kokoshabla deodorant

Ispanaklı Yoğurtlu Sıkma Köfte

“Adam bir koruyucu çobandır, kendi evinde ve koruyup güttüğü şeylerden sorumludur. Kadın da kocasının evinde bir ko­ruyucu çobandır ve koruyup güttüğü şeylerden sorumludur.” (Buhari-Müslim)

Ne çoğu adam kocalığını, ne de çoğu hanım kadınlığını, anneliğini gereği gibi yerine getiremiyor yazık ki. Uzun zamandır, anaokullarına, hele kreşlere takmış durumdayım. Ortada koca bir yanlışlık var. Çocuklar erken yaşlarda annelerinden ayrılıp sözde eğitim kurumlarına veriliyor. Diplomalı olsa da birçok tecrübesiz ve ehliyetsiz  anaokulu öğretmeni çocuklara eğitim adına zerrece birşey vermiyor. Zorlanarak kreşe veya anaokuluna gönderilen çocukların durumu ise içler acısı.

Bu konuda kapsamlı bir yazı planlıyorum. Öncelikle konuyu konuşalım istiyorum biraz. Sizin düşüncelerinizi öğrenmek benim için çok önemli.


Yemek kültürleri üzerinden tanımlayacak olursak; Doğulu olmak, bir gün bulgur yemesen, ertesi gün bulguru özlemektir. Malatya’lı, Elazığ’lı olmak; İçinde et olmasa da yoğrulmuş ve yuvarlanmış her şeye köfte demektir…:)

Ege’de doğup büyümüş, kökeni Elazığ’lı, eşi vesilesiyle Malatya’lı, çok gezmeler sebebiyle, Antep’li, Kayseri’li, Ankara’lı ve Mardin’li biriyim ben. Türkiye’liyim desem sanırım daha doğru olacak. Hiçbir yeri garipsemeyen, hiç bir mutfak kültürüne yabancılık çekmeyen ve mutfağında her yörenin yemeklerini yapan çok renkli biriyim…

Fakat doğulu yanım ağır basıyor olacak ki, bulgurla yapılan köfteli yemeklere ayrı bir ilgim var. Malatya 100 ü aşkın köfteli yemeğiyle rekoru elinde tutuyor. Dut, kayısı, fasulye, ayva ve kiraz yaprağı ile harika yemekler yapılır Malatya’da. Anadolunun eli öpülesi, çileli kadınları, yokluk zamanında buldukları her şeyi değerlendirip yemek yapmışlar. Ne iyi etmişler de bize de böyle enfes tarifleri miras bırakmışlar. Taze yaprakları bulma imkanım olursa bu yemekleri, sizinle paylaşacağım inşaallah…

Kiraz yaprağını bulamayan ama kiraz yaprağı köftesini arzulayan izleyicilerim için çok kolay ve neredeyse kiraz yaprağı köftesi tadında bir tarif vermek istiyorum. Yine Malatya’da yapılan bir yemek ama zahmeti daha az ve çok lezzetli bir tarif:

Malzemeler

  • 400 gr. ıspanak
  • 1 büyük kase yoğurt
  • 2 büyük soğan
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • Zeytinyağı, pulbiber

Köftesi için

  • 2 su bardağı ince bulgur (simit, esmer değil, sarı bulgur olacak)
  • 2 su bardağı su (ıslatmak için)
  • 1 tepeli  su bardağı un
  • Tuz

Nasıl yapılır?

  • Bulguru  bir bardak soğuk suyla  kısır ıslar gibi ıslatın.
  • 1 saat kadar ıslanan bulgura unu ve tuzu  ekleyip, az su ilavesiyle özleşene kadar yoğurun.
  • İster üç parmağınızla sıktırarak, sıkma köfte yapın ki bu şekilde köfteler yuvarlanmıyor sadece sıkılıyor, isterseniz bilye büyüklüğünde köfteler  hazırlayabilirsiniz.
  • Köfteleri kaynayan tuzlu suyun içine atıp 6-7 dakika kadar pişirin.
  • İnce doğranmış ıspanakları da içine ilave edin. (kapları çok kalınsa ayırın, sadece yapraklarını kullanın)
  • 2 dakika daha haşlayıp ocaktan alın. Kevgirle köfte ve ıspanakları geniş ve yayvan bir kaba çıkarın. Suyunu dökmeyin. Çorbalara kullanabilirsiniz.
  • Soğanları yemeklik doğrayıp kısık ateşte tereyağı ve zeytinyağıyla pembeleşene kadar kavurun. İçine çok az pul biber ekleyin.
  • Kavrulmuş soğandan bir kısmını köfteye katıp karıştırın.
  • Yoğurdu hafif çırpıp ılıyan köfte ve ıspanağın üzerine dökün.
  • Kalan soğanı da yoğurdun üzerine serpiştirip servis edin.

Köfteli yemekler Yöresel yemekler

Bir Cevap Yazın

Bir Yorum Bırakın :)

  1. Yemek fotoğrafları altındaki notlarını çok hoş buldum,tebrik ederim her şey çok açık tariflerde denemek zorunda hissediyorum kendimi 🙂
    Taşın ve inancın şehri MARDİN’den sevgiler…

  2. Ablacığım, ben Malatya’yım ve bununla gurur duyuyorum. Bir an Malatya lafı geçince bakayım dedim. Allah senden razı olsun.

  3. Gülcin says:

    Merhaba,
    cok kisa bir sorum olacak. Ben Sivasliyim, Annem ve Teyzemler bu Yogurtlu ve Ispanakli Köfteyi cok yaparlardi. Ben Almanyada yasadigim icin bu Köftenin Sivas´a ait oldugunu sanmistim. Yukarida okuduguma göre Malatya´ya aitmis dogru mu? Gerci Sivas´la Malatya´nin arasinda pek büyük bir fark yok, ama yine´de merak ediyor Insan. Cevaplariniz icin simdiden tesekkür ederim!
    Gülcin 🙂

    1. Gülçin Hanım dediğiniz gibi Sivas ve Malatya yemekleri, hatta Maraş ve Adıyaman yemekleri de büyük ölçüde benzerlikler gösterir. Bu yörelerde bulgurla yapılan köfteler çok yaygın olarak kullanılır. Bende bu köfteyi çok yaparım. Makarna yerine bu köfteden yaptığım çok olmuştur mesela..:)

  4. Güzin yilmaz says:

    Sitenizi çok beğendim. Takipcinizim…

  5. merhaba , daha önce kadının yerinin evi olduğuna dair yazınızı okumuş ve size kısmen hak vermiştim. bir kadının en kutsal görevi anneliktir, kadının en büyük eseri yetiştirdiği çocuktur. ama bunu ev hanımı olarak ya da çalışan bir anne olarak başarmak mümkündür. sanki çalışan anneler bu işi başaramıyor gibi yazmışsınız ya doğrusu üzüldüm. bir ev hanımı olarak sizin zihninizde nasıl tablo oluştu ve bunlara ne sebeb oldu bilmiyorum ama içiniz rahat olsun bir çok çalışan anne bence çocuk yetiştirme işini ev hanımlarından daha iyi başardı ve bunun üstesinden daha iyi geldi. bunu nerden biliyorsun derseniz evet bende çalışan ve yetiştirdiği çocuk için aldığı övgülerden koltukları kabaran bir anneyim. şanslıyım çünkü ben bir öğretmenim ve hep yarım gün çalıştım , oğlumla çok fazla zaman geçirdim. kaliteli zaman geçirme vardır ya bizimkisi o işte. benim kadar şanslı olmayan çalışan anneler de emin olsunlar ki birçok ev hanımına göre çok daha bilinçli ve eğitimli oldukları için çocuk yetiştirmede bir adım öndeler zaten. yorumları okuduğumda bir çok annenin vicdan muhasebesine girdiğini gördüm ve üzüldüm. çocuk yetiştirmek için bütün gününüzü evde geçirmenize gerek yok, işten geldikten sonra özlediğiniz çocuğunuza nasıl ilgi gösterdiğinizi düşünün ona zaman ayırmak için neler yaptığınızı düşünün … öğretmenim demiştim ya benim sınıfımdaki çocuklarımı kıyasladığımda çalışan annelerin çocuklarının diğer arkadaşlarına göre bir adım önde olduklarını gördüm. bu bir tesadüf olamaz . Bir de yazılarınızı takip eden ve etkilenen kişileri düşündüğümde lütfen onları yanlış yönlendirebilecek yorumlarınıza yer vermemenizi rica ediyorum. anasınıfı öğretmenleri ve verilen eğitim hakkında yazdıklarınız beni çok üzdü. siz araştırmayı seven , okuyan ,bilgili bir hanım olarak bu konuda beni çok şaşırttınız. okul öncesi eğitim çocuklara sadece oyun oynamayı öğreten , onlara hiç birşey kazandırmayan ve tecrübesiz ellere bırakılan bir dönemmiş gibi yorumlamanız hayret verici ki eşiniz öğretmen ,size bu konuda araştırma yapmanız için yardımcı neden olmadı bilemiyorum. erken çocukluk eğitiminin çocuğa kazandırdığını hiçbir anne evde maalesef kazandıramaz. bu tarz yorumlarınızla birçok annenin okul öncesi eğitim hakkında önyargı oluşturmasına ve çocukların elinden çok bir haklarının alınmasına sebeb olabilirsiniz. daha duyarlı olmanız dileğiyle…

  6. selamün aleyküm ben sitenizin sessiz takipçilerindenim ama malatya ve kiraz yaprağı köftesi bahs olunca dayanamadım birşeyler yazmak istedim. eşimin görevi dolayısıyle 90 94 yıllarında malatyada bulunmuştum. ordaki dostluklarım hala devam eder insanları bir harika ve tabiki yemekleride kiraz yaprağı köftesini o zaman tatmıştım sonra yaprak bulup yapmaya çalıştıysamda orda yaptıklarımız kadar güzel olmadı ama bu sizin verdiğiniz tarifi deneyeceğim. paylaşımınız için teşekkürler

  7. merhabalar cahide hanım,
    sitenize bakardım ama bu yemeği görünce malatya lı olarak daha da ilgimi çekti. Bildiğiniz gibi küftelerimiz çok çeşitlidir. Hatta eskiler bu tür yemeklere köfte değilde küfte derler. Aslında bu yapılışta hiç yemedim bir benzeri bizi ıspanaklı cacıklı küfte diye var. aynı şekilde köfteler yapılıyor( tabii biz küftelik dediğimiz malatya da satılan bulguru kullanıyoruz.) ıspanaklar doğranıp haşlanıyor. her ikisi yoğurda katılıyor.biraz da su ilavaesi var cacık kıvamında yada biraz daha koyu bir yoğurt oluyor. tercihe göre sarımsak dövüp ilava edebilirsiniz. Aynısını pirpirimlede(semiz otu) ilede yapıyoruz. özellikle yazın serinletici ve hafif bir yemek…
    Ellerinize sağlık…

  8. cahide hanım iyi günler .sitenizi uzun zamandır izliyorum çokda faydalanıyorum.kreşe giderek büyümüş 3 çocuk annesiyim.yazınızı okuyunca galiba hep sızlayacak yarama dokundunuz.kreşe bırakılan çocuklar mutsuz ve çaresiz.en iyi kurum olabilir ancak anne yanındaki huzuru vermeleri mümkün değil.ben yeni anne olan arkadaşlarıma asla çalışmadan yavruları nızı büyütün diyorum.çocuklara uyku dahil saatli program uyguluyorlar.çucuğun ne istediği göz önüne alınmıyor.ana sınıfı eğitim başlangıcında yeterli.kreşin hayatlarında eksisi oluyor.çocuklar hırçın ve asabi oluyor.kontrol ebeveyndemi yoksa kreştemi bilinmiyor.ailenin doğrularına aykırı durumlar yaşanabiliyor.bütün anneler asli vazifelerini evde icra edebilir.çalışan anne ve çocukları psikolojik desteği daha fazla alıyor.kreşlerde gönüllülük esasına göre değil maaşlı bakıcılar olduğu için çocukları anlamaya çalışmıyorlar.mesaiyi doldurmaya çalışıyorlar.yara derin ilk anada aklıma gelenleri paylaşmak istedim.sağlıkla kalın.

  9. .Cahide hanım aklıma hep takılan bir soru var.Toplumda ndedn hep edepsiz insanlar işlerini kotarır?Buna eminim sizde şahit olmuşsunuzdur.Halimselim insanlar hanımefendi,beyefendi kişilikler hiçbirzaman işlerini yola koyamaz.Yıllardır hep çizgimi korudum olumsuzluklar karşısında çirkefleşmedim.İnsanlara hakaret etmedim,onlara alaylı bakmadım küçük görmedim,dalgaya almadım.Ama bu söylediklerimi yapanlar hep çekinilen saygı duyulan kişiler oldular.Benim amacım saygınlık falan değil zaten toplumda çok güzel bir yerim var.İnsanların önem atfettiği her platformdan hayatımın tüm dönemlerinde teklifler,davetler geldi geliyorda.Girdiğim her ortamda gördümki insana insani anlamda davrananlar hep suistimale uğruyor.Bukonuyu buradaki dostlarada sormak istiyorum çok güzel yorumlar okuduğum için farklı bakış açılarına ihtiyacım var.

    1. Bunu bende hep düşünmüşümdür Gül hanım. Hatta bazı kadınlardan nasıl korktuğumu anlattığım kısacık bir yazımı yayınlamadım henüz. sadece kadınlar değil tabi erkeklerden var aynı şekilde. Ağzı oldukça laf yapan, ne yapıp edip işini kotaran erkekler hayret vericidir.
      Hele bazı kadınların çamurlukları, insanların onlara karşı çok daha dikkatli davranmasına vesiledir. Saygı görüyorlarmış gibi görünür ama hayır, onlardan herkes çekinir, bulaşmak istemez aslında.
      Çok eskiden oturduğum bir apartmandaki bir kadını bilirim. En ufak bir şeyde kavga çıkaran cinsten.Herkes nasıl çekinirdi ondan. Yüzüne nasıl gülerlerdi.
      Bunun yanında iyi niyetli, hiç bir şeye hayır diyemeyen kişiler, bizzat kendi aileleri, kardeşleri tarafından bile çoğu kez suistimal edililirler. Toplumda bu karakterdeki insanlara saf gözüyle bakılır ve hakettikleri değeride bulamazlar. Çok acı ama gerçek…

  10. Cahide’cim İzmir’den merhaba. İlk çocuğumu kreşe göndermek zorundaydım zira çalışıyordum. Aslında kızıma hep annem baktı ama anneannemin rahatsızlığı sırasında mecbur kaldık. Hayatımın hatırlamak dahi istemediğim bir dönemi. Hastalıklar insanı bezdiriyor, eğitmenlerin tecrübesizliği cabası.Ama mecburduk işte ev ödüyorduk vs. Oğlumda babaannemiz İzmir’e taşınınca şükür böyle bir tecrübemiz olmadı ama anaokuluna senin gibi düşündüğüm için göndermedim ama hata etmişim. 8 aylık süreçte toplasan 2 ay ya gitmişti ya gitmemiştir. Okula ilk başladığımızda çok zorluk çektik yazı yazmada. Öğretmenimiz lgıda ve anlamada bir sıkıntı olmaz ama yazı yazmada sıkıntı çekebilir demişti ana sınıfına gitmediği için ancak şimdi 2.5 ay oldu şükür rahat yazıyoruz artık. Kızımı ise anaokuluna mutlaka gönderirim. Ama anaokul öncesi yeri benim yanımdır. Yıllarca çalıştıktan ve çocuklarını çalışırken büyütmüş (ki 3.cü evladımı kucağıma alınca aslında hiçbirşey büyütmemişim patronumun kesesi hariç onu anladım) bir anne olarak şimdi kızımın bana allahın bir lütfu bir mucizesi olduğuna gönülden inanıyorum. İçim hep eksik kalmıştı. O koşturmalı telaşlı yıllarda bir çok yanlış yapabilirdim hatta yanlışların eşiğine gelmiştim. Kızımın gelişi ile hemen hemen hepsinden sıyrıldım, bulaşmadan kurtuldum o nedenle o benim yeni hayatım. Çocuklarıma daha bir ana, eşime daha bir can oldum. Evet sıkıntı içindeyiz ama aç değiliz açıkta değiliz. Başımızda evimiz, yuvamızda çocuklarımız ile mutluyuz, sağlıklıyız. Diyeceğim o ki çocukların yeri annelerinin yanı, taaki anaokuluna kadar… Birde dip not 🙁 Her geçen gün veli profili beni deli korkutuyor nasılda herşeyden emin, doğru yaptığını sanan saygısız, bencil insanların aynı kendileri gibi çocuklarla arkadaşlık yapmak zorunda kalıyor çocuklarımız ona dayanamıyorum işte. Bir yazıda bunun için yaz ne olur. Okulda çocuklarımızı doğrularla nasıl kol kola yanlışlardan nasıl uzak tutabiliriz ?

    1. Ayy ne çok konuşulacak konu var görüyor musunuz? O velilerden ve onların yetiştir(eme)diği çocuklardan en az sizin kadar muzdaribim. İkizlerim çok şükür lisedeler ve artık iyi kötü ayrımını yapabiliyorlar ama küçüklerim için endişeliyim. Evde tertemiz büyütmeye çalıştığım, kafalarının pisliklerle dolmasına izin vermediğim çocuklarım, okulda neler öğreniyorlar şaşırıyor, kahroluyorum…:(

      Annelerin acil eğitilmesi lazım. Sırf bu iş için kurslar düzenlenmesi lazım. İslamda çocuk terbiyesi, annelik nasıl olmalı, kadınlara iyice belletilmesi lazım. Yoksa gidişat hiç iyi değil….

  11. halimee says:

    merhaba cahide ablacım ;yorumları okudumda kadınların çalışıp çalışmama konusunda bende fikirlerimi aktarmak istedim.Benim mesleğim hemşirelik ama yapmadım yapmam için ailem ve öğretmenlerim çok baskı yaptılar ama yapmadım.Şimdi ev hanımıyım ve mutluyum eşimde çalışmamamdan yana.Tabi bazı bayanlar çalışmalarının mecburi olduğunu düşünüyorlar ama kesinlikle öyle değil çünkü ev hanımı olupta para kazanan insan çok nacizane benim fikrim bu.Cahide ablacım yarın arkadaşlarım gelecek santraç pasta ve mantar kurabiye yapacağım inş güzel olur dua ilee 🙂

    1. Hadi bakalım canım, inşaallah güzel olur. Rabbim yardımcın olsun…

  12. hemşehrim says:

    Herkese hayırlı sabahlar…Bu konu benim sürekli düşündüğüm,nasıl bir çözüm yolu bulunabilir diye kafa patlattığım bir konu durumunda….Etrafımda o kadar kreşte büyümek zorunda bırakılan çocuklar (ki ben onlara kreş mastırı yapmış çocuklar diyorum )var ki onlara baktıkça içim sızlıyor.Çalışmak zorunda olan bayanlara hiç bir sözüm yok olamazda.Bir gün onların durumunda olmayacağımızı hiç kimse garanti edemez.Ama gel gör ki daha iyi bie yaşam daha yüksek bir kariyer yapmak uğruna çocuklarını heder eden anneleri hiç bir şekilde hoşgöremiyorum görmiyeceğimde…..Ben 3 çocuk annesiyim.Hamdolsun şimdiye kadar hiç çalışmak zorunda kalmadım.Çocuklarımız hepsinide 6 yaşında anaokuluyla okula başlattım ve hamdolsun hepside Kuran eğitimini tamamlayarak ilkokula başladılar.Bundan önce öğretilenlerin hiç biri bence annekucağından daha kıymetli değil..Zaten o yaşta verilen küçük bilgilerin dışında olanlar kalıcı ve sağlıklıda olmuyor…Dediğim gibi etrafımda sabah erken saatlerde ağlatılarak kreşe bırakılan çocuklar benim en zayıf noktam.dünyaları kazansanızda onların gözünden akan bir damla yaşa değmez…
    İlahi yasa burada da hükmünü icra ediyor: Kreş eken huzurevi biçer. Arpa ekilen topraktan buğday biçildiği görülmemiştir, ne ekersen onu biçersin. İnsan kişisel hayatının çevriminde yaşlanınca çocuklaşır; bakıma, şefkate ve sıcak aile ortamına muhtaç olur. “Çalışma hayatı, daha çok gelir ve kariyer” diye kreşe verilen çocuklar, büyüyüp de anne ve babalarını huzurevine verdiklerinde onlar da “Anne, baba, kusura bakmayın biz de çalışmak veya kariyer yapmak zorundayız, sizinle uğraşamayız” derler.Eeee nede olsa eden bulur dünyası….Selametle

  13. Naime yazıcı Tiryaki says:

    Cahide hnm sizinle tanışmayı çok isterim..çok leziz tarifler veriyorsunuz…Rabbim daim etsin…Sizden ve bizden Razı olsun…

  14. Sümeyye Y.K says:

    Eline sağlık ablacım yine çok güzel bir tarif bizim memlekette de buğday bol olduğundan olsa gerek buğday ürünlerinden yapılan en az elli çeşit yemek vardır herhalde.Bunun bir benzerine haşıllık veya imir dolması deniliyor.ablacım ayrıca Mardinde oturduğunu öğrendiğimden beri sizi bu kadar geç bulmuş olmanın verdiği hüzün bir kat daha arttı çünkü bir yıl öncesine kadar bizde cizrede oturuyorduk malumunuzdur oralar birbirine çok yakın
    kim bilir belkide yüz yüze görüşebilirdik bile nasip işte ama cizreden geldiğimize bu kadar üzüleceğim hiç aklıma gelmezdi.. Kreş ve anaokulu meselesine gelince bencede mutlaka yazılıp çizilecek çok şey var keşke şimdi vaktim olsaydı:(

  15. Bu yemek beni cocukluguma götürdü cünkü annem cok yapardi. Cok severdim.Ellerine saglik canim.

  16. s.a çocuğuma kuranı kerimi4.5 yaşında ben öğrettim hafızım arapça eğitimim var ve çocuklarım benim için çok önemli sloganım resülüllahın bir babanın evladına bırakacağı engüzel miras güzel ahlak ve terbiyedir ama evde eğitim bir yere kadar zamanı geldimi dini eğitimi güze olan yerlere çocuklarımızı muhakkak vermemiz lazım

Like
Close
Tarif Üstü Muhabbet | Cahide Sultan
Close
%d blogcu bunu beğendi: