Son günlerde beni en çok mutlu eden nedir biliyor musunuz?
Rengimi belli etmek!
Evet, rengimi belli etmekten oldum olası garip bir haz duyarım. Fakat son günlerde bir Ebu-Zer yüreği var ki bende, ağzımı doldura doldura “Müminim!” demek geliyor içimden. ALLAHUEKBER, SUBHANALLAH diyesim var mütemadiyen…
Yüreğimi dolduran bu kutlu duygunun bana verilmiş en büyük nimet olduğuna inanıyorum… Dünyalık, gelip geçici hevesler gibi bir şey değil bu… Başını asîce yukarı kaldıranlar, alabildiğine küçülürken, alnını secdeye adayanlar bir o kadar değerleniyor Allah’ın indinde…
İnandıkça güçlenmek, kulluk ettikçe değerlenmek, geleceğe dair varoluşlara yatırım yapmak bir nevi…
Siz inandığınız hakikatleri köşe bucak saklarken, iki arada bir derede sıkışmışken, diğer tarafta sizin hakikatlerinizi ezmeye, yok saymaya çalışan zavallılar kendi yalancı inançlarını cesurca haykırıyorlar…
Şu an ne olduğundan, ilerde ne olacağından emin olmayan, fakat oldukça özgüvenli gözükmeyi başaran bazı kendini bilmezler de garip bir çaba içinde, bir takım bâtıl düşünceleri insanlara aşılamaya çalışıyorlar…
Bir konu araştırması yaparken, gözüme takılan bir haberden kendimi alamadım. Tıklayınca Elmalılı Hamdi Yazır’ın torunu olduğunu öğrendiğim, muhterem dedesiyle uzaktan, yakından alakası olmayan birinin programından kısa bir bölümün yer aldığı video çıktı karşıma. Bir insan, tavırlarıyla nasıl bu kadar itici, bu kadar ukala olabilir anlayamıyorum…
Şahıs, programında ışıkları karartmış, eline bir kitap almış okuyor. Kitabın ismi “Böyle buyurdu Zerdüşt!” Kitabın yazarı Allah’ı tanımaz bir zavallı. Programı sunan zavallı ise öyle bir kaptırmış ki kendini kitaba, felsefenin dozu kaçmış satırları, okurken bile zorlandığı her halinden belli oluyor. Okuyor, okuyor ve yine o bilmiş ve hatta kitabın tesiriyle ermiş tavrıyla kitabı kenara koyarken, “Böyle buyurdu zerdüşt!” diyor… Ahh! nasıl bir büyüklük taslamadır o öyle, nasıl bir bilmezken bilir sanmaktır kendini…
Bu kitap, sosyalist kafaların başucu kitaplarından biridir. Kitabın yazarı Allah’a inanmayan, O’nun çok önce öldüğünü düşünen bir esfel-i safilin…
Şöyle saçmalamaları var mesela:
“Yalvarırım size, kardeşlerim, yeryüzüne bağlı kalın, ve inanmayın size dünya ötesi umutlardan söz açanlara! Ağu saçanlardır onlar, bilerek bilmiyerek…”
“Sadece kendi koyduğum yasaya uyarım, küçük büyük her şeyde.”
“Bağlı kalın” dediği yeryüzüne fazla tutunamamış, kendi koyamadığı yasalar sebebiyle ölmüş birinin, tamamı hezeyan olan bu kitabı, kimliğinde İslam yazan birileri tarafından iştahla okunuyor. Ben bu kimlik müslümanlığının bir daha konuşulmasından yanayım. İslam’dan olamamışların kirli kimliklerinde şerefli İslam yazısı olmasın artık! İsteyene dinsiz, isteyene satanist, dünyaperest, kadınperest veya zerdüşt yazılsın! Akla kara apaçık çıksın ortaya.
“%99 u müslüman bir ülke” deyip benim Müslüman kimliğim Allah düşmanlarının necis isimleri arasına karışmasın…
Hiç utanıp sıkılmadan, büyük bir içtenlikle “Böyle buyurdu zerdüşt” diyen, saçma sapan sözleri yüzbinlerce insana okuyan bu adam, bir gün olsun aynı içtenlikle Kur’an’ı kerim’i veya Sahih-i Buhariden bir kaç şerefli hadis’i okuyup, “Böyle Buyurdu ALLAH”, “Böyle Buyurdu Rasul” diyebilir mi? Diğer bâtıl dinlere, bu bâtıl dinlerin mensuplarına alabildiğine saygılı davranan, oldukları gibi kabul eden, hatta gıpta eden bu tipler, aynı şekilde hayatını İslam’a göre şekillendirmek, çocuğunu İslam’a göre yetiştirmek isteyen insanlara da saygılı olabilirler mi?
Çarşaflı bir anne kanser hastası olsa, programa telefonla bağlanmasına izin verirler mi? Milyonlara, o’nun da sesini duyurabilirler mi? Ona da acır mı yürekleri? Onun çocuklarını da kendi çocukları bilirler mi?
**********************************
Bu ve bunun gibi zavallılar ülkemizde hızla yayılan Allah’ı tanımaz akımların ekmeğine yağ sürüyorlar. Agnostik akım gençler arasında çok moda. Allah’ı ve emirlerini sorgulamakta adeta birbirleriyle yarış ediyorlar. Dindar bir nesil yetiştirmek için, dinini özümsemiş anneler, babalar yetiştirmek gerekiyor önce. Dinini sonuna kadar yaşamak, hayatına uygulamak isteyen insanlara izin verilmeli.
Bir katoliğin olduğu kadar Müslümanın da hakları olmalı. Başını örterek çalışmak isteyen öğretmene izin verilmeli. Dudaklarını kapatacak kadar bıyığını uzatabiliyorsa bazıları, sakal bırakmak isteyen memur da, sakalını uzatabilmeli.Yaşı kaç olursa olsun, kız çocuğunun başını örterek okutabilmeli. İslami hassasiyetleri olan insanlar için, tıpkı İsrail’de koyu ortodokslar için otobüslerin kadın ve erkeklere ayrı tahsis edildiği gibi imkanlar sunulmalı. Hakkı dillendirmek korkutmasın sizi, içi boş lakırdıları geveleyip durmayın artık!
Kendisini, Allah için sevmediğim birinin şu sözü ne kadar doğrudur:
“Bir ülkede şerefliler de en az şerefsizler kadar cesur olmadıkça o ülke düzelmez”
Bir yerde İslam Garip kalıyorsa, bunun en büyük sorumlusu yine Müslümanlardır. Bâtıl inançlarını özgürce ve korkusuzca haykıran kişileri takdir ediyorum. Batıl davası için, bağırıyor, yerlerde sürükleniyor, hapse giriyor, “Benim davam” diyor, uğrunda ölmeyi göze alıyor…
Bizler Hak dinimiz için, Ebedi saadetimize sebep olacak inançlarımız için bu kadar çaba göstermiyoruz. Alkışladıklarımıza ve yuhaladıklarımıza bakın. Birbirimizle olan iç çekişmelerimize, basit kavgalarımıza bakın! Bizler birbirimizi yerken, küfür tek millet olmuş bâtılı yayıyor. Gençlerimizi zehirliyor…
Ölü toprağı serilmiş üzerimize sanki! Dünya aldatmış bizleri. Göğsümüzü gere gere ALLAH diyemiyoruz. Örtümüzü omuzlarımızdan aşağıya özgürce indiremiyoruz. Kıyafetimizin genişliğinden utanıyoruz. Korkulu gözlerle etrafa bakarken, hâlâ “o ne der, bu ne der” zavallılığındayız. Bizi her an gözetleyen, her halimize vakıf olan Rabbimizin gazabından korkmuyoruz!
Her Müslüman üzerine düşeni yapsaydı, İslam bu kadar garip kalmayacaktı. Müminler bu kadar horlanmayacaktı…
Kırıp dökmeden, ama eğip bükmeden anlatmalı, yaşayabilmeliyiz İslam’ı. Bu Hak Din’dir, ebedi saadetimize sebeptir. Kim ne derse desin, karşınızdakinin öfkeyle bakmasına aldırmadan, kınayanın kınamasından korkmadan haykırın Hakkı! Allah kendi dini için mücadele edene yardım eder. Din Allah ile Kul arasındadır diyenler, İslamın hayata hakim olmasına tahammül edemezler. İslam Alem-i Şumuldur(Evrenseldir). Mümin kişi, İslam’ı hem yaşar, hem yayar!
“Siz insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz; maruf (iyi ve İslam’a uygun) olanı emreder, münker olandan sakındırır ve Allah’a iman edersiniz…” (Al-i İmran Suresi, 110)
Biz Müminler, zerdüşt hikayeleri ve Ateist saçmalarıyla dinlendirmeyiz ruhumuzu. “Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah’ın âyetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir.” (Enfal: 2)
“İşte bu şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Siz onlardan korkmayın, eğer mü’minlerseniz, Ben’den korkun.”(Al-i İmran:175)
“Eğer inkâr ederseniz, şüphe yok ki Allah’ın size ihtiyacı yoktur. Bununla beraber kulları hesabına küfre razı olmaz. Eğer şükrederseniz sizin hesabınıza ona razı olur. Hiçbir günahkar da diğerinin günahını çekecek değildir. Sonra dönüşünüz, Rabbinizedir. O vakit, O size bütün yaptıklarınızı haber verecektir. Çünkü O, bütün kalplerin özünü bilir.”(Zümer:7)
Böyle buyurdu ALLAH!
Cahide Sultan
merhaba et suyu bulyon yaptim tadi ayni hazir bulyonlar gibi oldu bundan sonra kendim yaparim ben sarimsakta ekledim size bir sorum var karemelli incirli pastada kedidili veya etimek kullanilabilir mi acaba acele islerde iyi gunler
Aceleyse olabilir tabi.
Cahide abla her yazınızı defalarca sindire sindire okuyorum, çevremde yana yana aradığım ama bulamadığım duyguları, takvayı buluyorum, şükürler olsun.Nereye başvursam hep bir eksik, hep bir yarım kalmışlık var, ama bu yazılarda kendimi buluyorum, katıksız, çıkarsız, dosdoğru söz budur. Yazılarınız birçok insan gibi benim için de hava gibi, su gibi ablacığım, sakın vazgeçmeyin. Allah cihadınızda size hep yardım etsin.
Allahın Selamı Ve Bereketi Üzerinize olsun.
Ben 38 yaşında evli,bir evladı olan bir kadınım.Hikayem çok uzun,ama son bir senede büyük bir hızla değişti tüm hayatım.
Geçen sene bu zamanlar uluslararası bir şirkette hatırı sayılır bir pozisyonda çalışıyordum.Ama istemeden,ama zorla,ama maddi imkansızlıklar yüzünden ! Oğlum bu sene 10 yaşına girecek,ve ben kendimi bildim bileli küçük aralar hariç,hep çalıştım.Onunla hiç ilgilenemedim.Bekarkende,evliykende çalıştım.Geçen yıl tam bu zamanlar bir cuma günü oğlum küçük bir ayak ağrısıyla uyandı,önemsemedik önce, burkulmuştur dedik,götürdüğümüz doktor, burkulmuş buz koyun geçer dedi.Buz koyduk,geçmedi, geçmesini istedik çünkü işimiz çok önemliydi, bir gün daha izin alamazdım !Ertesi günün akşamına kadar ayak morardı ve bir baktık çocuk 40 derece ateşle yanmaya başladı bir anda ! Apar topar aldık sürekli gittiğimiz doktoruna götürdük gecenin bir yarısı,o yoktu başka bir doktor ilgilendi test yaptı vs.Sonuç boğaz enfeksiyonu ve crp si 20 nin üzerinde dedi.Hemen yatışımız yapıldı,antibiyotik ve serum verildi ertesi gün öğleden sonraya kadar ve oğlumun durumunda hiç bir düzelme olmadı.Tekrar test yapıldı crp si 39 a çıkmıştı,ve hala 40 dereceydi ateşi.Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Hemen çıkışını aldık bize en yakın devlet hastanesine götürdük,doktora ateşi var ayağındada bir sıkıntı var dedik durumu anlattık,ayak bu arada dizine kadar morardı ve şişti.Doktor ayağına baktı ve henüz hiç bir test yapmadan, herşey ayakla ilgili üşütme falan değil bu dedi.Bizi hemen acil ortopediye yönlendirdi kan testleri yapıldı,günlerden pazar ve dışırıda kar, soğuk,çocuk ağlıyor, acıdan duramıyor.Devlet hastanesi olunca testlerin çıkması 5 saati buldu,Ayak gittikçe şişiyor ve morarıyor.Sonuç; En son geçirdiği boğaz enfeksiyonu tamamen geçmemiş ve o anda vücudun en zayıf bölgesine, ayak bileğine yerleşmiş,çünkü çocuğumun bağışıklık sistemi çökmüş !
Biz ev alma, araba alma planları yaparken,oğlumun önce sinir sistemi sonrada bağışıklık sistemi çökmüş ! Doktor hemen ameliyata almamız lazım,yoksa bacağı kaybederiz dedi.Akşam 9 da ameliyata alındı,ayrıntılara girmiyorum (Rabbim hiç kimseyi sevdikleriyle imtihan etmesin). Ameliyat 2 saat sürdü çıkardılar,odaya alındık.Ertesi sabah doktorlar kontrole geldi ama hala çocuğun ateşi 40 ! Bir terslik olduğu belliydi,Mr çekilecek dediler.3 gün sonra gece yarısı sıra geldi,mr çekildi.Sonuç ayakta hala enfeksiyon var ve 2.ameliyat dediler.Ben iş yerime telefon açtım, oğlum bu haldeyken çalışamam, işten ayrılıyorum dedim.Tamam dediler.Fakat 2.ameliyat bir türlü olamıyor çünkü ateş 40 tan aşağı düşmüyor.Cumartesi gecesi 2. ameliyata alındı oğlum.Bu seferki 20 dakika sürdü ve ertesi gün ilk kez oğlumun ateşi düştü.Doktor ‘septik artrit’ olduğunu söyledi.Kötünün iyisi dedi,kemiğe bulaşmış azıcık ama biz kazıdık temizledik dedi.15 gün daha hastanede kaldık, damardan antibiyotik verildi.Hastaneden 2.1 crp ile çıktık.Ama ben rahat değildim,bir şurupla gönderdiler.Sanki damardan daha fazla tedavi olması gerekiyor gibi geldi.1 ay boyunca 1 er hafta arayla kontrollere gittik,herşey normal dediler.Oğlumu okula göndermeye başlamıştımki, 1 hafta sonra bir baktım ameliyat yeri kızarmış ve şişmiş,hemen aldık hastaneye,röntgen çekildi bir baktıkki, ameliyat olduğu yerden yani ayağı kazıyıp incelttikleri yerden, tibia kemiği kırılmış.Meğerse damardan tedavinin bir süre daha devam etmesi gerekirmiş böyle vakalarda,Ameliyatla kemiğin içindeki enfeksiyonun tamamı temizlenmezmiş çünkü. kırılmış.Orda enfeksiyon kaldığı için kemik sünger haline gelmiş ve kırılmış ! Velhasıl ayak alçıya alındı, tekrar damardan tedaviye başlandı,tekrar başa döndük.Ayak 90 gün alçıda kaldı.
90 gün sonra bir baktık ayakta bir kaynama yok.Delirmek üzereyim.Bu arada yeni bir semte taşındık ve ben Bu durumlar yaşanırken, Rabbime söz verdim,tesettüre girmek ve namaz kılmak konusunda.Yeni evimizde tesettüre girdim çok şükür,eski arkadaşlarımı,eski düzenimi terkettim.Çarşaflıyım artık Elhamdülillah.
Oğlumuzu alanında çok meşhur özel bir hastaneye götürdük en son.Doktor baktı muayene etti,mr çekti,ayakta dize kadar enfeksiyon var kemiği kesicez dedi.Ben düştüm bayıldım,eşim perişan, çocuk ağlıyor.
Biraz düşünelim dedik, geldik eve.Günlerce dua ettim yalvardım Rabbime,bir çıkar yol için.
Nihayet o yol açıldı.Eşimin patronu oğlumun durumuna çok üzülmüş ve araya tanıdıklarını sokarak İstanbulun en iyi ortopedi doktorlarından birine bize randevu almış.Başka bir yerde ameliyat olmuş bir çocuğa kimse bakmak istemiyor.Gittiğimiz doktor zaten klinik şefi,normalde hasta kabul etmiyor.Ama Rabbim çok büyük,bir mucize yarattı ve biz mr, film ne varsa çocuğuda aldık gittik.
Baktı inceledi,bu ayağın kesilmesine gerek yok,ayağa fixatör takıcaz dedi ameliyatıda ben yapıcam demezmi !
Allahıma binlerce şükürler olsun,oğlum geçen sene Ramazan ayında ameliyat oldu.Fixatör 4 ay kaldı ayağında,ve 1 ay önce çıkartıldı.Ayak Allahın izniyle kaynamış,enfeksiyon yokmuş.Oğlum hızla iyileşmeye devam ediyor.
Ben artık çalışmıyorum,oğlumun yanındayım artık.maddi sıkıntı çekiyoruz,olsun !Bir lokma ekmeğim olsun ,ailemin sağlığı iyi olsun.
Bu anlattıklarım yaşadıklarımın özeti bile değil,Rabbim hiçkimseyi evladıyla imtihan etmesin.Şimdi yeni sıkıntılarla uğraşıyoruz.Çarşafım yüzünden sürekli taciz ediliyorum.Aşağılayıcı bakışlara maruz kalıyorum.Özellikle kadınlar bu şekilde davranıyor.Tesettüre girmek benim kişisel tercihimdi,çokta memnunum.Bakın geçen gün burada oturan çarşaflı bir hanımı gördüm,çarşafını çıkarmış,blue jean ve türbana geçmişti.Çok üzüldüm,o baskılara dayanamamış belliki,ama ben dayanmak istiyorum.Rabbime söz verdim.
Ben tesettüre girmenin bu kadar zor olacağını hiç tahmin etmezdim,ama ölmek var dönmek yok.
Kısacası,aza kanaat etmeli,her zaman her konuda,dilden ve yürekten Rabbimizden hakkımızda hayırlısını istemeliyiz.
Asla benim başıma gelmez dememeliyiz.Öyle bir geliyorki, donup kalıyorsunuz ! İnşallah imtihanı başarı ile vermişizdir.Şu anda oğlum mutlu,ben mutlu,eşim beni çalıştırdığı için bin pişman.Psikolojim çöktü,hiçbirşeyden zevk almıyorum,hiçbirşey yapmak gelmiyor içimden, dünyadan tamamen soyutladım kendimi.Eşimlede aram hiç iyi değil.Onu suçluyorum çünkü.Biliyorum hata ediyorum ama bu düşünceden kurtulamıyorum.Bu yazıyı yazmam gerekiyordu.
Derdimi paylaşmam gerekiyordu.Şer gibi görünen olay, pek çok hayra vesile oldu Elhamdülillah.
Allah rızası için dua edin oğlum eski sağlığına kavuşsun,benim içinde dua edin bu bozuk,kokuşmuş,çivisi çıkmış düzende, döndüğüm bu kutsal yolda kalayım.
Allah tüm hastalara şifa versin.Cahide Hanım,Allah sizden razı olsun.Yazdığınız tüm yazıları kah ağlayarak,kah utanarak ama hep ibretle okuyorum.Yapılacak her yorum bana fikir verecektir.Yalnız değilim biliyorum.
Hepiniz Allaha emanet olun.
birkaç gün yokluğun ardından nihayet girebildim ve baya bir şey paylaşılmış yokluğumda.şu sevgililer günü adı altında topluca esnafın cukkayı doldurma günü geçti gittide bir telaş ve koşuşturmadan daha kurtuldu millet.ta küçüklüğümde bir arkadaşıma”sevgili arkadaşım” diye başlayan bir mektup yazdığım için bir araba dayak yiyen biri olarak hiç sevmem sevgililer gününü.bana hep yediğim dayağı hatırlatan bir yanı var bu sözcüğün.çok masumhane yazılan bir kelimeye yüklenebilecek envayi çeşit anlam barındırıyor içinde.herneyse geçelim diğer konuya.bende bir gece yarısı tesadüfen bir kanalda rastlayıp ne diyor bu adam diye birkaç dakika bakıp sinir küpü vaziyette değiştirmiştim kanalı.yani bu zerdüşte baya oldu denk geleli.hey yarabbim millete akıl fikir dağıtırken bu şaşkınları neede unuttun.artık neye nasıl tepki vereceğimi şaşar oldum.kaç gündür hiç okuyamadım yorumlarıda bebeğimi uyutur uyutmaz biraz bakındım.konu baya boyut atlamış.geçenlerde bizde kızımla bu konuda biraz sohbet etmiştik.kızım anne madem dinimiz örtünme konusunda bu kadar hassas davranıyor ülkemize ilk devrimi kılık kıyafetle yaparak kadınların başını zorla açtıran kara çarşafı yasklayıp dilimizi arapçadan latin alfabesine geçiren biri olarak en çok atatürk suçlu olmuyormu niye açtırmışki zorla milletin başını dedi.öyle sevindimki kızım yaşı küçük olduğu halde bu sorgulamayı yapabiliyor ve bu konulşara kafa yoruyor.bu beni memnun etti,diğer yandan yıllar yılı hep bir tarafım sorgulayıp diğer yanım minnet duydu ataya.benim en sinir olduğum putlaştırmalarına atatürkü.sanki tek başına başarmış gibi tek kendi onca düşmanı denize dökmüşte bizim dedelerimiz ninelerimiz yan gelip yatmış gibi.helede şimdikilerin koltuk sevdası için ataya yaltaklanmaları yokmu gerçekten sanki severlermiş gibi.bence aslında hiç birinin öyle aman aman bir sevdası yok tek amaç üstünden pirim yapmak.çünkü şimdiki zamanda in olan bu konu.bir teşekkür etme hakkım varsa onuda öncülük edip yurdumu işgalden kurtardığı için kullanırdım.çünkü yıllarca hep iyiki düşman dört bir tarafımızı sardığında rabbim bu kişiyi vesile kılmışta bizler şimdi işgal edilmiş topraklarda yabancı dillere ve dinlere mensup kişilerin çocukları olarak dünyaya gelmiş kişiler değiliz diye sevindim durdum.her ne kadar ülkem hala farklı dillerin ve dinlerin kuşatması altında onların kültürleri doğrultusunda yönetiliyor ve bu tarz bir yaşam benimseniliyor ve sürdürülüyorsada dünyanın bir çok yerindeki bir çok zulüme maruz kardeşlerimizden çok daha iyi şartlarda yaşadığımızı düşünüyorum ve teşekkürümde bunun için.
esselamu aleykum ve rahmetullah
bunca yorumun ıcınden benımkının bı kıymetı yok ama yınede yazmak ısterım,oyle ımrenıyorum kı sana abla..ya senden her eve lazım her çocuğa lazım …afff senın yazılarını okudukca eksıklıgımı acızıyetımı farkedıyorum duzeltemıyorum da kendımı bu kezde sucluluk duyuyorum abla …su yukarda yazdıklarını sadece sitenı zıyaret edenler degıl cok cok cok daha fazla ınsan okumalı ..titreyip kendimize gelmeliyiz ,bunun ıcınde sizin gıbı mümine hanımlar lazım ..Rabbim ilminizi artırsın ,evinize sıhhat ve afiyet versin ,çocuklarınızı size ve islama bağışlasın
selamun aleykum
Aleykum selam gülüm, yazdıklarının önemi olmaz mı hiç. Hemde çok önemi var. Siz yazınca bende yalnızlık hissetmiyorum….
Canım ablam sen kötü bir şey yapmıyorsun,arada tek tük böyle insanlar çıkar sen her zaman moralini yüksek tut,sen hakkı haykırıyorsun haykırdığın için birilerinin zoruna gidiyor bırak gitsin.Ben bir tarif vermek istiyorum çok basit fırında patates kızartması belki bir çoğumuzun bildiği bir tariftir.Üç dört patates kabuklarını soyduktan sonra ince ince yuvarlak doğranır isteyen her şekil doğrayabilir.Kare bir borcam tepsiye patatesler konur üzerine bir küçük diş sarmısak ezilir yarım çay kaşığı domates, yarım çay kaşığı biber salçası varsa bizim burada köylerde yetişenbir ot var adı(cibrisa) yoksa şart değil kekik de olabilir biraz tuz biraz kızartıcak kadar yağ hepsini tepsinin içinde harmanlanır fırının en yüksek derecesinde nar gibi kızarana kadar pişirilir çok lezzetli oluyor çocuklarım severek yiyorlar hem hafif oluyor hemde mutfağa kötü yağ kokusu sinmiyor tavsiyemdir.Bu arada incirli karamelli pastanızı yaptım harika oldu yok böyle bir pasta diyorum eşim çocuklarım bayıldılar ablacım ellerine sağlık ALLAH razı olsun senden yerken kulaklarını çınlatmışımdır belki.Kızımın size selamı var ellerinden öpüyor ALLAH’a emanet ol canım..
patates güzel fikir teşekkürler deniyeceğim.
Tarif için teşekkürler canım. Sıra gelirse yaparım ama o kadar çok tarif var ki, sıra gelmiyor…:)
İskilipli Atıf Hocanın şehadeti ile ilgili yazılmış çok güzel bir yazı
http://www.mehmeteminakin.com/html/modules.php?name=Makale&op=showcontent&id=151
Gerçekten saçmalamış zerdüşt.pes doğrusu
flimlere konu olan olay şimdide gerçek hayatta açık açık anlatılıyor..
Acaba ne kedar sürecek bunların saltanatı.
Allah ismini onların kalbinden çıkarıp bizim patlıcanın üstüne yazmış.işin şakası…
Ama demekki bir patlıcan kadar taşıyamıyorlar ALLAH İsmini
Bu yüzden de sapıtıyorlar.onların anlatmak ve yaptırmak istdiklerine karşılık illa diyorum ki:
(Allahım!) Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, nimete erdirdiğin kimselerin, gazaba uğramayanların, sapmayanların yoluna eriştir
LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDEN RASULULLAH.
(Allah’tan başka ilah yoktur. Muhammed (a.s) O’nun kulu ve rasulüdür.
Allah varken,birken,bizde de bu iman varken onların ateşi fazla yanmaz söner inş.sönerkende kendilerini yakar kül eder.
yazdıklarınızdan herkes nasibi kadar alır cahide hanım. sizin öfkenizin neye karşı olduğunu halis niyetle okuyan bütün okuyucularınız eminim biliyordur. ben sizi takip etmeye başlayalı çok uzun zaman olmadı daha yeniyim ama takdir ediyorum, tavsiye ediyorum. Rabbim kaleminize güç versin. yazılarınızın devamını bekliyoruz. hayır ve dua ile..
sevgi her şeyin çözümüdür. keşke sizin gibi düşünmeyen kişilere biraz daha hoşgörü ve sevgiyle yaklaşsanız ve sizi takip eden kişileri hınçlandırmak yerine hoşgörü aşılamayı tercih etseniz. inanmayan herkesi töhmet altında bırakmanız bir yana, bu yazınızı okuyan bazı kimselerin de inanmayanlara karşı düşmanca hisler beslemesine önayak oluyorsunuz. insanları kışkırtmadan da kendi inandıklarınız doğrultusunda yazılar yazmanız pekala mümkün. neden bu yolu seçmediğinizi çok merak ediyorum.
Siz Allah için acı çekmek nedir bilir misiniz? Bizim oralarda “yumurtlayan tavuğun sesi gür çıkar derler” çünkü acı çekiyordur. Yüreğimde Yaradanıma duyduğum derin sevgi ve saygının bir neticesidir bu gürlemelerim. nefretim Allah düşmanlarınadır. Benim izleyicilerimden pek çoğu benim gibi düşünmüyor. sadece tariflerim için beni takip edenler var. Başı açık namaz kılmayanlar var aralarında. Kendileri söylüyorlar. Hiç birini kırmadım, ağır bir laf etmedim. Sorularını cevapsız bırakmadım. Pek çoğu dertlerini anlattı ben teselli verdim.
Ama konu davam olunca orada durmam gerek. Biz nicelerinin hakaretlerine maruz kaldık, hakaret etmedik, gerici, yobaz, örümcek kafalı hep biz olduk ama sustuk.
“Taraf olmayan bertaraf olur.” Sevgi ve nefret yaradılıştan gelen özelliklerimizdir. Yeterki kimi sevip, kimden nefret edeceğimizi bilelim.
Şahsiyetli insan, bir yazıyla değişip, bir başka yazıyla ters istikamete gitmez. Allah herkese akıl fikir vermiş…
bir yazıyla değişmenizi tabii ki beklemedim, tepkim sadece bu yazıya değil sizin genel tarzınızaydı.
taraf olmanıza bir şey söylemem zaten mümkün değil, elbette aklı fikri olan herkes gibi taraf olacaksınız. taraf olurken karşı tarafın fikirlerini aşağılamadan da fikirlerinizi savunup paylaşabileceğinizi, onlar ve biz ayrımcılığına girdiğiniz ve karşı tarafı genellemelere sıkıştırdığınız sürece eleştirdiğiniz davranışın(örümcek kafalı, yobaz olarak adlandırılmak) aynısını sergilemiş olacağınızı düşünüyorum.
ayrıca herkes birbirinin görüşüne saygılı olur ve hayatını kendi inandığı doğrultuda kimseye rahatsızlık vermeden yaşarsa, kendi gibi düşünmeyen insanların görüşlerine saldırmadan fikirlerini dile getirirse daha sağlıklı bir toplum olacağımızı, daha da önemlisi çocuklarımıza hak ettikleri barış ortamını sağlamak hususunda sağlam bir adım atmış olacağımızı düşünüyorum.
Son yazdiginiz paragrafi, ne de guzel yazmissiniz Sakine hanimcigim.
“Herkes hayatini inandigi dogrultuda ozgurce yasasa”…
– Basi kapali hic bir bayan; okula, devlet dairesine, bir cok ozel sektorde ise alinmiyor, benim gibi ailevi goruslerinden oturu madur olan bayanlar, basini ortmemesi icin baskiya tabi oluyor.
Sadece size bu kadarini iletiyorum ve de soruyorum. Bana burada o bahsettginiz ‘inandigi dogrultuda kimseye rahatsizlik vermeden yasamak’ cumlesini tekrar bir aciklayabilirmisiniz?
Ayrica Elhamdulillah Musluman bir bayan olarak, benim gayem, RABBIM’im Nur suresi 31.ayetine uymaktan oturudur kapanmak icin verdigim savas.
Not: ortunmek mevzu, dini ozgurce ysayamadigimiz konularin yalnizca kucuk bir parcasi, daha bunun gibi nice konular var…
Selamet ile…
sibel hanımcığım,
elbette başörtülü kızlarımız istediği okulda okuyabilmeli, kamu personeli olabilmeli. aksinin yaşanıyor olması büyük haksızlıktır, bu konuda hemfikiriz zaten. herkes örtünmekte, veya örtünmemekte özgürdür. bu benim şahsi fikrimdir. örtünmeyi seçmiş hiç bir insana ikinci sınıf insan muamelesi yapmadım, alay veya rencide etmedim. cahide hanım’a verdiğim tepkinin kaynağı fikrinden haz etmediği insanlara ‘zavallı’ gibi sıfatlar layık görmesi ve genelleme yapıp inananlar-inanmayanlar ayrımını körüklemesidir.
bu ülkede inanmayanlar kadar özgür bi toplum varmıki….
bu yazıdan bir baskı hissediyorsunuz üzerinize….
inanmayanlar için herşey okadar rahat okadar kolayki…
ne yapılmasını bekliyorsunuz inanmadığınız için övülmeyimi..
merak etmeyin sizde haklısınız inanmasanızda cennete girersiniz denilmesini…
bizim rabbimiz allah ona inanıyoruz siz de inanmak zorunda değilsizinz dememizimi…
burada gerçekler yazılıyor…hemde apaçık gerçekler yazılıyor..
kuranıkerimde inanmayanların yeri apaçık cehennemdir derken RABBİMİZ..
cahide ablanın size müjdeler vermesinimi bekliyorsunuz..
bnce bunu bekliyeceğinize..birkez daha düşünün…çok geç olmadan
nur hanım,
benim burada savunduğum tek şey hoşgörü ve sevginin üstünlüğüdür. yazdığım herhangi bir cümleden benim dünya görüşümü, din hakkında düşündüklerimi, inanıp inanmadığımı çıkarmanız mümkün olmadığı halde burada bir tepki ortaya koyduğum için beni kendinizce “karşı taraf”a alıp varsayımlarda bulunmanız sizin de olaya dar bir çerçeveden baktığınızı gösterir.
olabilir okumuş görmüş geçirmiş birisi değilim…
ama yazılan cümlelerden az çok kimin ne olduğunu anlamayacak kadar da çoçuk değilim.. cahil değilim..
cahide ablanın bazı insanları zavallı katagorisine almasına tepki göstermişiniz..
ama bunlar gerçekler..o insanar gerçekten çok çok zavallılar
tek duam o zavallıldan olmamak..
rabbim imanımızı korumayı son nefesimize kadar nasip eder inş.
sakine sunar farkettiyseniz Cahide hanım oldukça hoşgörülü ve hatta bu hoşgörüsü suistimal ediliyor.Ben bu yazıda kışkırtma göremiyorum.Bırakın artık bu önyargıları,hayata pembe gözlüklerle bakmayı.Çıkarın gözlükleri artık da gerçeklerle tanışın!
Mustafa Kemal Atatürk’ün Kaleminden…
İnsanlar ilk devirlerinde pek acizdi. Kendilerini koruyamıyorlar, hiç bir hadisenin de sebebini bilmiyorlardı. Kendilerini koruyacak bir kuvvet aradılar.Nihayet insanlık vicdanında bir kuvvet yarattı. O’da işte “Allah“tır. Herşeyi ondan beklediler, ondan istediler. Hastalıktan felaketten korunmayı hep Allahlar‘ından istediler. Fakat modern çağlarda insan herşeyi Allah‘tan beklemedi. Ancak toplumdan bekledi.
Herşeyin koruyucusu insan cemiyetidir. Bizi koruyan, refah içinde yaşatan, toplumdur. [ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ]
( Kaynak ; Enver Behnan Şapolyo, Atatürk ve Mücadele Tarihi. 1932 sayfa.305 )
İnsanlar, kurtçuklar gibi sulardan çıktılar en önce… ” İlk Ceddimiz Balıktır. “ İşler daha daha ilerledikçe o insanlar, primat
zümresinden türediler. ” Biz maymunlarız, Düşüncelerimiz İnsandır “. [ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ]
( Kaynak ; Ruşen Eşref Ünaydın. Atatürk Tarihi ve Dil Kurumları sayfa.58 )
Hayat herhangi bir doğa dışı etkenin müdahelesi olmaksızın dünya üzerinde doğal ve zorunlu bir kimyasal ve fiziksel olaylar dizisi sonucudur. Hayat, sıcak, güneşli ve sığ bir bataklıkta başladı. Oradan sahillere ve denizlere yayıldı; Denizlerden tekrar karalara geçti.
İlk hayvan denizlerde balık ve karalarda muhtelif kemikli yaratıklar oldu; bunlar devirlerde şekilden şekillere tekamül ettiler. İnsanlar sularda kaynaşıp çırpınan bir varlıktan bugünki şekline geldi. { MUSTAFA KEMAL ATATÜRK }
( Kaynak ; Afet İNAN Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler. 1968 . Sayfa. 277 )
Mustafa kemal diyor ki:
“(iktidara gelince)İlk yapacağım icraat, bu millet ve devletin bu hale gelmesinde en büyük sorumluluğu taşıyan yobazları, sarıklı softaları sarıklarından yakalayıp ibret-i âlem için sokaklarda dizi dizi asmak olacaktır.”
(Atatürk Ansiklopedisi, May Yay. C.1,S.148)
Mustafa gibi olayım diye, Mustafa Koymuş babam adımı. Yıllarca Mustafanın yalan hikayelerini dinledim. Gözümde erişilmez bir kahraman yaptı,kalbimin en özel yerine koydular onu. Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun ki beni bugünlere getirdi. O sahte sevgiyle yaşamama müsade etmedi. Gerçekleri gösterdi bana.
Değerli kardeşlerim, çok sevdikleriniz bazen putunuz oluverir. Şirke düşmek, küfre batmak çok kolaydır. İbrahim gibi yıkmak gerek putları. Hesap günü çok yakın. Allahın ipine sımsıkı sarılın, ayrılmayın. Kendine bile hayrı dokunamayacak dinsiz insanlara gönül bağlamayın.
Yazınız ve cesaretiniz için kutlarım sizi. Okuduğum her satır ziyadesiyle etkiledi ve umutlandırdı beni. Allah ebeden razı olsun. Fiemanillah…
Şükür ki siz gerçek Mustafa’nın yoluna uymuşsunuz. Allah O’nun yolundan ayırmasın. Biz Muhammed Mustafa’nın yoluna köle oluruz ki o yol, Allah’ın yoludur…
Allaha ve Rasulune asi olanlar hep vardi ve kiyamete kadarda olacaklardir,Hz Musa zamaninda sadece bir tane Firavun vardi, Hz. ibrahim zamaninda bir tane Nemrut vardi Hz. Muhammed Mustafa ( s.a.v.) zamaninda ebu cehil bir taneydi,ama zamanimizda binlerce hatta yuzbinlerce firavun turedi,Sehirleri Nemrutlar doldurdu ve hatta ebu cehiller evimize kadar girdi. Adi Ahmet , mehmet, hasan musluman ismi ama ici dolu kufur ici dolu inkar.Allah bunlara hidayet ve islah etsin, eger islahlari mumkun degilse KAHHAR ismi serifi ile kahru perisan eylesin.
Ayrica yaziniz icinde sizleri tebrik ederim.
Selam ve dua ile.
ablacım rabbim sizden razı olsun yüreğinize sağlık….
bilmenizi istedim eşimle artık çok iyiyim ve inş. ölene kadar da iyi olucaz….
dünya hayatı okadar hızlı ki.. değil eşimle düşmanımla kötü gün geçirmeye değmez..
bunu anladım hem de çok iyi anladım..rabbim sizi ve bizleri cennetinde buluştursun inş.
yüzünüzü görmem imkansız belki ama..
ebedi alemde cennette komşu oluruz inş.
Allah daim etsin gülüm. Her daim dirlik düzenlik versin. Senin adına çok sevindim. İçim rahatladı.
Rabbim yuvanızı muhabbetiyle çerçevelesin…
Rabbim senden razı olsun binlerce kez…
İşte ben seni bunun için seviyorum! hep dediğin gibi, “kırıp dökmeden,eğip bükmeden” ve dimdik, ne derler diye umursamadan yazdığın için. Yalnız değilsin canım. Arkadandayız her zaman. öyle çok ihtiyacımız var ki cesur yüreklere, cesur dillere, evirip çevirmeyen, lafı gevelemeyenlere…
Rabbil alemin öyle büyükki, onların oyunlarını yine kendi elleriyle bozuyor. Hakikatleri kendilerine söyletiyor. Bu topraklarda kimsenin sayesinde değil, Allahın izniyle yaşıyoruz. Alimlerimiz asıldı. Dilimize, özümüze,kimliğimize yabancı yapıldık.Ne zulümler gördü bu millet.Kimse maval okumasın,o masalların modası çoktan geçti.
Yürek yangınını taaa buralardan hissediyorum.seni anlıyorum canım, çok iyi anlıyorum…
eline saglik cok guzel yazmisin sendeki cesaretten dolayi ayrica tebrik ediyorum kisi sevdigi ile beraberdir senelerdir milleti uyuttular ataputun yaptigi kotulugu kimse ulkesine yapmamistir bir milletin alfabesini degistirmek o ulkeyi senelerce geriye goturmektir daha sayilacak cok sey varda neyse kendi musluman ulkende yasayamadigin serbestli yabanci bir ulkede daha rahat yasiyorsun baskasini birak kendi yakinlarin bile asiri yada yobaz diyebiliyor sucunda dininin emrettigi gibi yasamayi istemen Rabbim hidayet etsin cumlemizin Allah yardimcisi olsun amin.
kaleminize sağlık. çok güzel yazmışsınız cahide hanım.
candündarın yazısını da okudum,sonunda dile geliyor bazı gerçekler.
ve inşaallah Allah nurunu tamamlayacak,birileri istemese de..
İnşaallah Gökcen hanım, inşaallah
Sayın NNÇ bende sizin gibi düşünüyorum.O zamanlarda din simsarlarını da unutmamak gerekir.Ben özellikle bir köyden çıkıp okuyabildiysem,Cahideciğim böyle yazılar yazabiliyorsa hepimiz ona birşeyler borçluyuz.Benim annemin babası Atatürkü görmüş savaşa katılmış,Kolunda kocaman bir kılıç yarası olan bir gazi imiş.(ben göremedim malesef)Annem hep Atatürke hiç laf söyletmediğini onu herkese karşı savunduğunu söylerdi.O olmasaydı bizler müslüman olarak dünyaya gelemezdik dermiş.Ama herkes her türlü ahlaksızlığında Atatürkçü kesiliyorya bende deli oluyorum.Onu ilahlaştırmalarına(haşa) sinir oluyorum.Selametle.