Doğal Güneş Kremi

HALİL İBRAHİM SOFRASI

Geçen gün ikizlerden biri, nereden aklına geldi bilmiyorum,babasına dönüp: “Baba, Halil İbrahim sofrası tabiri  nereden çıkmış,ne anlama geliyor” diye sordu.

Olaya hiç müdahil olmadan konuşmanın seyrini merakla bekledim.” Bu tabir İbrahim (a.s) zamanından beri hep kullanılmış.” dedi babası. “Atamız İbrahim (a.s) misafiri çok severmiş,Evine gelenlere yemek yedirmeden göndermezmiş,İbrahim (a.s) halil’dir,Allah’ın dostudur…”

Sonrasında kısa bir sessizlik oldu.Bu sırada oğlum ne düşündü,aklından neler geçirdi bilmem ama benim beynimde bir yığın soru ve düşünce hasıl oldu…

Halil İbrahim sofrası denilince belkide çoğumuzun aklına,bir kuş sütünün eksik olduğu donatılmış  sofralar geliyor. Etlisi sütlüsü ayrı,katısı sulusu ayrı,tatlısı tuzlusu  ayrı sofralar…İşlemeli masa örtüleri,yaldızlı yemek tabakları,birbirine uyumlu bardaklar,peçeteler…

İbrahim (a.s) bugün yaşasaydı yine aynı misafirperverlikte olup,bizim misafir anlayışımızın aksine, bir çorba,bir dilim ekmekten oluşan sofralarla misafir ağırlayabilir miydi?
Mütevazi sofraların unutulduğu zamanımızda yine aynı rahatlıkla  misafir kabul edebilir miydi?
Benim de dahil olduğum günümüz insanının misafir anlayışını düşündüm sonra. Aklıma misafir geleceği zamanki ruh halimiz geldi…

Evde hummalı bir temizlik,toparlama,mutfak çalışmaları,yemeğe ne yapsam,çayın yanına hangi tatlıyı koysam gibi beyin fırtınaları…”Amman ev dağılmasın, ortada oyuncak olmasın”, “Pastayı parmaklamayın,börekten koparmayın”, “Koşturmayın toz kalkar” tarzı terör estirmeler… Misafir gelene kadar evde hüküm süren gergin saatler…

Misafir bereketiyle gelir. Birini yer,dokuzunu bırakır denir eskiden beri.Peki bizim için neden misafir külfet gibi görülür oldu? Bu iş neden ağır bir merasim halini aldı?

Bayramlarda sırf evde kalıp misafirle uğraşmasın diye tatile giden insanların sayısı azımsanmıyacak kadar çok.Kim evi bekleyecek,mobilyaları temizleyecek,gümüşleri parlatacak, kendi kendimize icat ettiğimiz 5 çeşit bayram ikramını kim hazırlayacak? Hepsi ayrı bir dert!…

Kaçımız misafir geleceği zaman doğal bir sekinet içendedir? Yorulmadan yıpranmadan,bir ana yemek ve bir pilavı kaçımız ikram için yeterli görmektedir?

“Misafir ağırlamak istemeyen kimsede hayır yoktur.” (İbn-i Hanbel, IV, 155)

Elbette hayır yoktur.Misafir baş tacıdır.Ziyaretinize gelen bir dost,bir arkadaş,bir akraba giderken yüreğinizde tarifsiz bir mutluluğu bırakır.Ya da öyle olması gerekir.

Fakat bizler misafir ağırlama işini gereksiz bir yarış haline sokar,bu işi gövde gösterisi haline getirirsek, gitgide yükselen çitalara erişebilmek için var olan gücümüz asla yetmeyecek ve korkarım ki birgün misafir kabul etmek mucizeye dönüşecek…

Eşyamız çok, işimiz, formalitelerimiz çok…Doğallığımız,samimiyetimiz yetersiz,sadeliğimiz mütevaziliğimiz az. Misafiri Allah rızası için, karşılık beklemeden ağırlama, fakiri misafir edip karnını doyurma kaygımız yok denecek kadar az…Çağırmayan çağrılmıyor,vermeyene verilmiyor,kadir kıymet bilinmiyor yazık ki…

Sofralarımız Halil olan İbrahim (a.s) ın sofralarından çoook uzak…
Gösterişi,israfı,aşırılığı sofralarımızdan kaldırıp,gerçek Halil İbrahim sofralarına kavuşmamız duasıyla…

CAHİDE SULTAN

Not:Geçen hafta “Hür adam ve hür olamayanlar”  yazımı yayınlıyacağımı bildirmiştim ama vazgeçtim.Sebebi bana kalsın. “Ne zaman yayınlarsın?” diye sormayın ne olur. Belki çok sonra,belki hiç bir zaman…

Bir Cevap Yazın

Bir Yorum Bırakın :)

  1. Ülkü A. says:

    estağfirullah ablacım ne hakkı? sen zahmet edip neler neler yapıyorsun bizi bilgilendiriyorsun o güzel yazılarınla bir nevi uzaktan eğitiyorsun bizi, gösteriyorsun doğruyu yanlışı asıl sen hakkını helal et!
    ek gıdalara başladık ablacım ben akşam ve gece bir de sabah namazından sonra emziriyorum mutlaka ama artık yeterli gelmiyormuş gibi huysuzlanıyor. Allah izin verdiği sürece emzireceğim inşaAllah.
    sevgilerimle..

    1. Anlayışın için teşekkürler Ülkü’cüm. Rabbim size dert keder göstermesin…

  2. Ülkü A. says:

    canımsın ablam Allah senden razı olsun..

    Çok alakasız olacak ama bu konuda tecrübelisindir diye düşünüyorum. Küçük kızım 8 aylık hala emziriyorum şükürler olsun ama sütüm azalmaya başladı . Ne yapmalıyım? lütfen bana yardımcı ol ablacım.
    Allah’a emanet ol..

    1. Ülkü’cüm walla bende bu aralar bir hal var.Bende diyorum ki, kendisinden bahsetmiştim nasıl olmuşta okumamış 😕
      Hakkını helal et canım yaa…
      Ülkü’cüm senin ek gıdalara çoktan başlamış olman gerekiyor. Başlamadıysan hiç durma. Sütün artması için sıkça emzir. Sıvı gıdalar, çorbalar, yeşil yapraklı sebzeler çok etkili. 1 yaşından 2 yaşına kadar olan sürede emzirmeye devam etmen çocuğunla aranda olan bağı güçlendirmek açısından çok önemli.Kolay gelsin canım benim.

  3. Ülkü A. says:

    yazını nihayet okuyabildim de ablacım Amin diyorum duana.
    bu yazıya bir de tv etkisini eklesek. şu malum yemek yarışmasında gibi heryeri inceliyor gelenler. hatta bunu niye böyle yaptın şöyle yapsan daha güzel olurdu ben şöyle şöyle yapıyorum diye ders veriyorlar şaşırıyorum. biz böyle görmedik ikram edileni kabul eder elinize sağlık çok güzel olmuş niye zahmet ettiniz deriz.ama bunu gerçekten kalpten söyleriz. o kadar zahmet etmiş elinden geldiğince vakit ayırıp özen gösterip ikramda bulunmuş, emek vermiş üzüp kırmaya ne gerek var.. yetiştirilme tarzı, aile terbiyesi de çok önemli tabi..

    1. Ülkü’cüm dilim döndüğünce masterchefle ilgili yazımda bu konulara değinmeye çalıştım.Biraz seyrettimde ne yarışmaymış ama!!

      1. Ülkü A. says:

        Cahide Ablacım o yazını aradım ama bulamadım okumayı çok isterim.
        eskiden bi de yemekteyiz programı vardı hatırlamak istemiyorum:)

        1. Ülkü canım benim, sen bana yaz dedin bende yazdım ama henüz yayınlamadım canım.http://cahidejibek.wordpress.com/2011/03/23/sacakli-pogaca/ burada senden bahsetmiştim okumadın sanırım. Önümüzdeki hafta belki yayınlarım 🙂 Öptüm canımsın…

          1. Ülkü A. says:

            bugün bende bir anlama sorunu var ablacım 🙂 tıkladım ama Uğur adına yazmışsın o ben miyim? 🙂

            1. Sana bir şey söyliyeyim mi Ülkü, o anlama sorunu bende var. Kafam öyle durmuşki senin adını Uğur diye okuyorum. Hakkaten benim biraz dinlenmem lazım 😕

  4. Ülkü A. says:

    Ablacım daha yazını okuyamadım ama sofra resmine bayıldım. dayanamadım birşeyler yazmak istedim. bizde bir de emaye olanı var bu yer sofrasının altına ayak koyarlar annemlerde. ben büyükçe bir leğen koyuyorum altına:) annemlerde de bizde de yer sofrasında yemek yeniyor. 8 aylık kızım sofra bezini serer sermez yemek yeneceğini anlıyor oraya gitmek istiyor. sofra kurulunca onu da oturtuyoruz yanımıza yiyebileceklerinden yediriyoruz. bizimle birlikte yemek yemek çok hoşuna gidiyor. yedirdiğim her lokmadan sonra eğilip yüzüme bakıp gülümsüyor. Allah’a şükürler olsun. öyle tatlı oluyorki..
    dursam iyi olacak daha çok yazıcam böyle giderse..
    Allah’a emanet ol ablacım.

  5. Selamün Aleyküm kardeşim.
    Bu konu gerçekten çoğumuzun kanayan yarası.Maalesef 1980 lerden sonra hızlıca artan,insanımızı hızlıca saran bir tüketim belası içine düşmüş bulunmaktayız.Çocukluğumla,şimdiki çocukları karşılaştırığımda dehşet içinde kalıyorum.Ama malesef bunu hepimiz uyguluyoruz,uygulatılıyoruz ,zorunda bırakılıyoruz.Şöyle bir bakıyorum bazı yemek bloglarına da, uzunca sofralardan taşan tabaklar,çanaklar içleri yemeklerle dolu,pahalı sofra takımları,bunları gururla fotoğraflayan kişiler ve bunların çoğunu yapan o yeşil sosyete (ilk defa duydum Jibek kardeşim sayesinde) denilen kesim ve işte işin en acı tarafıda bu.Sahi biz nereye gidiyoruz??
    Rabbim yar ve yardımcınız olsun..
    İyilikle ve güzellikle kalın..

  6. O bal damlayan samimi, bereket dolu sofrada bende olaydım, şu mor bardaktan, ellerinle demlediğin çayı yudumlayaydım 🙂 dağ dağa kavuşmasada sevenler kavuşurmuş, inşaAllah bir gün…

    Eşin nede güzel özlü ifade etmiş Allah razı olsun.

    Geçenlerde bu konuyla ilgili, bir arkadaştan duyupta inanamadığım birşeyi paylaşmak isterim.

    Türkiyedeki hanımlardan bazıları, Kur’an! günlerinde birbirlerine giderken mutlaka borcam-porselen tarzı mutfak eşyası hediye götürürlermiş, bu hediyeleri sergilemek için salonuna hususi cam vitrin yaptıranlar varmış!

    Artık vitrindeki tabak çanaklar üst üste yığılıpta yer kalmayınca başörtü hediye edilmeye başlanmış, karşıdakinin özel biri olduğunu vurgulamak için, internetten sipariş edilerek yurtdışından getirtiliyormuş.

    Bunu anlatan ve birebir yaşayan kişinin bu durumu hiç yadırgamadan, olması gereken buymuş gibi anlatması bana göre konunun en can alıcı noktasıydı. Şaşkınlıkla ardı ardınca sıraladığım sorularım ve özellikle Kur’an sohbet için toplanılan ortamlara tezat tavırlar sergilenmesine olan tepkimi belirttiğimde ise, af buyurun ama içi boş bir yumruk gibi bir cevap geldi. “Ne yani yeşil sosyeteye rezil mi olalım? ortam farklı bir hareketi kaldırmaz!”

    Ya Rabbi! katında rezil olmaktan hepimizi muhafaza eyle, kendi cehaletimizle yaptığımız kapkara isyan bulutlarını merhametinle üzerimizden kaldır, hayıra teşvik edicek sevginle dolu riyasız bir kalp nasip eyle. amin.

  7. Ah ablam vah ablam:)

    Vallahi her satırına hak vere vere okudum yazını…
    Bende o kadar şikayetçiyim ki bu halden 🙁

    biliyorsun yeni evliyim hatta sana bol bol müracaat ediyorum yemekler konuusnda:)

    ama inanır mısın ablam ben şimdiden acaba çat kapı evime biri gelse ne yaparım diye düşünüyorum:)yani sanki imkansız olamıyacak bir şey miş gibi geliyor bu bana…

    misafir gelemden günler öncesinden mönü hazırlıyorum yapacağım işleri sıraya sokuyoruum malzemelerimi hazır ediyorum temizliği bi güne yemek işini bi güne ayırıyorum hatta bazen odaları bile günlere bölüyorum:D

    ama buna mecbur ediyorlar bizi,çünkü özen göstermesek bunları yapmasak sanki misafire deeğr vermiyormuş önemsemiyormuş istemiyormuş gibi algılanıyor hemde yeni gelinsen çevrenin sana yüklediği onca gereksiz davranış beklentisi var:(

    sadece kendinde değil kocana ailesine hatta kendi ailene karşı bile sorumlusun:(
    misafiri mükemmel ağırlamak onlara karşı bi görev sanki…

    keşke böyle olmasaymış:(

  8. çok güzel bir yazı ellerinize sağlık

  9. Değerli düşüncelerinizi okudum haklısınız ama bu işi yapan tek kişi değil, şuanda ki insanların büyük bölümü dedikodu ili uğraştığı için, senin evine gelen misafirin çok azı yapılanları önemsemez ve eğer doydu, dinlendi ve senden güleryüz gördüyse onun için yeterlidir, gitmeden de ev halkına hayır dualar ederek karşılık verir. işte islâm ahlâkıda budur.

  10. ruh ikizi diye bir tabir var yazilarinizi her okudugumda oyle oldugumuz kanaatine variyorum siz benim duygularimi tercumansiniz diyebilirm cevremde hemfikir olabilecegim kimse yok sadece komsuluk iste oda oyle ama elhamdulillah sanalda olsa sizi tanidigim icin mutluyum.kaleme almis oldugunuz bu konudan hep muzdarip olmusumdur ama ne yazikki anlatmaya calistigim zaman tabi tabi cok dogru deyip fakat eylemlerinide hicbir degisiklik bulunmayan insalardan uzak kalmaktan baska cikar yol bulamadim

    1. Canım kardeşim,düşününce ne çok şey var aslında karşı koyamadığımız.Bir dolu saçmalık,sonradan çıkarılmış icatlar adetler.
      Bir çok kavramın içi boşaltılmış.Misafirlikte öyle yazık ki.
      Bir blogcuda okumuştum.Hanımın günü varmış.“10 gündür temizlik yapıyorum.Saçlarımı yaptırdım…Kabul günleri bir nevi gün sahibinin gövde gösterisidir” diyordu.Güler misin ağlar mısın? Yalan değil,şaka değil,film değil! Toplum böyle düşünen hanımlarla dolu. Bir kabul günü için 9 çeşit hazırlıyanları duydum ben.
      Çok şükür şimdi o yaşantıları görmüyorum. yalnızlığın tadını çıkarıyorum inşaallah.

      Ruh ikizimi? Kim bilir öyleyizdir belkide…

      1. Bismillah…
        Essalamü Allayküm Cahidem.
        Yok, Yok! Ruh ikizi degil ruh üçüzüyüzde. Acizane derim ki ruhumuz, ( ROH) olmadan, ( yani fırsat elden gitmeden ) hepten yeşermemiz lazım, hemde acilen. Bakınız arkadaşlar, çeyrek asırdan fazla Türkiyemizde olup, biten
        her şeyi bürokrat eşinden daha fazla izledim. Niçin eskiye göre her şey daha güzel ama biz hala bir nevi maalesef sürünüyoruz, En silik insanların hala tassalutu altında sözlerini dinliyoruz. ÇÜNKÜ inançlı kesim ( veya kendini inançlı zanedenler ) herşeyi lafa ve kabuğunu kendine göre düzeltmeye bağladı.(Hani bir söz var ya: İnandığın gibi yaşamazsan, yaşadığın gibi inanmaya başlarsın) Ve geldigimiz sonuç sıfıra sıfır elde var, sıfır. Emin olun bu durumu en önce NAMAZIMIZI kılarak, akabinde önce arzettigim gibi ,İSTİĞFAR ve SALAVATLA bu eylemimizi pekiştirip, hal ve düzene girmessek sonucunu düşünmek bile istemiyorum mecalim yok. (RABBİM KORUSUN.) Hadi ALLAH rızası için, milli manevi degerler için hülasa dünya ve ahiretimiz için… Korkmayın 2 saatinizi bile almaz yapacaklarınız amma, sonuç mükemmel olur, İNŞAALAH. İnanın, sevdiklerimiz heba olduktan sonra ruh ikizi, üçüzü, olmamız bizlere hiç bir şey kazandırmayacak. CENNET bile
        huriyle güzel dememişmi büyüklerimiz .Hayırlarda, dualarda buluşmak temenisiyle.

    2. nuran hatice bal says:

      Yorumunuza aynen katılıyorum hissettiklerimi yazmışsınız.Bugünlerde şöyle bir gözlemim var,sürekli dışımızı süslüyoruz değişik şekillerde ama içler boşalmış haberimiz yok……

  11. Bismillah
    Ah hanım bacım, hep damardan giriyorsun, cevap yazmaya mecbur ediyorsun. Acizane derimki, bizlere (manevi temizlenmemiz için ) her gün, bir miktarda olsa Kuran okumassak yine her gün, çektigimiz, istiğfar ve Salavatla bunu pekiştirmezsek, inanın ( her konuda, )sızlanmaktan başka elimize bir şey geçmedigi gibi. Dünyadaki hüznümüz yetmezmiş gibi, ahiretimizde gider.Allah korusun, Sahi gerçekten inananlara, önerdiklerimi eksiginide siz tamamlayın kampanya yapsana (emin olun eskisi gibi giybete dalamıyoruz ) iş bu, her gün, KURAN okunup, herkes yapabilecegi kadar en az ( 1 sayfa) ve İSTİĞFAR ve SALAVAT arzettigim gibi eksiginide siz tamamlayınız. Yeter artık geç bile kaldık, hadi eyvahh demeden ALLAH deyip yeniden güzelleşelim. Degilmi ama ? Narlarımızın NUR, çöllerimizin. GÜL, gülistan olması dilek ve temenisiyle. Hadi temelden,BİSMİLLAH.

    1. Canım ablam Allah razı olsun.Bu güzel tavsiyelerin kulağımıza küpe olsun inşaallah.
      Ellerinden öperim ablacım…

  12. Kâniatın efendisi,misafire ikram hakkında:
    (İçinde misafir bulunan evde, melekler ayakta durur)
    (Misafir girmeyen eve, melekler de girmez.) [Şir’a]
    (Misafir rızkı ile gelir, ev halkının günahlarının affına sebep olur.) [İ.Sünni]
    (Misafir, bin bereket ve bin rahmetle gelir.) [Nisâb-ül ahbâr]
    (Ancak şerli, kötü kimseler, misafir kabul etmez.) [Beyheki]
    buyurmuş.
    Çok uzun oldu demezseniz bir de kıssa nakledeyim,okuyanlardan ve sizden helallik isteyerek:)
    İki melek birgün iyilik yapmak için fakir iki insan suretine girerler ve önce bir zenginin kapısını çalarlar. “Biz garip iki yolcuyuz, misafir edebilir misiniz?” derler. Ev sahibi zengin, onları kibirle karsılayıp, kömürlükte yer gösterir.
    Meleklerden biri, bu sırada duvarda gördüğü bir çatlağı düzeltir. Diğer melek buna hayret eder, fakat sebebini hemen sormaz.
    Ertesi sabah oradan ayrılıp bir köye gelirler ve fakir bir aileye misafir olurlar. Köylü aile onları güler yüzle karşılar ve onlara kendi odalarını verirler.
    Sabah olunca, ahırdaki ineğin öldüğünü görürler. Meleklerden biri diğerine bunun da sebebini sorunca der ki:
    “Dün bize kötü muamele ederek kömürlükte misafir eden zenginin, bodrumunda bir hazine vardı. Onların görmemesi için çatlak duvarı tamir ettim.Bu gece bize iyilik eden bu fakir adamın hanımının ömrü tamamlanmıştı ve Azrail aleyhisselâm onun canını almaya gelmişti. Allahü teâlâ, bu ailenin misafire yaptığı ikram sebebiyle o kadına 30 sene daha ömür verdi ve onun yerine Azrail aleyhisselâm, ineğin canını aldı”

  13. Cahide hanımcım,hakikaten kanayan yaralarımıza parmak basıyorsunuz,ne iyi ediyorsunuz.”Halil İbrahim Bereketi”kavramının nereden geldiğine ilişkin bir kıssa vardı,izninizle paylaşmak isterim:
    Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış.
    Büyüğü Halil. Küçüğü ise İbrahim…
    Halil, evli çocuklu. İbrahim ise bekârmış…
    Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin…
    Ne mahsul çıkarsa, iki pay ederlermiş.
    Bununla geçinip giderlermiş…
    Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı.
    İkiye ayırmışlar.
    İş kalmış taşımaya.
    Halil, bir teklif yapmış :

    İbrahim kardeşim; Ben gidip çuvalları getireyim. Sen buğdayı bekle.

    Peki, abi demiş İbrahim…
    Ve Halil gitmiş çuval getirmeye… .
    O gidince, düşünmüş İbrahim:
    Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine
    Böyle demiş ve
    Kendi payından bir miktar atmış onunkine…
    Az sonra Halil çıkagelmiş.

    Haydi İbrahim. Demiş, önce sen doldur da taşı ambara.
    Peki abi.
    İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup düşer yola.
    O gidince, Halil düşünür bu defa:
    Der ki:
    Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var.
    Ama kardeşim bekâr.
    O daha çalışıp, para biriktirecek. Ev kurup evlenecek.
    Böyle düşünerek,
    Kendi payından atar onunkine birkaç kürek.

    Velhasıl, biri gittiğinde, öbürü, kendi payından atar onunkine.
    Bu, böyle sürüp gider.
    Ama birbirlerinden habersizdirler.
    Nihayet akşam olur.
    Karanlık basar.
    Görürler ki, bitmiyor buğdaylar.
    Hatta azalmıyor bile.

    Hak teala bu hali çok beğenir.
    Buğdaylarına bir bereket verir, bir bereket verir ki…
    Günlerce taşır iki kardeş, bitiremezler.
    Şaşarlar bu işe…
    Aksine çoğalır buğdayları.
    Dolar taşar ambarları.
    Bugün ‘Bereket’ denilince, bu kardeşler akla gelir.

    Bu bereketin adı: Halil Ibrahim bereketidir.

    1. Aişe kardeşim,hadisler kıssa çok güzel bir ikram oldu bizlere.Allah razı olsun.Evet böyle bir kıssa var ama gerçekten yaşanıp yaşanmadığı kesin değil.Buna mukabil,İbrahim (a.s) ın misafiri çok sevdiği ve Allah’ın dostu yani Halil olduğu tartışılmaz.Bu yüzden eşim senin bahsettiğin kıssayla değilde diğer yönüyle bunu anlatmayı tercih etmiş.
      Fakat bende bu kıssayı çok severim.Tekrar Allah razı olsun.Birbirimize hep böyle güzel ikramlarda bulunalım inşaallah…

  14. Merhabalar,sitenizi 3 4 aydır beğenerek takip ediyorum. Her sabah gazeteleri okurken muhakkak sizin sitenizi de ziyaret ediyorum. Bende bağımlılık yaptığınız doğrusu:)
    Sitenize abone oldum, umarım becerebilmişimdir(bir teknoloji özürlüsü olarak). İnşaallah bundan sonra beni de aranıza alırsınız:)Ayrıca güzel yazılarınız,resimli tarifleriniz,samimiyetiniz ve dualarınız için Allah cc. sizlerden razı olsun.
    Sevgilerimle…

  15. Sevgili Cahide, anlattıklarına katılmamak mümkün değil.İşi o kadar abarttık ki artık biz tefsir grubumuzda çeşit sınırlaması getirmek zorunda kaldık. Yoksa sunulan çeşitlerin birgün sonu gelmeyecek.Misafir başımızın tacı ama bizim gereksiz telaş ve daha değişik neler yapsam da farklı olsam hırsımızdan sırtımızın yükü olmaya başlıyor. Çoğu toplanan arkadaşlar da aynı şekilde ikramlara çeşit sınırı getirmeye başlamış yoksa insanlar birbirine gitmekten vazgeçecekler.Bu gidişle ne maddi ne de manevi olarak misafir ağırlamaya güç yetiremeyeceğiz.Bu Halil İbrahim Sofrası yazın ile bize duygularımızı paylaşma fırsatı verdiğin için çok teşekkürler.Allah razı olsun.

  16. selam Cahidem
    önce duana taaa yürğimden amin diyorum ve o yazıyı yazmamak için mutlaka geçerli bir sebebin olduğunu düşünüp hayırlısı olsun belki bir gün….. diyorum:)
    Bacım dediğin gibi artık insanlar normal zamanı bırak bayramlarda bile misafirden kaçar oldular biz de hep dua ederiz “Allahım gelip gidenimizi eksik etme soframızı misafirsiz bırakma” diye bir süre gelen olmasa ben telefon açar çağırırım eşi dostu duramam Rabbim eksik etmesin
    İnsanlar msafir ağırlamayı artık restoranlarda yapar olmuşlar Türkiye de ben çok kzıyorum bu duruma diyorumki dünyanın parasını verip misafir odası takımları alınıyor aynı şekilde yemek takımları aınıyor ama misafir gelecek olunca falan restoranda ağırlayıverelim eve almaya ne gerek var canım ev kirlenecek (çoğunun temizliğini yapan yardımcısı var) yorulacağız ????
    hayret ediyorum o zaman neden aldınız o mobilyaları neden aldınız o güzelim yemek takımlarını bana evine misafir olacağım kişi güzel yüzünü muhabbetini samimiyetini sunsun ben ekmek peynir yanında verirse bir bardak çaya razıyım yemek yapmamış ay şunu eksik etmiş gibi birşey aklıma bile getirmem önemli olan ev sahibinin gülen yüzü samimiyetle muhabbetidir eğer sevdiğim bir insanın evine gittimse evin temizliğini yapamamış durumdaysa belki rahatsızdır diye düşünürüm “ayyy ne pis” diye değil benim eskiden görüştüğüm bir komşum vardı en samimi arkadaşımın evine geldi diğer komşularla ve döndükten sonra bana kahve içmeye çıktı otururken “ayyy ne pisti mutfak yağ içindeydi değilmi” demei beni çok sinirlendirdi hemen arkadaşımın hasta olduğu halde misafir ağırlamayı kabul ettiğini ve yeni bebeği olduğu için yapamadığını ayrıca da dediği kadar pis olmadığını söyledim onu uğurladıktan sonra da bir daha görüşmedim yüzüme gülüp arkamdan dedikodu eden insanları hiç sevmem bende etmem ettirmem::((
    Cahidem çok uzatmışım sanırım hayırla kal bacım ellerine yüreciğine sağlık Allah razı olsun

  17. çünkü misafir ağırlamak amacından saptı/saptırıldı. önceden bir kek bir pağaça börek, kısır ya da patates salatasıyla ağırlarken misafirimizi yanına da çokca hoşnutluk ve samimiyet sunuyorduk.
    şimdiyse ,değişik zahmetli tarifler girdi devreye,zamanımızı beyhude harcadığımız ,belki görünüşler güzel ama niyetler halis olmadığı için marshmallow yemişçesine önce çılgın bir tat arkadan silinip iz kalmayan.yanına da yorgunluk ve bezginlik ikramıyla ,tekrarlamaya can atılmayan bir tecrübe oluyor ev sahibi için. misafir içinse iade-i ziyaret endişesi o günden başlıyor ben ne ikram edeceğim daha değişik ne bulmalıyım ki fark atayım ?
    en iyisi merasimsiz, çat kapı gidip geleceksin ,işte orada samimiyet.

    1. Offf! Ne bıkmışım ben bu hallerden! Memleketime bile sırf bu yüzden gitmek istemiyorum. Sahte ve karşılıklı ilişkiler.Yok temizdi,yok pisti,onun eşyası şöyle,öbürünün ki böyle…Vay be! Müslümana bak hele ! Nasılda değişip geliştirmiş kendini !!!
      Karşıda koyamıyor insan bir yerden sonra…
      Bu saçma sapan gidişatın ortasında buluyor kendini.

      Misafir gidince ohh atlattık! deniliyorsa,ne tadı, ne anlamı var öyle hazırlıkların.
      Gerçek dostlarımı istiyorum ben!
      yer sofrasında sıcacık sohbetler eşliğinde saatlerce oturduğumuz,beraber ağlaşıp,beraber güldüğümüz, şurası tozlu kalmış,burası parlamamış umursamayan,gönlümü gönlüyle buluşturacağım dostlar istiyorum…

      Gerisi misafir değil,mecburiyet,ve gereksiz ritüeller topluluğu o kadar…

      1. *****

  18. duana en içten bir aminnnn diyorum…

    hür adam ve hür olamayanlar yazını çok merak ediyorum..
    yayınlamamana üzüldüm:(

    maille atsanda okusam olmazmı:(
    selametle

    1. Bunun için söz veremiyorum Filiz. Düşünmem lazım biraz…????

  19. hayati kendimize zorlastiriyoruz!
    ben Far Far Away’i seviyorum bu konuda (yani en azindan benim canlarimi)! hakkaten misafir bereketiyle, bi de elinde bir tepsi tatlisiyla geliyor burda:))

Like
Close
Tarif Üstü Muhabbet | Cahide Sultan
Close
%d blogcu bunu beğendi: