşıdakinin bedenine maddi bir zarar vermeyen, kanıtlanması zor tacizler bunlar. Ama ruhsal bir çöküntüye sokmak için yeterli tavırlar.

Kelebek kardeşimiz, üyesi olduğu bir forum da, bir üyenin anlattıklarından bahsetmişti bana. Anlatan genç kadın, yeni evli ve hamile birisi. Kayınpederi, eşi evde yokken ona basit hareketlerle de olsa tacizde bulunuyor.(Kızı defalarca öpüp, “ben kızlarımı da böyle severim” diyormuş)

Genç kadın bunu eşine anlatamıyor.  Kayınpederi akşama kadar bir kaç kez bu hareketleri yapıyor ve kadının psikolojisi alt üst oluyor. (Bizim ünlü Türk dizileri, hem kendi toplumumuzu, hem de çeşitli ülkelerin toplumlarını  ifsad etmeyi başarıyor maalesef)

O forum sitesinde şöyle bir tartışma başlamış. ” Bu genç kadın eşine bu durumdan bahsetmeli mi, yoksa içinde mi tutmalı?”

Ben konuya biraz daha geniş bir çerçeveden bakalım istiyorum. Tacize uğrayan kişiler ne yapmalı? Çocuklarımıza, başlarına böyle bir şey geldiği zaman nasıl davranmaları gerektiğini nasıl anlatalım? Kendilerini korumalarını nasıl öğretelim?

Rabbim hiç kimseye böyle bir acı yaşatmasın ki bu ölümden beterdir muhakkak.

Fakat korkarım; etrafımızı çepeçevre kuşatan,  ar damarı çatlatan türlü görüntüler bu tür olayların artmasını tetikliyecek.  HafizanALLAH…

ARNAVUT BÖREĞİ

Ohh ne alâ blog yazarlığı! İzleyiciler tarif göndersin, ben hazıra konayım 🙂 Yakında tembelliğim tescillenecek diye korkuyorum 🙂

Bu kez tarifimiz Hülya’dan. Bir göçmen kızıdır Hülya. Göçmenlerin ne kadar maharetli olduğunu bilmeyen yoktur sanırım. Özellikle hamur işlerinde üstlerine yoktur. Hülya’nın Sütlü biber turşusunu hatırladınız mı? Ben, bu tarifi  yapmak için tarla biberlerinin çıkmasını bekliyorum.  Hülya bu kez bizlerle Arnavut Böreğini paylaşıyor. En ince ayrıntısına kadar anlatmış sağolsun.

Daha fazla uzatmadan sözü Hülya’cığıma bırakıyorum: